Makale
İdlip Kime Lazım?
Türkiye’nin hem iç hem de dış siyasetinin ÅŸekillenmesinde çok önemli bir etken haline gelen Suriye meselesi, neden ve bu kadar derinlikli bir etkiye sahip olduÄŸunu ciddi olarak düşünmek durumundayız.
Suriye’de neler oluyor gibi saçma bir soru sormayacağız: Suriye’de büyük bir savaÅŸ oluyor, Suriye’de dünya savaşı oluyor.
TÜRKİYE SAVAŞA NEDEN DÂHİL OLDU?
Evet, Türkiye bu savaşa neden dâhil oldu?
Türkiye, yanı başında yaşanan trajediye kayıtsız kalmayarak da bu savaşa bulaşmaya bilir miydi?
İnsani yardımı ve sığınmacıları kabul ederek, sadece insani yardım aşamasında kalamaz mıydı?
Hepsi olabilirdi ama Türkiye bu savaşa bilerek girdi, Esede karşı oluşan muhalefete açıkça destek vererek taraf olduğunu herkesten önce ilan etti.
Tabi, savaş kirli bir mücadeledir: Dolayısıyla bütün kartlar sahaya sürüldü. Savaşın ahlakının olmadığını Türkiye çok geç anladı. Stratejik ortak, Dostluk, kardeşlik, ittifaklar, savaş esnasında bütün anlamlarını yitirdiğini çok geç anladı.
Bizim orada bakiyelerimizin olması bize meşruiyet kazandırıyorsa diğerlerinin çıkarları da onlara savaş için meşruiyeti sağlayan gerekçe olabilir.
Adı üstünde, savaş, bahanesi de ona göre olacaktır.
TÜRKİYE AÇISINDAN SURİYENİN DURUMU
Suriye Türkiye sınırı yaklaşık 900 km uzunlukta.
Suriye’nin Türkiye ile sınır illeri olan; Haseke, Rakka, Halep, Ä°dlib ve Lazkiye ÅŸehirlerinde Rejime karşı savaÅŸan (Hangi grubun kime karşı neden savaÅŸtığı tam belli olmamakla beraber) grupların var olduÄŸu ÅŸehirlerdir.
Buna raÄŸmen çok dillendirilmeyen fakat iÅŸin gerçek yanı ise, Altı yıllık savaÅŸta gelinen nokta, Suriye’de Rakka ve Ä°dlib dışındaki tüm il merkezleri Suriye devletinin kontrolünde bulunuyor olduÄŸudur.
Hatta rejim müesseseleri olağan aksaklıkların dışında çalışmalarını sürdürüyor. Baasçı bir parlamento, hükümet, milletvekilleri, hastaneler, yüzbinlerce öğrencinin okuduğu okullar, üniversiteler, vergi daireleri, mahkemeler çalışıyor.
Daha da önemlisi yönetim kamu çalışanlarının maaşlarını aksamadan ödüyor.
İŞİD’in elinde bulunan Rakka ve Ä°dlib’teki memurlara bile maaÅŸları düzenli olarak gönderiliyor.
Ülkenin ve nüfusun çoğunluğunun devlet kontrolü altında bulunan bölgelerde yaşadığını gösteriyor.
Rejim doÄŸudaki kentlere sıkışmış olarak gösterilse de, Zalim ve katil Esed’in baÅŸkanlığındaki rejim, emperyalistlerin kendisi için belirlediÄŸi sınırlara çekilmiÅŸ durumdadır.
Bu gözden kaçırılan gerçek dikkate alındığında silahlı grupların çok sayıda ilçe, köy ve kırsaldaki hâkimiyetinin ya da varlığının Suriye’deki bölünmenin / oluÅŸacak parçalanmanın asıl sebebi olmadığını göstermektedir.
Yönetime karşı savaÅŸan örgüt ve oluÅŸumların (cephelerin) genel itibarı ile Suriye’de hâkim olduÄŸu bölgeler kısa bir internet araÅŸtırmasıyla görülebilir.
SURİYE BÖLÜNECEK KADAR YORGUN, ESAD KALACAK KADAR GÜÇLÜ
Çekilmesi gereken yere çekilen Esad, kendi sınırlarına müdahale edilmedikçe var olan savaşa müdahil olmuyor.
Kendi sınırlarının dışındaki savaÅŸ artık Esad’ın Suriye’sinin savaşı deÄŸil. Suriye’nin bölünmesine kadar, Esad kendi dinamiklerini iÅŸletmeye devam edecektir.
Dış dinamikler açısında ise her ÅŸey Esad’ın yeni Suriye’sinin istediÄŸi gibi geliÅŸmektedir.
Rusya ve Çin BirleÅŸmiÅŸ Milletler Güvenlik Konseyinde Suriye aleyhindeki bütün kararlara karşı çıkıyor ve aynı zamanda Ä°ran ile birlikte Suriye’ye ekonomik ve askeri destek sunmayı sürdürüyor.
Türkiye, Kazakistan'ın baÅŸkenti Astana'da yapılan toplantıda Rusya ve Ä°ran’ın siyasetine angaje olmak zorunda kalınca, Esad Suriye’si yani Esad ve Rejimi en ciddi muhalefeti yapan ülkeyi Türkiye’yi ekarte ettiÄŸini söyleyebiliriz.
İç muhalefet açısında ise durum Esad’ı devirecek ne güce ne de organize birlikteliÄŸe sahipler. En önemlisi bağımsız ve baÄŸlantısız deÄŸiller.
ABD öncülüğündeki Batı ve bölge ülkelerinden bazıları görünüşte Esad yönetimine karşı muhalifleri ya da sahadaki örgütleri destekliyor olsalar da hedeflerinin rejim ve Esad’ın olmadığı Altı yılın sonunda anlaşılmıştır.
Emperyalistler, örgütler üzerinden ve örgütler yoluyla Bölgede aktör olacak ülkelere Özellikle Türkiye’ye engeller oluÅŸturmaktalar.
Türkiye, Özellikle Kürt kartı kullanılarak felç edilirken, örgütler üzerinden de diÄŸer ülkelerden Rusya ve Ä°ran’ın etki alanlarını ve müdahaleleri kısıtlanmış oluyordu. Bütün bunlar yakın tarih için Esad’ın Suriye’sinin yararına olan geliÅŸmelerdir.
Örgütlerin askeri açıdan zayıf olması; kontrol edilmesini, parçalanmasını kolaylaştırdığı gibi, Muhalefet ve muharebe güçlerinin göstermede onları dışa bağımlı hale getirmektedir.
Suriye’de neredeyse herkesin örgütü var. Çıkarlarını bu örgütler yoluyla korumaya ve kurmaya çalışıyorlar.
ESAD SURÄ°YESÄ°NÄ°N DIÅžINDAKÄ° SURÄ°YENÄ°N SONU GELMÄ°ÅžTÄ°R
Bundan sonraki geliÅŸmelerin baÅŸat aktörü, halk olarak Kürt’lerdir. Örgüt olarak ise hangi Kürt örgütünün önderlik edeceÄŸi, ABD politikasının stratejisine baÄŸlıdır.
Ancak Kürt bölgesinde ve Kürt siyasetinde yaşanan gelişmeler, kuzey ve güney için tampon bölgenin gündemde olması gibi nedenlerle savaşı farklı bir yöne döndürebilir.
Bizce temel Parametreler Söyle olacak:
Esad rejimi ve Esad Suriye’si bundan sonra toprak kaybetmez, çünkü bir ÅŸekilde örgütler “doÄŸal sınırlarına” dayandılar.
Yani kendilerine biçilen misyonun sonuna değil ama belirlenen sınırların sonuna geldiler.
OluÅŸan sonucun ve ortaya çıkan bakiyenin artık deÄŸiÅŸme imkânı kalmamıştır. Dolayısıyla İŞİD VE YPG’i finanse eden ABD’siz, Esedi destekleyen Rusya ve Ä°ran’sız, Suriye’nin çözüme kavuÅŸması mümkün deÄŸildir.
Türkiye’nin ne kadar gemileri yakmaya cesaret edeceÄŸi de burada önemli bir tedirginlik ve belirsizlik konusu olmaya devam edecektir.
ABD son tahlilde Kürtlerin gönlündeki ve vaat ettiği coğrafi sınırlardan vaz geçti.
ABD’nin desteÄŸi ile Kürtler, Türkiye sınırı boyunca uzanan koridoru kontrol altına almak ve burada Kürdistanı kurmak istiyordu. ABD, Kürtlerin bu hayalini Kürtlere vaad ederek elini en güçlü ülke haline getirdi. Yaptığı silah yardımıyla da örgütü, örgütler arasında tartışmasız en güçlü örgüt haline getirdi. Türkiye tarafından güçlendirilmeye çalışılan ÖSO’yu da defalarca bölerek ve böldüklerini kendi aralarında çatıştırarak Türkiye’nin elinin güçlenmesini sürekli engelledi.
Türkiye’nin her ÅŸeye raÄŸmen oluÅŸturulmak istenen sınırlara karşı olması ve tavır alıp sahaya inmesi ABD’yi biraz geri adım attırdı.
Bu noktada Türkiye’nin kararlılığı belirleyici faktör olurken, bu duruÅŸun en zayıf noktasını Rusya-Ä°ran-Türkiye ittifakı olduÄŸunu da söylemeliyiz.
Zira Rusya ile ABD arasında hassa bir iliÅŸki vardır ki, ABD Avrupa’yı bu iliÅŸki üzerinden domine etmektedir.
Türkiye Almanya ve Avrupa gerginliği burada gizlidir.
Paragrafın başına dönersek, ABD son tahlilde Kürtlerin gönlündeki ve vaat ettiÄŸi coÄŸrafi sınırlardan vaz geçtiÄŸini söylemiÅŸtik, çünkü Türkiye sahaya girmiÅŸti. ABD Türkiye’nin bu hamlesiyle Kürtlerin ÅŸuan elinde olanları da kaybedeceÄŸini gördü ve kendi stratejisinin bozulacağını anladı.
ABD Kürtler üzerinden Türkiye ile çatışırsa: Halep’in en batıdaki ilçesi Afrin’in tamamı Kürtlerin kontrolünde bulunmasına raÄŸmen Afrinin korunması için Cerablus’tan baÅŸlamak üzere IŞİD ve El Nusra ile çatışması gerekiyor. Güneyde ise, Ä°dlib’de El Nusra ile yani Türkiye ile çatışmak deÄŸil savaÅŸmak zorunda kalacağı için ABD baÅŸlangıç stratejisinin sınırlarını biraz daraltmıştır.
Ä°DLÄ°B’DE ÇATIÅžMASIZLIK BÖLGESÄ° KURULMASI NE ANLAMA GELÄ°YOR?
Türkiye, Rusya ve İran, Kazakistan'ın başkenti Astana'da Suriye ile ilgili yaptığı görüşmelerde daha önce, Dera ve Kuneytra, Rastan ve Talbise ile Doğu Guta'daki çatışmasızlık anlaşması konusunda mutabakata varmışlardı.
Son nokta olan İdlib'teki çatışmasızlık bölgesi için görüşmeler bir süredir devam ediyordu. Eylül ayındaki son görüşmede ise üç ülke, İdlib bölgesinde oluşturulacak çatışmasızlık bölgesinde Rusya İdlib'in dışında, Türkiye de İdlib'in içinde güvenliği
beraber sağlama konusunda anlaştılar.
Ä°dlib’te çatışmasızlık bölgesinin kurulması ne anlama geliyor?
Kürdistan sınırları, Rusya ve ABD gözetiminde Ä°ran ve Türkiye’nin anlaÅŸmasıyla yeniden belirlenecek demektir.
Son referandumun sonu ve sonuçları da Ä°ran ve Türkiye’nin anlaÅŸmasıyla belli olacaktır.
Bu baÄŸlamda Ä°dlib’in, Esad Suriye’sine ve Kürtlere Tehlike oluÅŸturacak unsurlardan temizlenecek olması kritik eÅŸiÄŸi oluÅŸturmaktadır.
Bu mihvalde Rusya'nın İdlib ve çevresine yönelik hava saldırıları sürüyor. Moskova, hafta içinde düzenlediği bir hava operasyonuyla Nusra Cephesi'nin 12 komutanını öldürdüğünü, örgütün lideri Culani'nin ise ağır yaralandığını açıkladı.
Savunma Bakanlığı sözcüsü Igor Konashenkov, operasyonun Rus askeri polisine yönelik 18 Eylül tarihli bir saldırıya yanıt olarak gerçekleştiğini açıkladı.
Bu stratejiye göre El Nusra’nın bölgeden atılması demektir ki bu Türkiye’nin elini tamamen zayıflatır. Bu noktada nasıl çözüme kavuÅŸulacak belli deÄŸil, bu baÄŸlamda Rusya ile iliÅŸkiler kopabilir. Rusya bu parametrede Esed’in çıkarını koruyacaktır.
Herkesin ittifak ettiÄŸi bir tespit de Türkiye, terör örgütü PKK’nın Suriye kolu PYD / YPG’nin Ä°dlib üzerinden bir hat oluÅŸturmasını engellemiÅŸ olacaktır. Bu stratejinin korunması hakikaten önemlidir, korunamaz ise; Bölge petrolünün dışarıya çıkış güzergâhı Türkiye’nin aleyhine yeniden belirlenir.
ABD, YPG’ i kullanarak Akdeniz’e kadar kesintisiz bir koridor oluÅŸturursa, burayı terör koridoru haline getirerek, hem bölgeyi istediÄŸi gibi kontrol eder ve bu terör koridoru ile Akdeniz yoluyla Avrupa’yı da tehdit edebilir.
Bu tehdit, hem terör hem de göç dalgalarıyla tehdit olur ki, en fazla etkilenen Türkiye sonra Avrupa olur.
2010 nüfus sayımına göre 1.2 milyon nufüsu olan İdlib, bugün BM İnsani İşler Ofisi'ne göre, nüfus iki milyona yaklaşmış durumdadır. Kimilerine göre nüfus 3 milyon olduğu söyleniyor.
Bu yoğun nüfusun yanında örgütlerin çokluğundan kaynaklanan güç dengesizliği ve bu dengesizliğin getireceği bazı örgütlerin tasfiyesi ve her tasfiyenin oluşturacağı terör eksenlerinin yer değişmesinin getireceği maliyetler göz önüne alındığında, İdlibin istikrarı bütün tarafların tek ittifakı haline gelmektedir. Bu nedenle tüm taraflar çözüm arıyorlar ve çözüme mecburlar.
Son zamanlarda Türkiye'nin askeri varlığıyla bulunduÄŸu noktalarda Rusya ve Ä°ran’ının sorun çıkarmadığının gözlemlenmesi, savaşın sonuna yaklaşıldığını gösterirken, bu yakınlaÅŸma Türkiye’yi daha da cesaretlendirmektedir. CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan’a "Türk askeri Ä°dlib'de mi?" sorusuna, "Åžu anda Özgür Suriye Ordusu yürütüyor, henüz askerimiz orada deÄŸil" cevabını verse de Ä°dlib'de büyük bir askeri operasyonun baÅŸladığını tüm kaynaklar doÄŸruluyor.
Önemli soru ABD'nin planının ne olacağı? ABD ile yaşanan güncel meselenin ardında, bu soruların cevaplandırılmasıyla ilgili olduğunu düşünüyorum.
Selam ve Dua ile
Henüz yorum yapılmamış.