Gökhan Özcan: 'Kanalıma hoşgeldiniz' hayat tarzı
Bana bakın, beni izleyin, beni paylaşın, beni beğenin, beni takip edin, beni tıklayın, beni konuşun, beni çoğaltın, beni sevin, bana hayran olun, benim her yaptığımda bir hikmet bulun, her beğendiğimi beğenin, gerçek hayatımız geri dursun sanal hayatımız bayram olsun!
“... kanalıma hoÅŸ geldiniz” dedi hiç bir özelliÄŸi olmayan biri sahte bir güleçlikle, “bugün sizlerle hayatın anlamını nerede aramamız gerektiÄŸini konuÅŸacağız. Ama öncelikle videomu beÄŸenmeyi ve kanalıma abone olmayı unutmayın!”
Milyonlarca insan malum mecralarda periyodik yayın yapabildiÄŸi kiÅŸisel medya kanallarına sahip bugün... Kimi okuduÄŸu kitaplardan, seyrettiÄŸi filmlerden bahsediyor, kimi mutfağını dünyaya açmış yemek tarifleri veriyor. Kimi kuantumdan, kimi hiç kimsenin bilmediÄŸi dünya sırlarından söz ediyor. Bilgelik cakası satandan, filozofluk üfürene, ÅŸairane takılandan ona buna psikopatça posta koyana kadar her tip ‘dışavurumcu’ var aralarında. Gözlem olsun diye bütün gününüzü ayırsanız, muhtemelen kulağınızda bir ÅŸey kalmaz, sadece körkütük yorulursunuz. Neden böyle bir ihtiyaç duyuyor insanlar? Neden herkes bir nevi kendi sıradan hayatından çok takipçili bir medya üretmeye çalışıyor? Aslına bakılırsa çok acıklı bir ÅŸey bu! Herkesin medya tarafına geçtiÄŸi bir dünyada kim bütün bu paylaşımların takipçisi olacak? Herkes kendi hayatından yayın yapmaya baÅŸladığına göre, izleyici kim olacak?
“Birazdan bir çekiliÅŸ yaparak kanalımın 100. takipçisine bir tiÅŸört armaÄŸan edeceÄŸim” dedi sahte bir güleçlikle konuÅŸan kiÅŸi, tiÅŸört hediye etmek dışında gerçekten hiçbir özelliÄŸi yoktu.
Herkes sanal mecralarda rastladığı ÅŸeyleri telaÅŸla diÄŸer kullanıcılara gösterme telaşında... Komik bir video, vurucu bir karikatür, sinirlendiren bir haber ya da açıklama, başına feci ÅŸeyler gelen insanlar, milyonlarca kez paylaşılmış bir güzel sözün, bir kaç dizenin yeni sürümleri, daha birçok ÅŸey... Bu ‘hiç kimse görmeden herkese gösterme’ hali bir refleks olarak yerleÅŸti insanların içine. ‘Ben çok beÄŸendim, sen de mahrum kalma’ gayretinin, ‘benim haberim oldu senin de olsun’ faaliyetinin ötesine taÅŸan bir ÅŸey bu! Her sabah baÅŸlayan bir kendini gösterme, bir herkesten önce fark etme yarışı var sanki. Bir tür ‘ilk ben paylaÅŸtım’ tatmini yaÅŸanıyor sanki. Ä°nsanların toplum içinde kendilerine özgü meziyetleriyle, kendi insani güzellikleriyle fark edilme ÅŸansı kalmadı pek. Böyle bir ‘ön alma’ telaşının ÅŸuur altında bu eksiklik yatıyor olabilir mi? Ä°lk ben gördüm, ilk ben beÄŸendim, ilk ben paylaÅŸtım diyebilme içgüdüsü nasıl bir ÅŸey, insanın içindeki hangi boÅŸluÄŸu doldurmaya yarıyor?
“Bir ÅŸeyleri ilk gören ya da gösteren olmak için hemen hemen her ÅŸeyi yapmaya hazırsınızdır ve ötekilerin önüne geçmek, ötekilerden önce yapmak ya da ötekilerden farklı biçimde yapmak için karşılıklı olarak birbirinizden kopya çektiÄŸinizden, sonuçta hepiniz aynı ÅŸeyi yapar hale gelirsiniz, özelin, baÅŸka yerde, daha baÅŸka alanlarda, özgünlük ve ketillik üreten aranışı, burada tekbiçimliliÄŸe ve sıradanlığa ulaşır’ diye yazmış Pierre Bourdieu, ‘Televizyon Üzerine’ adını verdiÄŸi kitabında.
Bana bakın, beni izleyin, beni paylaşın, beni beÄŸenin, beni takip edin, beni tıklayın, beni konuÅŸun, beni çoÄŸaltın, beni sevin, bana hayran olun, benim her yaptığımda bir hikmet bulun, her beÄŸendiÄŸimi beÄŸenin, her giydiÄŸimi giyin, her yediÄŸimi yiyin, esprilerime gülün, her okuduÄŸumu okuyun, her dinlediÄŸimi dinleyin, her seyrettiÄŸimi seyredin, her inandığıma inanın, her kızdığıma kızın, lütfen bunları yapın, bana bakın, beni görün, benim farkıma varın, kalabalığın içinde kaybolup gitmeme izin vermeyin, bende ilgilenmeye deÄŸer bir ÅŸeyler bulun, beni bırakmayın, bir özelliÄŸim yoksa da beni bırakmayın, sizin de bir özelliÄŸiniz yok, birbirimizi bırakmayalım, birbirimizi abartalım, olmayan özelliklerle donatalım, birbirimizi beÄŸenelim, birbirimize hayran olalım, madem ki bu kadarız, bundan fazlası da olamıyoruz, bu kadarlığı kutsayalım, bu kadarlığı beÄŸenelim, takip edelim, ritvit edelim, gülücük emojileriyle donatılım her yeri, sanal havai fiÅŸekler patlatalım, her ÅŸey güzel olsun, gerçek hayatımız geri dursun sanal hayatımız bayram olsun!
“Yıllar yıllar boyunca insanlık için hep makul bir uzlaÅŸma noktası aradık” dedi beyaz saçlı adam, “anlaşılan o ki bunca arayışın sonunda o uzlaÅŸma noktasını yalanı yaÅŸamakta bulduk!”
Henüz yorum yapılmamış.