Makale
İhtimal İçin 'DİRENİŞ'
Düşünsel dünyamızın bütün alanları sömürgecilerin kurguladığı söyleminin etkisi altındadır.
20 ve 21 yüzyıl İslami kimliğin ve bilincin paramparça edildiği yüzyıllar olmuştur.
Bu yüzyıllar içerisinde Müslüman halklar batının tüm uygulamalarının rehineleri, gönüllü ya da gönülsüz hizmetkârları olmuşlardır.
Bize çizilen coğrafi sınırlar içinde bize yapılanlar Ashabı Uhdud barbarlığını aratmayacak boyutlara ulaşmıştır.
Batının son iki yüzyıldır yaptığı Barbarlık artarak devam etmesine rağmen, herhangi bir alanda direnişle karşılaşmamaktadır.
Bugün direnmezsek ne zaman direneceğiz?
Bugün modern dünyanın algı yönetiminde kullandığı teknoloji, maddi gelişmişlik hülyası ve bu yolla kabullendirdiği refah hayali, insanımızı anlatılamaz boyutlarda hipnoz etmiştir. Yaşanan insani /vicdani, ahlaki ve düşünsel iflas ve fecaat hali insanımızı tarihin tanık olmadığı bir ilkelliğe sürüklemektedir.
İnsanı alabildiğince bireyselleştiren aydınlanmacı hegemonya, insanı öylesine bir yalnızlığa mahkûm etmiştir ki, sermayenin yaptığı örgütlü kötülüklere ses çıkaracak, mukavemet edecek dünya üzerinde bir topluluk kalmamıştır.
Åžimdi deÄŸilse ne zaman direneceÄŸiz?
Son dönemlerde ülkemizde eşi benzeri olmayan ufuksuzluk ve tek taraflı paranoyak tarafgirlik ve taraftarlık yükselirken toplumsal bütünlükte ağır bir tarihsel travmaya doğru gidiş söz konusudur.
İki durumdan birisi olma, iki taraftan birisinin yanında durma zorbalığı farklı bir kolonileşmeyi getirmektedir.
Kimliksiz ve kişiliksiz yapılanmalar, tek boyutlu varoluşu fanatize ederek sorunları çözmüyor, sorunların bir parçası haline geliyor. Ekâbir, kibirli ve akıl tutulması yaşayan bünyeler, derinleşen toplumsal yalnızlaşmanın ve ötekileştirmenin programlı işçileri olduklarını fark edemiyorlar.
Politik marjinallikler yoluyla birbirimize dünyayı dar ederken, küresel tiranlığın vahşetlerine rahatça devam ediyor oluşu eskisi gibi canımızı acıtmıyor.
Bütüne dair bir yol bulma yeteneğimiz tahrip edildiği için karar mekanizmalarımızı yenileyemiyoruz, tahrik edildiğimiz yön doğrultusunda karar veriyoruz, verdiriliyoruz.
Bu koloni halinin oluşturduğu teslimiyetçilik, teslim alınma, hesaplaşacağımız bütün alanlara bizi kayıtsızlaştırmaktadır.
İçinde nefeslendiğimiz bu yabancılaşma, kirletilmiş ve tahrip edilmiş dünyaya karşı bizi kayıtsızlıktan öte, çaresizlikten öte, derin bir susturulmuşlukla zehirlemektedir.
Paraya ve iktidara düşkünlük, iktidarın eline düşmek, toplumsal ruhsuzluğu çoğaltıyor.
İktidarcılık bir Karabasan gibi toplumun aklına ve vicdanına çöküyor.
Yaşadığımız ağır koşullar, bizi daha ağır koşullara mecbur ediyor. Toplumumuz aklın ve vicdanın sınırlarını aşan kötülüklere sürükleniyor. Yalan, iftira, dedikodu, gıybet, komplo Vs. Hiç kimsenin hiç kimseden çekinmeden kullandığı ve yaptığı bu ahlaksızlık, toplumu tarihsel bir inhiraf ile karşı karşıya bırakmaktadır.
Bugün tüm İnsanlık tarihi boyunca yaşanmamış daha yasadışı ve daha Vahşi bir Batı ile karşı karşıyadır.
Bugün bu dünyayı engelleyecek gücümüz yok.
Yine bugün, bütün ölçülerin çiğnenmesine, hukukun kirletilmesine, insani olanın aşındırılmasına, bütün değerlerin çözülmesini engelleyecek bir mercie de sahip değiliz.
Tarihin içerisinde tarihsiz bir muhaceret yaşıyoruz.
O halde şimdi değilse DİRİLİŞ İÇİN ne zaman direneceğiz?
Öncelikle şunu iman etmeliyiz: Rabbimizin bize gönderdiği ve peygamberler vasıtasıyla bize ulaşan ilahi mesajın hayatı, bütün hücrelerine kadar yeniden kurabileceğine, inşa ve İhya edebileceğine iman etmeliyiz.
Varoluşumuzu ve geleceğimizi, sahte gerçekliklerin ve maddi olanın tahakkümünden kurtararak, İman ve ahlak üzerinden hayatı okuyabilmeli ve yenileyebilmeliyiz.
Bilincimizi uyandıracak, kalbimizi sarsacak, vicdanları ayağa kaldıracak " Ahlak Ayaklanması" gerçekleştirmeliyiz.
Modern olanın fetişizminden bizi kurtaracak, yeniden Allah'a kul yapan, Allah'a kul olmanın yollarını açan ve engelleri kaldıran eylemlilik ile, sonraki nesillere sünnetimiz olarak kalacak toplumsal varoluş ortaya koymalıyız.
Hiç yoktan iyidir, istikrar için gibi sonradan bin defa tövbe ettiğimiz davranışları Düşünsel ve eylemsel dünyamızdan çıkarmalıyız.
Kaybedenler psikolojisinden çıkarak, kaybedenlerin dilini terk etmeliyiz.
DİRENİŞ İÇİN
Ä°stiÅŸare
Düşünsel vahdet ve işbirliği
Direniş hattının oluşturulması
Eylemsel programlılık,
Ortaya konmalıdır fakat şimdiden bu mümkün değildir diyenleri duyar gibiyim.
Peki, ÅŸimdi deÄŸilse ne zaman?
Gün bugündür.
Beş temel konuda direniş hattı oluşturulmalıdır.
DİN DÜŞÜNCESİ ALANI
Son iki yüzyıldır bütün ideolojiler pratik sonuçlarıyla yalanlanırken, İslam'ın hala en önemli ve nihai seçenek olduğu aydınlarımızın bir türlü aklına gelmiyor. Bu din dışılıktan dolayı, dinin, hayatı ihya edebilecek gücüne aklımız ve vicdanımız bir türlü ikna olmuyor.
Günümüzün egemen ideolojisi modernizm, tüm insanlığı uzayın kara deliğine savururken, dinin, hiçbir direnişi örgütleyememesi, insanlığın ve insanımızın dinden nedenli uzak olduğunu göstermektedir.
Din, toplumsal hayatı düzenleyen sisteminin aklına ve bu aklın oluşturduğu sisteme mutlak anlamda müdahil olmalıdır.
Bazı kavramların istismarı mutlak anlamda önlenmelidir: Devlet, vatan bayrak millet Şehitlik vatanseverlik vs. gibi toplumsal alandaki ötekileştirmeye yönelik kullanılmasının önüne geçilmelidir.
SÄ°YASET
‘’ Siyasal bir kiÅŸiliÄŸe sahip olmak ile siyasal parti kiÅŸiliÄŸinde olmak arasında önemli fark ve ayrıntılar vardır.’’
Yalnızca toplumsal önderlere değil tüm topluma siyasal karar alma özgürlüğü ve yeteneği kazandırmalıyız.
İktidarların alacakları siyasi kararların tüm içeriğini ve hedeflerini toplumun önüne koymadan karar almalarının önüne geçilmeli ve bu bir karar alma usulüne dönüştürülmelidir.
Direniş hattı bunu sağlayıcı eylemlerde bulunmalıdır.
Direniş hattı siyasi geleceğimize dair öngörü ve hedefleri belirleyebilmeli ve iktidara bunu ilk elden bayan etmeli, takibinde bulunmalıdır.
Bunun için halkının vicdanını, aklını harekete geçirebilecek, olayları gelişmeleri ve yapılmak istenenleri etkileme yönlendirme maharetini toplum nezdinde kazanmalıdır.
BATI VE BATILILAÅžMA
Laiklik /modernleşme /batılılaşma bağımsız bir karar doğrultusunda uygulanmadığı için bu ülkenin yapısal sorunlarının hiçbirisine çözüm olamamış bilâkis problemin kendisi olmuştur.
Batının sömürgeci politikalara doğru değerlendirilemediğinden ve sonuçları stratejik nedenler ya da günü kurtarma anlayışından dolayı görmezden gelinliğinden, Bu çelişkiler yumağına bir türlü tavır alınamamaktadır.
Bu halk 100 yıldır tavır alınacak günün sürekli gelmesini beklenmektedir.
Karşılaştığımız bütün sorunlar ve musibetler Batı kaynaklı ve uluslararası rekabetten kaynaklanmasına rağmen biz yine de birbirimize düşman olmayı başarabiliyoruz.
Matematiksel gerçeklikleri aldırmadan ve rasyonel dayatmalara boyun yemeyerek olayları ve gelişmeleri dini ve ahlaki zeminde değerlendirmeye başlamalıyız.
Hayatımızı modern liberal dünyanın kavramlarıyla değil, inancımızı oluşturan referans kavramlarımızla kurarak, maruz kaldığımız zihinsel tahribat hızla tedavi edilmelidir.
Batılı kavramların içeriğini oluşturduğu liberal kurumlar gözden geçirilmelidir.
Bkz: KüreselleÅŸme sürecinde sivil toplum kuruluÅŸları ve Türkiye’deki durumu Yrd. Doç. Dr. Mustafa Öztürk ve ArÅŸ. Gör. Levent Åžahin
EĞİTİM
Eğitim konusu iktidarın başaramadık diye icraatlarına methiyeler dizerken araya sıkıştırıp geçiştirdiğinden daha büyük, hatta icraatlarını bile gölgede bırakacak derecede daha ciddi bir başarısızlıktır.
İktidarın 15 yıldır ortaya koyduğu eğitim politikası göstermiştir ki bu adamlar bu işi beceremeyecek.
Bu konuda akıl sahibi ve derdi olan ne kadar insan, kurum, kuruluş, dernek vakıf varsa bir araya gelip, bu derin ve gün geçtikçe derinleşen probleme çözüm aramalıdır. Geniş katılımlı ve uzun soluklu sivil eğitim şuraları oluşturulmalıdır.
Var olan okullarda okul aile birlikleri güçlendirilerek eğitimde etkin olmaları sağlanmalı, sivil eğitim araştırma dernekleri kurulmalı, müfredat ve eğitimde radikal değişime gidilmesi sağlanmalıdır. Devlet de devlet gibi bu konunun yanında durmalıdır.
EKONOMÄ°
Maddi başarılar üzerinden siyasal ve toplumsal hafızayı kurmak, kapitalist liberal bir ekonomik anlayışla bütünleşildiğinin göstergesidir. Ahlaki sorunların, insani sorunların sürekli ötelenmesi ve gündemin son sırasında yer alması da bunu göstermektedir.
Bu ülkede kapitalizmin gücünü ihmal etmeyerek yürekli çabaların ortaya konması gerekmektedir. Kapitalizme karşı direnişi örgütleyecek din ve dindarlık, sosyal ve ekonomik eylemlerin aklını ve ahlakını yeniden kurmalı ve oluşturmalıdır. İhtiyaç, israf, haram-helal, kanaatkarlık, infak ve zekatın yeniden kanalize edilmesi vs. gibi konular dinin mütrefliği reddeden ve yargılayan emirleri üzerinden toplumsal hafızaya yeniden taşınmalıdır.
DİRENİŞ HATTI İÇİN
Ne kadar zor olursa olsun ve sonuç ne olursa olsun, mutlaka anlamda istişare grupları oluşturulmaya çalışılmalıdır.
Hissi ve heyecana dayalı değil mutlak anlamda istişarelerin sonuçları eyleme dönük olmalıdır.
Küresel sermayenin zulmünün olduğu tüm alanlar protesto edilmelidir.
Dünya beÅŸten büyüktür sloganıyla, dinin ve dindarlığın örgütlediÄŸi ekonomik boykot eylemleri baÅŸlatılmalıdır. Dinin emirleri zamana yeniden seslenmelidir. Neden hala NATO’dayız çok güçlü bir biçimde sorgulanmalıdır.
Neden hala yönümüz batıya dönük, güçlü eleştiriler ortaya koymalıyız.
Selam ve Dua ile
Henüz yorum yapılmamış.