Bana bakın, beni izleyin, beni paylaşın, beni beğenin, beni takip edin, beni tıklayın, beni konuşun, beni çoğaltın, beni sevin, bana hayran olun, benim her yaptığımda bir hikmet bulun, he
Uzay boşluğunda sessizce süzülen sönmüş yıldızlar değiliz. Sahilde, aynı hoyrat dalgaların dövdüğü minik kum taneleriyiz. Dalgaların kıyıları alıp götürmemesi için birbirimize
Şiddetin bütün yönleriyle tanıştık. ‘Reality Show’lar ile kan ve acının da bir satış değeri olduğunu, reklam alabileceklerini öğrendik. Kapitalizmin en temel özelliği olan rekabet
Birbirinin yanından gelip geçen gölgeler gibiyiz. Trafikte akıp giden arabalar gibi... Birbirimize dokunmamız kazadan sayılıyor sanki. Hayatlarımız birbirine dokunsa hasar alacağız korkusu
Gökhan Özcan / Yenişafak
Gkhan Özcan / Yenişafak
“Kuru bir yaprak mısın ki” dedi meczup, “rüzgara inanıp dalından kopuyorsun!”
Şimdiki zamanın, tıka basa dolu bir otobüs gibi zaman zaman beklediği durağa uğradığını düşündü. Yerinden kalkıp kalabalığı zorlamazsa, insanları itip kakmaz çekiştirmezse, hatta
Tüketimin oyuncağı haline gelmiş insanlar, güdülenmiş hevesler, şuursuzca dalgalanmalar... Biraz insafla bakabilsek içimizi acıtacak insanlık manzaraları bunlar...
Gökhan Özcan'ın bugün köşesine taşıdığı okuma notlarını, okurlarımızla paylaşıyoruz.
Gürültü kelimeleri eziyor, anlamları bastırıyor. İhtiras samimiyeti kemirerek besleniyor, büyüyor, palazlanıyor. Yüksek sesle söylendiğinde kulağa masum gibi gelen yalanlar gerçeği par
Bütün ölümler erken ölümdür diyoruz ya, gidenlerin sevenlerinin gönlünde bıraktığı hisler bakımından gerçekten böyledir bu. Ama işin aslı, her ölüm vaktindedir, ne erken ne de ge�
İnsanın kendine ‘kim’ olduğunu sormasına belki açıktan değil ama örtülü bir alaycılıkla yaklaşılıyor bugün. Oysa gelmiş geçmiş zamanlar boyunca kendi hakikatine giden yola ilk a
Uyuduğumuzda mı rüya görüyoruz biz, yoksa uyandığımızda mı? Uyuduğumuzda o an için gerçekliğinden hiç şüphe etmediğimiz bir hikayeye uyanıyor ve ona uyandığımızda rüya diyoruz.
“Her gün bütün kelimelere sayısız kere hoyratça dokunuyor insanlar” dedi beyaz saçlı adam, “oysa kelimeler, ne kadar az insana gerçekten dokunabiliyor!”