Makale
KURUCU AKIL R. TAYYÄ°P ERDOÄžAN OLABÄ°LÄ°R MÄ°? 2
Bir ÅŸeyi kaynak olarak edinirken ortaya üç temel problem çıkar.
1. Kaynak olarak tercih edilen referanslara duyulan güvenin boyutuyla alakalı durumdur.
2. Duruşun, yaklaşımın, tercihlerin, aklın, kaynak karşısında aldığı konum,
3. Yorumlayabilmek: Söz konusu edilebilecek tüm kaynaklardan gelecek verilerin deÄŸerlendirilip, eylem sahasına sürülüp, sonuçları alındıktan sonra, kaynağın idealleriyle bütünleÅŸme yüzdesinin yüksek olmasıyla iliÅŸkilidir.
Kaynağın, kurucu akılla oluÅŸturduÄŸu baÄŸ; tüm gerçekleri, hayatı yaÅŸanmaya deÄŸer kılan hakikatleri, marufu ve münkeri yeniden onaylayarak topluma mesajı iletmesiyle iliÅŸkilidir. Kurucu akıl muktedirliÄŸe sahip ise, görevi; bu mesajın topluma ulaÅŸması için tüm engelleri kaldırmak, tüm yolları açmak vazife ve sorumluluÄŸunu yüklenmesi doÄŸrultusunda ÅŸekillenecektir.
Kurucu aklın misyon yüklenirken yukarıda bahsettiÄŸimiz üç temel problemi aÅŸabilmesi için, tercih ettiÄŸi referanslara (kaynaÄŸa) yaklaÅŸma ve iliÅŸki kurma ÅŸekli, kaynağın düÅŸünce sisteminin; sınırlarını tahrip etmeme, ufkunu daraltmama, ruhunu çürütmeme bilinçliliÄŸi ve ahlakıyla olmalıdır. Kaynaktan bilgilenmeyi; anlamak, yaÅŸamak ve temsil etmek, temsil edilebilmesinin sistemini oluÅŸturmak ve çoÄŸaltmak sadakatiyle (imanıyla) yapılmalıdır. Zamanın, tarihin ve coÄŸrafyanın koÅŸullandırmasından bağımsız hareket edebilme cesaretine ve iradesine sahip olmalıdır.
Bununla birlikte kurucu akıl, her temel kaynağın genel mantalitesi olan, hedef aldığı topluluÄŸun (milletin) kendi hedeflerini benimsemesi / hedefleriyle bütünleÅŸmesi arzusunu (ideolojisini) doÄŸru anlayabilmeli ve tarihsel koÅŸullara uygun yorumlayabilmelidir. Kuruca akıl, referans kaynağın oluÅŸturduÄŸu ideali anlayabilmeli, iddialarını doÄŸrulayarak, bu yolda kaynağın yüklediÄŸi sorumluluÄŸun sonuçlarını göze alabilme iradesine sahip olmalıdır.
Ä°lahi vahyin temel çerçevesi, tüm insanlığı hidayete sevk etmek, ona doÄŸru yolu göstermek için inmiÅŸ ve temel mantığı tercih sahiplerine, tercihlerini sürdürebilmeleri yolunda hidayet rehberliÄŸi üzerine kurulmuÅŸtur.
Dolayısıyla kurucu akıl, kaynağın temel felsefesini doÄŸru anlamalı ve siyasetini, kaynağın bu ideali doÄŸrultusunda oluÅŸturmalı; toplumu ıslah ve inÅŸa etmeyi Hidayet kaynağının temel paradigmaları üzerinde gerçekleÅŸtirmeyi bilinçli tercih olarak kabul etmelidir. Bunu akılı baskılayan bir durum olarak görmemek gerekir. Zira bütün referans kaynaklar (düÅŸünsel sistemler) sosyo-politik bir düzen kurmak ister. DüÅŸünsel yapının bir sistem olarak ortaya çıkabilmesinin en hikmetli yanı bir toplumu ya da bütün bir yeryüzünü ıslah ve inÅŸa etme arzusunun / idealinin olmasıdır. Bir ideal, düÅŸünsel sistemin en doÄŸal hakkıdır ve var olma gerekçesidir.
Kurucu aklın düÅŸünsel sistem yada sistemlerle kurduÄŸu iliÅŸkilerde, baÅŸarının gerçekleÅŸtirilebilmesi için, düÅŸünsel sistemin, ilgili toplumun; dini, tarihi, kültür ve uygarlık dünyasına yabancı olmamasına özen gösterilmesi gerekmektedir. DüÅŸünsel sistem, toplumun düÅŸünsel ve ruhsal dokusuyla bütünleÅŸebilmelidir / bütünleÅŸtirilebilir ortak noktaları olmalıdır.
Modernizmin ve kapitalizmin koÅŸullandırıcı tahrikleriyle; toplum ve toplumun içindeki var olan gruplar, Ä°slami temeller doÄŸrultusunda yeni siyasal modeller geliÅŸtirmeyi beceremediklerinden, kendi düÅŸünsel ve siyasal düzenlerini kuramıyorlar. Ä°thal edilmiÅŸ devlet, siyaset modelleri ile dayatılan ekonomik anlayış yoluyla oluÅŸturulan ve toplumsallaÅŸan kültür ile, toplumumuz büyük bir inkarın içinde debelenip durmaktadır. Müslümanlar olarak zamanımıza, kendi dünya görüÅŸümüz ve hayat tarzımızla katılamıyoruz. Kültürel soykırımlar yaÅŸadığımız için Ä°slami kavram ve kurumlarımıza, hayat içerisinde anlamlı alanlar oluÅŸturamıyoruz.
Bir toplumun varoluÅŸunu saÄŸlayan, geleceÄŸe yürüyüÅŸünü oluÅŸturan kurumlarını, ilgili toplumun temel paradigmalarından bağımsız olarak inÅŸa etmek mümkün deÄŸildir.
Bu yüzden;
Kurucu akılın, toplumu ıslah ve inÅŸa ederken, bu önemli noktayı ihmal ederek deÄŸiÅŸim ve dönüÅŸümü sürdürmesi; kurucu aklın tiranlaÅŸmasına, oluÅŸturduÄŸu sistemin ise totaliter bir yapı haline dönüÅŸmesine sebep olur. Kurucu akılın Erdemli kalabilmesinin nirengi noktası burasıdır. Zaten kurucu aklın temel felsefesinde vazgeçmemesi gereken ilkelerden birisi; insanın ve varlığın özünde ve yaratılış hikmetinde var olan tüm gerçekleri, ontolojik hakikatleri ve hayata iliÅŸkin deÄŸiÅŸmeyen yönleri, insanlar tarafından ortak olarak kabul edilmiÅŸ doÄŸruları yaygınlaÅŸtırarak, münkeri reddederek ve marufu yeniden onaylayarak mesajını topluma ulaÅŸtırması olmalıdır.
Kurucu akıl muktedir olduÄŸunda, ıslah ve inÅŸa için çözümler üreterek, imkanları ve yaÅŸadığı zamanın ÅŸartlarına göre sistemler kurup, özgür alanlar açıp, ümmetin diriliÅŸinin önündeki engelleri kaldırıp, evrensel olan ilahi deÄŸerler üzerinden anayasalar vs oluÅŸturarak, otobanlar deÄŸil ümmetin yürüyüÅŸünün yollarını yapmalıdır. Çünkü Hidayet yol gösterme rehberliÄŸidir. Yol göstermede aslolan, insanı nihai hedefine kadar bilfiil götürmek deÄŸil, gerekli yol iÅŸaretlerini oluÅŸturmak, nirengi noktaları, röperler vererek, toplumun kendi irade ve insiyatifiyle oluÅŸturduÄŸu kültür-medeniyet algısıyla bu hedefe varmasına yardımcı olmaktır. Bu hikmetli duruÅŸ ve anlayış kurucu akılı diktatör olmaktan koruyan bir duruÅŸtur.
Kurucu akıl, hangi konum ve durumda olursa olsun, sahip olduÄŸu güç, kuvvet ve imkanları oranında, toplumun hidayete yönelmesinin önündeki tüm engelleri kaldırmak için, öncelikle zihinsel bir devrim gerçekleÅŸtirmiÅŸ bir topluluÄŸun var olabilmesinin iklimini oluÅŸturmalıdır.
Ekonomik bağımsızlıktan daha çok, kültürel sömürüden kurtulmanın bilinçli tercihleri içerisinde hayatın sosyolojisinin kurulmasını saÄŸlamak, öncelikli hedef olmalıdır. Zihinlerimiz sömürgeleÅŸtirildiÄŸi için zamanı, günümüz dünyasını, toplumsal algıları, tarihi, siyaseti dönüÅŸtürebilecek, inÅŸa edebilecek bir irade oluÅŸturamıyoruz.
Ä°slam, hepimizden bilgiyi, ahlakı, hayatı, dünyayı, tarihi, toplumu, Ä°slamileÅŸtirmemizi ister. Müslümanlar olarak hepimiz ÅŸanı yüce Rabbimizden gönderilene uymak, Allahın sınırlarını gözetmek, Ä°slamın hayatı ÅŸekillendirmesi mücadelesine katkıda bulunmak, vahyin dünyada uygulamaya konulmasını saÄŸlamak ve her durumda adaleti temsil etmek üzere yeryüzünde bulunuyoruz.
Ä°slam, bütün bunları somutlaÅŸtıracak bir toplumu önerir. Al-i Ä°mran 104 ve 110
Buradan yola çıkarak Ä°slam, kurucu akıla öncelikli olarak, böyle bir toplumun ortaya çıkabilmesinin koÅŸullarını oluÅŸturmayı emreder ve bu emrine sadakat ister.
Türkiye'de yeni bir yürüyüÅŸü baÅŸlatabilmek için bilinçli, bütüncül, kuÅŸatıcı ve evrensel niteliklere sahip bir bakış açısıyla referanslarımıza yönelmek durumundayız. Var olan tarihsel, kültürel sınırların aşılabilmesi için çürütücü teslimiyetçiliÄŸin güçlü bir tercihle aşılması gerekmektedir. Zamanın içerisinde etkili olabilmek için, Ä°slam düÅŸüncesinin, kültürünün, irfanının yeniden üretilerek çoÄŸaltılması gerekir. YaÅŸadığımız kayıpları telafi edebilmek için büyük çabalar harcayabilmeliyiz ve bunun için büyük zorlukları göze almalıyız. Her ÅŸeyden önce yeniden ve Ä°slam'ın temel deÄŸerlerinden hiçbir ÅŸeyden çekinmeden ve korkmadan baÅŸlamanın cesaretine sahip olmalıyız.
Özellikle Türkiye'de Ä°slami düÅŸünce hayatı bütünüyle imparatorluk nostaljilerine takılıp kaldığı için nasıl bir dünyada ve çaÄŸda yaşıyor olduÄŸumuzun farkına varamıyoruz. Dolayısıyla bu dünyaya, çaÄŸa neler söylememiz gerektiÄŸini de bilmiyoruz. GeçmiÅŸi aynı ÅŸekilde yeniden yaÅŸamaya çalışmanın kör edici platonizminden, akıl tutulmasından kurtulmak durumundayız. Bugün Ä°slamın emirleri doÄŸrultusunda nasıl yaÅŸamamız gerekiyorsa öyle yaÅŸamalıyız. Asırlardır biriken sorunlarımızı, salt asırlar öncesine giderek deÄŸil, nasıl bir kaynaÄŸa sahip olduÄŸumuzu, hangi dünyaya ait olduÄŸumuzu bütün boyutlarıyla düÅŸünüp, anlayabildiÄŸimizde çözebiliriz.
Müslümanlar olarak geçmiÅŸi / ÅŸimdiyi / geleceÄŸi bir bine baÄŸlayan bir bütünlük yaklaşımına çok ihtiyacımız vardır. Bizler Müslümanlar olarak bizden önceki kuÅŸakların yorum ve yaklaşımlarına kayıtsız kalamayacağımız gibi, bu yorum ve yaklaşımları tekrara mahkum da deÄŸiliz. Bizden sonra gelen kuÅŸaklarda bizim zamanımızın yorum ve yaklaşımlarına mecbur olmayacaklar, kendi zamanlarının ihtiyaçları doÄŸrultusunda yeni deÄŸerlendirmeler yapacaklardır.
Ulus devletin mukaddeslerini yücelterek, devleti dönüÅŸtürebileceÄŸimizi, muhtemelen devleti dönüÅŸtürdükten sonra da toplumu dönüÅŸtürebileceÄŸimizi sanıyoruz. Toplumun devlet eliyle dönüÅŸtürülmesi, hele hele modern ulus devlet eliyle dönüÅŸtürülmesi, Ä°slamın ümmet anlayışının temeline nükleer bomba koymayla eÅŸdeÄŸer bir davranıştır. Bu yaklaşım, uyruklaÅŸtırılan toplumun kendi içersinde türdeÅŸleÅŸmesinden / türdeÅŸleÅŸtirilmesinden baÅŸka bir sonuç ortaya çıkarmayacaktır. Toplumun içerisinde, toplumsallığı saÄŸlayamayan cemaatler varoluÅŸ süreçlerini egemen düÅŸüncenin sınırlarında kalabilme baÅŸarılarına baÄŸlamış durumdadırlar. Var olan potansiyellerini de elde tutmanın yolu olarak Ä°slami temelleri öÄŸretmek yerine, hurafe ve gizem tapınaklarının bekçiliÄŸini öÄŸreterek sürdürmeye çalışmaktalar. Aklı kullanma, ortak aklın inÅŸa edilmesi, evrensel vicdana katılma gibi hikmetleri dışlayıp, ilahi liderliklerin hikmet fısıltılarına tutunmayı öÄŸreti haline getirmiÅŸlerdir. Büyük gerçek ÅŸu ki; bu oluÅŸumlar tarihin hiçbir döneminde kiÅŸiliklerini ve onurlarını korumayı baÅŸaramamışlardır. Bilakis; tevhidin, adaletin, ÅŸeriatın ve cihadın içini boÅŸaltarak, her türlü emperyalizme boyun eÄŸmeye, emperyalistlerle iÅŸbirliÄŸi yapmaya elveriÅŸli bir din yaklaşımının havzaları olmuÅŸlardır. ModelleÅŸtirilerek dayatılan baÅŸarılı, dini bütün, takvalı insan tipi; ehliyetli liyakatli, ÅŸecaatli, cesaretli, eleÅŸtirel, kültürlü, inancı ve inancı doÄŸrultusunda bir dili olan insan tipi deÄŸil, kabilecilik (cemaatçilik) ahlakına sahip; kabilenin ya da liderin kulluÄŸundan dışarı çıkmayan, onların oluÅŸturduÄŸu ÅŸeriata iman eden silik, kimliksiz ademler önerilmekte. Bu profilin dışındaki ÅŸahsiyetler fark edilmiyor, fark edilmemesi için büyük senaryolar oluÅŸturulmakta ve ürkütücü / tehdit edici propagandalar uygulanmaktadır.
Kurucu aklın öncelikli görevi; Hidayetin taşıyıcılığını yapacak ümmetin ( toplumun / topluluÄŸun / cemaatin) oluÅŸmasına yönelik evrensel iklimin koÅŸullarının oluÅŸmasındaki temel parametreler olan (dinin, eÄŸitimin, tarihin ve siyasal kültürün) bağımsızlaÅŸtırlmasına ve özgürleÅŸtirilmesine yönelik, bütün kaos teorilerini ve tehditleri göze alarak ilk ve büyük adımın atılmasını saÄŸlamaktır. Bize düÅŸen de bu adımın atılması için umutsuzluÄŸu büyüten bütün duvarları, sınırları ve düÅŸünce kalıplarını parçalayacak, cesaret verecek bir sesi yükseltmek / yüceltmek durumundayız. Bunu gerçekleÅŸtirdiÄŸimizde aÅŸağıdaki sorulardaki sorunları konuÅŸabiliriz.
Kurucu akıl mümkün müdür?
Kurucu akıl Recep Tayyip Erdoğan olabilir mi?
O zaman bunların hepsine evet diyebiliriz.
Varlığımızı imanımıza, imanımızı varlığımıza ÅŸahid tuttuÄŸumuzda bu gerçekleÅŸecektir.
Selam ve Dua ile
Henüz yorum yapılmamış.