Sosyal Medya

D. Mehmet Doğan: İade-i afiyet dilemek

Dedelerimiz birbirlerine sıhhat ve âfiyet dilerdi. Sıhhat unutuldu, “sağlıklı olma, hastalıklardan uzak kalma esenlik” demek olan âfiyet yeme içme ile sınırlı bir kelime hâline geldi. Velhasıl, sıhhat ve afiyetimizde bir hayli sıkıntı var! Sağlıklı düşünmek için sıhhatli olmak lâzım!



“Üzerinize âfiyet” denildiğinde, kendisinde olan bir rahatsızlığın muhatapda olmaması dilenmiş olurdu. İade-i âfiyet etmek, sağlığa kavuşmak, iyileşmekti. Ahmet Hâşim, bir polemik dolayısıyla Peyami Safa’ya şöyle hitab etmişti: “Peyami Safa Bey, iade-i afiyet edeceği ve muntazam konuşacağı güne kadar, kendisinden bâhis bu son satırlarımızdır.”
 
Türkçe nesrin büyük üstadlarından Hâşim, Peyami Safa’nın saçmaladığını, bunun da sağlık durumundan kaynaklandığını en güzel şekilde ifade ediyor, bu cümle ile.  
 
Şu günlerde sağlık meselesi her şeyin önüne geçti. Sağlıkla oturup sağlıkla kalkıyoruz, sağlık yiyor, sağlık içiyoruz. Dünyayı tehdit eden virüs, zihnimizin düşünme çeşitliliğini de etkiledi.
 
Gazeteler baştan başa korona haberleri ve yazılarıyla dolu. Televizyonlar, radyolar keza. Sosyal medya denilen elektronik ortam daha beter.
 
Çünkü basın ve yayın alanı kurumlaşmıştır, belli hususları gözetmek zorundadır. Sosyal medya kişilerin at oynattığı bir sahadır, âkil de ordadır deli de! Keyfine göre konuşulabilen, yazılabilen bir alandır. Vicdan iptal edilir, sorumluluk hissi bir kenara bırakılırsa, her şeye müsait bir bölgedir. Bu da sağlık durumunu etkilemektedir. İşte burada “sıhhat” kelimesini kullanmalıydık.
 
Sıhhat aynı zamanda gerçeklik, doğruluk demektir. 
 
Böyle 7/24 sağlıkla yatıp kalkınca, sağlıklı olmak da zorlaşmaktadır. Piyasada olup bitenleri, başka türlü anlamak mümkün değildir. Bunun sosyal hayatımızı etkileyen yanları olduğu gibi, siyaset alanını tesiri altına alan tarafları daha fazla görünürleşiyor.
 
Çoğulcu siyaset karşılıklılık gerektirir. Yani işin esasında muhalefet vardır. Muhalefetin en zor ve sıkıntılı olduğu günlerdeyiz. Muhalefetin sağlık üzerinden konuşması, elbette ölçülü olmayı gerektirmektedir. İnsan sağlığı gibi hassas bir konuda ölçünün kaybedilmesi tehlikesi ile karşı karşıya olduğumuz ortada.  
 
Her siyasi kararın karşıtlığı yapılabilir. Mesela, devletin yardım toplaması eleştiri konusu olabilir. Fakat daha önce belediyelerin yardım toplamasını alkışladıysanız, bu konuda olumsuz tavır ortaya koymanız tutarsızlık olur. Yardım toplamak, belli şartlar altında devletin de başvurduğu bir yoldur ve sadece Türkiye’ye mahsus değildir. Prensip olarak devletin, kurumlarının yardım toplamasına karşı iseniz, bunun her kademede savunucusu olmanız gerekir. 
 
Şu günlerde ideolojik kesimlerin mevcut ortamda kendi fikirlerini yüceltici birtakım tavırlar ortaya koyduğu, böylece fırsattan istifade etmeye çalıştıkları görülüyor. Atatürkçüler, sağlık konusundaki çözümlerin onun yolunda gitmekle başarılacağını söylüyorlar. Söylemekle kalmıyorlar, ilkel bir pozitivizm savunuculuğuna soyunuyorlar.
 
Türkiye’de tıp ilimleri, Atatürk’le başlamadığı gibi, Atatürk’le de bitmedi. Bugünün tıbbı, elbette geçmişe borçludur fakat şu sıralar düne olan borcu ile uğraşacak hâli yoktur! 
 
Din karşıtları, ki bunların bir kısmı atatürkçülük ortak zeminini kullanmaktadır, dindarların hastalığa karşı tutumunu dua etmeye indirgeyerek olmadık ifadelere başvurmaktadırlar. Böyle zor zamanlarda insanoğlunun vazgeçilmezdir dua. Tıbbın çaresiz kaldığı anda, doktorların tavsiyesi de budur! Maneviyatsız bir tıp noksandır. 
 
Müslüman idraki tedbirle takdir arasında, duayı da içine alan geniş bir kavrayışla konuya yaklaşmayı gerektirir. Her türlü tedbiri aldıktan, hastalığın şifası için gerekeni yaptıktan sonra, yaratıcıya yakarmak… Namaz (salat) da bir nevi duadır. Dua aynı zamanda yapmayı, çare aramayı ve bulmayı da kapsayacak bir fiildir. 
 
Dinî idraki tam oturmamış bazıları dini yüceltmek için sahte veya düzmece olaylardan medet umabilir ve böyle zamanlarda böyle şeyler insanlara cazip gelebilir. Mesela son günlerde Endülüs’te 500 sene sonra ezan okunduğu ile ilgili haber bunlardan biridir. Başka bir yerde kaydedilmiş bir ezanı, sanki İspanya’da tarihî mekânlarda okunuyormuş gösterip yaymak, tam mânasıyla kepazelikken, buna inanıvemek de hamakattir!
 
Velhasıl, sıhhat ve afiyetimizde bir hayli sıkıntı var! Sağlıklı düşünmek için sıhhatli olmak lâzım!
 
D. Mehmet Doğan / Karar

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.