Özel / Analiz Haber
3 Soruda Pasifik'te Çin-Tayvan gerginliği
Çin Halk Cumhuriyeti’nin küresel ekonomik hedefleri yürürlükte olduğu ve askeri gücünü büyütme iradesi devam ettiği müddetçe, Tayvan Adası’nın Batı tarafından "sorun" olarak gündemde tutulmak isteneceği anlaşılıyor.
Mehmet Kancı, Pasifik'te Çin ve Tayvan arasındaki iliÅŸkilerin dinamiÄŸini AA Analiz için 3 soruda kaleme aldı.
1. Gerginlik nereye dayanıyor?
Tayvan sorununun bugününü ve Pekin yönetiminin bu soruna yönelik reflekslerini anlamak için öncelikle 1839’dan 1949'a kadar sürdüÄŸü kabul edilen "Ulusal AÅŸağılanmanın Yüz Yılı" kavramanı tanımak gerekiyor. 110 yıllık bu süreç Çin’de monarÅŸinin yıkılarak cumhuriyetin kuruluÅŸunu, bu esnada Japonya’nın yanı sıra Batılı emperyalist devletlerin Çin toplumunu sömürme süreçlerini betimlemekte. Çin ulusunun ve ülke kaynaklarının suistimal edildiÄŸi bu süreçte iki siyasi akım ortaya çıktı. Sun Yat-sen ve Chiang Kai-Shek liderliÄŸindeki Çin Milliyetçi Partisi-Kuomintang (KMT) ile Çin Komünist Partisi (ÇKP) arasında 1927-1949 yılları arasında yaÅŸanan iç savaÅŸ, Tayvan Adası ve BoÄŸazı çevresinde bugüne kadar ulaÅŸan krizin baÅŸlangıç noktası oldu. Kuomintang ile Çin Komünist Partisi, Ä°kinci Dünya Savaşı esnasında Japon iÅŸgaline karşı iÅŸbirliÄŸi yapmış olsalar da 1941 yılından itibaren taraflar hem Japonlarla hem de birbirleriyle savaÅŸmayı tercih ettiler. Bu esnada ABD, General Chiang Kai-Shek liderliÄŸindeki milliyetçilere askeri destek verirken Çin Komünist Partisi ile de iliÅŸki kurdu. 1945’te Japonya’nın teslim olması yeni bir mücadele baÅŸlattı. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler BirliÄŸi (SSCB), Japon askerlerinin teslim olduÄŸu Mançurya bölgesi baÅŸta olmak üzere Çin topraklarına girerek ÇKP’ye yardım saÄŸladı. Avrupa’da esen SoÄŸuk SavaÅŸ rüzgarı Çin topraklarına ulaşırken, 1949’a kadar bu defa milliyetçi Çinlilerle, komünist Çinliler arasında dünyayı daha yakından ilgilendiren bir çatışma yaÅŸandı. Bu çatışma Kuomintang’ın 7 Aralık 1949’da maÄŸlubiyeti kabul ederek Çin ana karasını terk etmesi ve Tayvan Adası ile BoÄŸazı’ndaki bazı küçük adacıklara çekilmesiyle son buldu. Milliyetçi Çin güçleri iç savaşı kaybetseler de 1971 yılına kadar Çin’i BirleÅŸmiÅŸ Milletlerde temsil ettiler. Pekin yönetimi iç savaşı kazanmasına raÄŸmen GüneydoÄŸu Asya’daki yabancı güçleri tasfiye etmek için mücadelesini sürdürdü. 1950-1953 yıllarındaki Kore Savaşı’nda Kuzey Kore’ye, 1946-1954 Hindiçini Savaşı’nda Vietnam güçlerine doÄŸrudan destek verdi. Pekin yönetimi bölgedeki nüfuz alanını tahkim ederken, Tayvan’ı da topraklarına katma hedefini canlı tuttu. 1954-1955’teki Birinci Tayvan Krizi ve 1958’deki Ä°kinci Tayvan Krizi ile Çin, Milliyetçi Çin Kuvvetlerinin elindeki bazı adaları ele geçirirken, Tayvan’a destek veren ABD’ye karşı da askeri caydırıcılığını ispatladı. Çin Halk Cumhuriyeti 1972'ye kadar Tayvan’ı ABD ile iliÅŸkilerinde sıcak bir mesele olarak tutmaya devam etti.
2. Pasifik'te ABD'nin rolü ne?
1950’li yıllarda ABD iki temel sınama ile karşı karşıyaydı. Birincisi komünizmin küresel düzeyde mevzi kazanmasını engellemek, ikincisi SSCB’ye karşı caydırıcılıkta üstünlük kurmak. Kore Savaşı’nda geri adım atmak zorunda kalan ABD, Fransa’nın Hindiçini olarak adlandırılan ve bugünkü Laos, Tayland, Vietnam’ı kapsayan bölgeyi 1954’te terk etmesi ile bu bölgedeki komünist ve milliyetçi hareketlere karşı mücadele misyonunu da yüklendi. Ancak 1965’ten itibaren Vietnam Savaşı, ABD için sürdürülemez hale geldi. ABD, Vietnam’dan bir çıkış yolu aramaya baÅŸladı. ABD’de 1969 yılında baÅŸkanlık görevine gelen Richard Nixon ve Ulusal Güvenlik Danışmanlığı'na getirdiÄŸi Henry Kissinger, 1958 yılından itibaren SSCB ile Çin Halk Cumhuriyeti arasında diplomatik düzeyde baÅŸlayıp 1969’da sınır çatışmalarıyla tırmanan ideolojik, askeri ve ekonomik kopuÅŸ sürecini, hem komünist cepheyi bölmek hem de Vietnam’dan onurlu bir çıkış için fırsat olarak kullanmaya karar verdiler. ABD BaÅŸkanı Nixon’ın 1972’deki Çin ziyareti yalnızca bu ülkenin uluslararası konumunu yükseltmekle kalmadı. 27 Åžubat 1972 tarihli "Åžanghay Bildirisi" ile ABD, Pekin yönetiminin Tayvan topraklarına da sahip çıkan "Tek Çin Politikası"nı onaylamış oldu. Çin Halk Cumhuriyeti’nin Asya-Pasifik bölgesindeki görece eÅŸit konumunu tespit eden ABD politikası 2010 yılına kadar sürdü. 2010 yılında Obama’nın baÅŸkan, Hillary Clinton’ın ise DışiÅŸleri Bakanlığı koltuÄŸunda olduÄŸu dönemden itibaren Washington’un Çin’e karşı söylemleri ve Tayvan ile iliÅŸkileri deÄŸiÅŸmeye baÅŸladı. Çin’in, ABD nezdinde tehdit sıralamasındaki pozisyonu üst basamaklara doÄŸru tırmandı. 2018 yılının Haziran ayı ABD’nin bölge politikaları açısından dönüm noktasıydı. ABD, "BirleÅŸik Devletler Pasifik Komutanlığı"nın ismini "BirleÅŸik Devletler Hint-Pasifik Komutanlığı" olarak deÄŸiÅŸtirdi. Bu ABD’nin Çin’i askeri olarak çevreleme politikasının ilk somut adımıydı. 2021 yılı sonbaharında, Avustralya’ya nükleer denizaltı teknolojisi temin etme amaçlı kurulan AUKUS ( Avustralya-Ä°ngiltere-ABD) Ä°ttifakı ise Çin’i çevreleme hamlesini ete kemiÄŸe büründürdü. ABD, bir yandan da Japonya’nın Ä°kinci Dünya Savaşı sonrasındaki askeri kısıtlamaları aÅŸarak yeniden silahlanma programına yoÄŸun ÅŸekilde destek veriyor.
3. Çin ve Tayvan arasında süregelen kriz çözülür mü?
ABD, 1972 yılında Tayvan’ı komünist bloÄŸun bölünmesini saÄŸlayacak bir enstrüman olarak görmüÅŸ, Åžanghay Bildirisi ile verdiÄŸi ödünü makul bulmuÅŸtu. Ancak aradan geçen yıllarda Batı dünyasında, Çin’in ekonomik olarak geliÅŸmesi halinde liberal bir siyasi düzene ve serbest pazar ekonomisine evrileceÄŸi yönündeki beklentiler sonuçsuz kaldı. 1997 yılında Çin’e devredilen Hong Kong’da demokrasi yanlısı kesimlere karşı yürütülen politikalar, Çin donanmasının niceliksel boyutunun giderek büyümesi, küresel deniz üstünlüÄŸü için uçak gemisi inÅŸaatına hız vermesi ve uzay çalışmalarında ulaÅŸtığı seviye gibi faktörler, Batı politikalarını deÄŸiÅŸtirdi. Bugün Tayvan ve Tayvan BoÄŸazı’nın güvenliÄŸi, Pekin yönetimi üzerinde baskı uygulamak için ÅŸu an ABD, çok yakın gelecekte NATO tarafından bir enstrüman olarak kullanılmaya aday. Daha tehlikeli ihtimal ise Ukrayna bugün nasıl Batı ile Rusya arasındaki savaşın platformu haline gelmiÅŸse, Tayvan Adası da benzer bir ÅŸekilde Batı ile Çin arasındaki çatışma için kullanılma potansiyeline sahip. Çin Halk Cumhuriyeti’nin "KuÅŸak ve Yol Ä°nisiyatifi" gibi küresel ekonomik hedefleri yürürlükte olduÄŸu ve askeri gücünü büyütme iradesi devam ettiÄŸi müddetçe, Tayvan Adası’nın Batı tarafından "sorun" olarak gündemde tutulmak isteneceÄŸi anlaşılıyor.
Müellif: Mehmet A. Kancı / Kaynatk: Anadolu Ajansı
Henüz yorum yapılmamış.