Sosyal Medya

Makale

Meydan ve Sofra

 

Tam olarak çerçevesinin çizilemediği belki de çizilemeyecek olsa da herkesi kuşatan yeni bir toplumsal düzen özlemi, insanlığın içini üşüten bu çağda tüm insanlığın taşıdığı ortak arzuya dönüşmektedir.

İnsanlık kendisinin Hikmet ve Erdemden yoksun oluşunun manevi boşluğunda olduğunu biliyor. İnsan, şimdilik cevabını bulamamış olsa da sorununun bu olduğunu biliyor. Teknolojiye duyulan güvensizlik gittikçe artıyor. Bütün gelişmelere rağmen sona dair belirsizlik ve tedirginlik artmaya devam ediyor.

İnsan, bilgi çağında olduğunu iddia etse de bir türlü yaşadığı çelişkileri çözemiyor, anlamlandıramıyor. Modern aklın ve modernizmin koşullandırmaları yüzünden, aklın muhterisliğine dur denemiyor.

Erdeme dair azami nitelikleri taşıyan kime sorarsanız sorun ve bu kişiler hangi din ve ideolojiye sahip olursa olsun ortak temel iki şeyi isteyecektir:

İnsan yeniden tanrıya dönmeli,

Toplumsal düzen kutsal mesaja göre kurulmalıdır.

‘’ Modernlik, vaadleri ile tehlikeli bir meydan okuyuÅŸtur. Ä°slami akl’a meydan okuyuÅŸ. Ä°slam’ın düşünce yapısına ve daha önemlisi top yekûn Ä°slam ahlakına ve bu ahlakın kaynağı olan Ä°NSANLARI GÖZETEN VE GÖZETLEYEN ALLAH fikrine bir meydan okuyuÅŸtur.(1)

İnsan Allaha dönerek ve ilahi vahyin yol göstericiliği ile yeniden hayatı yapılanmayı tanımlamalıdır. Nasıl ve gerekir olana dair tespit yapmak beni aşmasına rağmen bazı alıntılar ile katkı yapmaya çalışayım:

Yeniden başlangıç ve yön tesbiti;

Günümüzün insanı, hayatı nasıl yaşayacağına, varoluşunu gerçekleştirmeye, sona dair kaygılarını sonlandırmaya yönelik

‘’ baÅŸlangıç ve yön’’ duygusunu giderek tümden kaybetmektedir. Nereden ve nasıl baÅŸlamalı kadim soru ve sorununa nefes alıcı bir bakış açısı sunalım;‘’ Hayatın nirengi noktalarının, evreni açıklamada kılavuzluk eden parametrelerin, varlıkla kurabileceÄŸimiz sahih iliÅŸki biçimlerinin, zaman ve mekana iliÅŸkin algılama ve kavrayış biçimlerinin belirsizleÅŸmeye baÅŸladığı (tüm zaman dilimlerinde) zaman kesitlerinde Kabe, nasıl bir ‘’ev’’ bir ibadet ‘’ merkezi’’ olmanın ötesinde aynı zamanda insana, yeryüzü yuvarlağı üstünde bir ‘’ yön’’ duygusu (kazandırmışsa bugün de) kazandırabilir. Nasıl ki Ä°kra oku emri aynı zamanda bir baÅŸlangıç bildiriyorsa’’(2) aynı lafız mana iliÅŸkisinden yeniden bir daha yeniden baÅŸlayabiliriz.

Üç temel yanlış ve usulden uzak durmalı ve arınmalıyız;

‘’1. Muhalif söylememiz, yarışmacı Ä°slam temel varsayımları ve izlediÄŸi yol / yöntem nedeniyle sonuçta kendisini sekülerleÅŸtirmiÅŸtir. 

2. Muhalif söylememiz bağımlı bir değişken olmaktan kurtulamamıştır; dolayısı ile bağımlı bir muhalefettir ve İslam dışı güçlere karşı özgürleştirici değildir.

3. Muhalif olduğumuz modern dünya, dönüşüme uğradığından, söylememiz ve dolayısı ile ürettiğimiz cevaplar da bugünden çok dünü ve dünün mirasını çağrıştırmaktadır.

Dönüşüme uÄŸrayan modern dünyanın bu dönemi Kur'an’ın Asr suresinin vurguladığı zararda olan Asr’ı giderek daha fazla çaÄŸrıştırdığı genel kabul görmeye baÅŸlamıştır. Öte yandan Kur'an'ın bize kazandırmak istediÄŸi idrak ile modernitenin kazandırmak istediÄŸi ‘’idrak’’ üstünde yeniden düşünerek, Kur’an'ı, zararda olma ihtimali yüksek olan bu asrın idrakine söyletme alışkanlığımızı yeniden gözden geçirmek de yeni bir baÅŸlangıç için faydalı olacaktır.’’(3)

Kavramlar Sekülerleşmiş ise, bu aynı zamanda hakikat ile olan ilişkilerimizin askeriye inmesi demektir. Kullandığımız kavramların büyük çoğunluğu yarına bir şey aktarmayı sağlamıyor ise, sekülerleşmek bütün imkanları tüketmek üzere demektir. Bu durumda kavramların içeriksizliklerinden dolayı hakikate dokunamazken, gayb aleminden ahirete bizi içeriye (buyur) dahil edecek düşünceleri kuramayız.

‘’ Her ÅŸeyin odak noktasının kaybedildiÄŸi bir zamanda, hayatın nasıl yaÅŸanacağı ve nasıl anlamlandırılacağı belirsizleÅŸmiÅŸ, hayatı bir taşınmaz yük haline gelmiÅŸ olur. Peygamberler böyle zamanlarda hayata yeni bir baÅŸlangıç yapmak için gelir. Hayatın karmaÅŸaya dönüştüğü zamanlarda Peygamber, yeni bir baÅŸlangıç için, hayat için zorunlu koordinatları getirir.’’ (4)

Bu koordinatlara dair birkaç örnek:

Mekandan – Meydana, Sofradan- Safa’ya;

Mekan; Hiradan sonra harekete geçen Peygamber bir daha Hira’ya dönmedi. Mekan darul erkama sonrada mescid ile ÅŸekillendi ve mekana anlam verdi.

Meydan; Farkına varmadığımız bir metaforu yüreğinde taşıyan büyük sahne. Her şeyin olup bittiği, herkesi ve her olayı birbirine şahid eden kubbe altı, meydan.

Belki meleklerin ademe secde ettiği yerdir meydan. Belki şeytanın ademe karşı kibirlenişinden almıştır adını bu yer, kelimelerin öğretildiğinin hatırı da gizlidir belki bu isimde yani meydanda. Meydan; belki de boş bırakılmaması gerekenin adıdır.

Belki,

Belkileri bırakalım ve harika tesbitlere yüreğimizi açalım.

‘’ Söz söylemek Marifet meselesidir ve modern zamanlarda bu kavram anlamını yitirmiÅŸtir. Sözün aktarımı için gereken ortam ikidir; Meydan ve Sofra. Buna göre modern zamanların TV ortamları hiçbir zaman Meydan sayılmayacaktır. Çünkü stüdyoda gerek sonucunun yönlendirmeleri ve gerekse meydana çıkanın Meydanı dilediÄŸi gibi kullanma hürriyetinin bulunmaması medyayı Meydan gibi algılamamıza imkan vermez.’’(5)

Meydan; Şahidlerin hakikati görünür kıldıkları ve görünür kılmaları gereken yerin adıdır.

Meydan; hakikatin ve hakikat yolcularının, hakikat işçilerinin muştusunun yapıldığı yerdir.

Meydan; Aydınların ve aydınlanacak olanların mekanıdır.

‘’ Yine modern zamanların yemek davetleri, sofraları, Söz’ü insanlarla muhatap kılmıyorsa Han-ı YaÄŸma olmaktan öteye geçmemektedir.

Sofra açmak, zengin yiyeceklerle onu donatmak anlamını olmadığı için, sofra sahipleri Tuz-Ekmek Hakkı’nı bir tür kardeÅŸlik, Dünya-Ahiret KomÅŸuluk, ‘’namusu emanet etsen dönüp kem bakmaz’’ gibi deÄŸer alanlarından algılamışlardır.’’(6)

Sofralar: Meydanları kuşatacak olanların, kuşatılmışlıkları yaracak olanların, hakikati ihya edecek olanların nimetlendiği buluşmalardır.

Sofraları hakikatle buluşturan, hakikat sofralarının sahipleri peygamberleri hatırlayalım. Hz Peygamberin evinde kaç kez sofra kurmuştur, kaç hakikat aşığı rızıklanmıştır bilemiyoruz. Kaç nasipsiz bu hakikat sofrasından rızıksız kalkmıştır, tarihte not olarak duran birkaçı ibret olsun diye durur. (7)

Hz İbrahim kendisine gelen iki adama sofra açmış onlara et ikram etmiştir. (11 / Hud 69-70) Misafirler eti yemeyince gelenin aslında insan değil Melek olduğu ortaya çıkmıştı. İslam kültürü yemek vermek ve sofra açmak için önce gelenin kimliğini sorgulamamayı Hz İbrahim'den beridir bilmektedir.

Hakikat sevdalıları kimlikle uğraşmaz, bilirler ki o zaman hakikat kişiye ulaşmaz.

Peygamber Safa tepesinde;(8)

İster ki herkes duysun ve uyansın. Hakikat bir kandil gibi dünyayı aydınlatsın. İster ki kimse kalmasın, ister ki kalpler karanlıkta boğulmasın.

Ve

En görünür yere taşır bedenine yüklediÄŸi hakikati, en gür seda ile seslenir nefesine can veren sözü. Safa’dayız; görüyor musunuz onu, tanıdınız mı emin olanı, ne söylerse inanacağınız sözün sahibine bakın ve dinleyin: dinleyin ki safa size bayram yeri olsun. Bugün hakikate sırt dönenin eli kurusun.

Selam ve dua ile

Veysel Ocak

 

1. Ä°slami Yenilenme Makaleler I. Fazlur Rahman. Ankara Okulu Yay. S: 15

2. Modern Dünyada Müslümanlar. Abdurrahman Arslan. İletişim Yay. S:44

 

 

3. Modern Dünyada Müslümanlar. Abdurrahman Arslan. İletişim Yay. S:43 - 44

4. Modern Dünyada Müslümanlar. Abdurrahman Arslan. İletişim Yay.

S: 44 - 47

5. İslamcılık Söylem ve Eylem. Lütfi Bergen. MGV Yay. S:323

6. İslamcılık Söylem ve Eylem. Lütfi Bergen. MGV Yay. S:323

7. Tevhid Mücadelesi ve Peygamberin Hayatı. Mevdudi. Pınar Yay. C:3 S:163-164 ve diğer Siyer kaynakları

8. Tevhid Mücadelesi ve Peygamberin Hayatı. Mevdudi. Pınar Yay. C:3 S:165 ve diğer Siyer kaynakları

 

 

 

 

 

 

 

 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.