Yunanlı araştırmacı Dimitri Kitsikis, ‘İyi ki Türkler bizi fethetti; kazara Venedikliler veya Avusturyalıların eline düşseydik dilimizden inancımıza kadar bizi Yunanlı yapan pek çok t
Topyekûn bütün insanlık çok büyük bir sıkıntı ve belayla karşı karşıya…
Bir ay öncesine kadar. Ömür törpüleyici tonda bir yeknesaklık içinde, yılları tükettiğimiz bir fasit daireyi andıran, birçokları için tünelin ucundaki ışık olarak emekliliğin gör�
Kadını, ezeli erkek kadın zıtlaşmasının mağdur öznesi gören felsefi çerçeveye sıkıştırmakla, kadını, modern dünyada karşı karşıya olduğumuz genel insanlık durumunun bir parça
Dedelerimiz birbirlerine sıhhat ve âfiyet dilerdi. Sıhhat unutuldu, “sağlıklı olma, hastalıklardan uzak kalma esenlik” demek olan âfiyet yeme içme ile sınırlı bir kelime hâline geldi.
Müslümanların kültür ve sanatla ilişkisi tarih boyunca hep sıkıntılı olmuştur. Biz kendimizi bu alanlardan uzak tuttuğumuz için onlar bizleri bu sahneden görmeye aluşık değiller. Dola
Mustafa Kutlu; neon ışıklar ile gökyüzü kaplanmış bir şehir yerine üzerinde yıldızlı göğü izleyebildiği bir kasabayı tercih edenlerin hikayelerini anlatır. Eserlerinde, evine sıms�
Bir Müslüman, aldığı hasar ve yaralarla bir takım sıkıntılar, çileler çekebilir. Yine hayatın içinde bir takım sınanmalar yaşayabilir. Ama ânın geçiciliğinin farkında olarak gelen
‘İnsan en çok yaşadığı yere benzer’ demişti biri değil mi? ‘Üst üste yerleştirilmiş kutular’ın zihnimizdeki ilk çağrışımları ‘istif’, ‘benzerlik’ ve ‘sıkışma.�
Müslüman insanın bilincinde, meydana gelebilecek her türlü zorluğa ve sıkıntıya karşı bir ön kabul vardır. Çünkü önceden umumi çerçevede uyarılmıştır: “Andolsun ki sizi biraz
İmtihan ve gazap sıkıntıdır. İnsanlar yeniden Ad, Semut ve Lut toplumlarının sapmalarıyla birleşiyor. Müslüman, küresel bir gazap ve imtihan içinden geçerken önce dönüp kendisine bak
Psikiyatr Prof. Kemal Sayar: Endişe durumunda beynin rasyonel kısımları adeta şalter indirir. Zihnimizde sürekli olumsuz senaryoları üretmekten uzak duralım. Bu sorunun geçeceğine inanalım
Türkiye ve Rusya açısından askeri gerginliğin ve çatışma sürecinin devamı iki ülkenin refah hanesine kayıp olarak yazıldığından zirveden bir süreliğine sükunet telkini çıkmıştı
Ülkedeki iç savaş Sana-Marib-Cevf üçgenine sıkıştı. Bu üçgende hakimiyeti sağlamak, hem kuzey ile güney arasındaki geçişleri, ticareti kontrol demek hem de stratejik ve ekonomik üstü
“Z” jenerasyonu atıcı, değiştirici, vazgeçmeye hazır, çabuk sıkılan neslin özeti olarak hayata girdiler. Kendi ne kadar verdiğini değil de, ne kadar aldığını önemseyen, komşusuyl