Ä°dlip'te insanlık dramı, Yunanistan sınırındaki mülteciler krizi, DoÄŸu Akdeniz'de enerji savaÅŸları, geleceÄŸimize yön verecek yapay zeka, hızla yaklaÅŸan Avrupa Kupası'nı konuÅŸurken bir virüs bütün dünya gündemini alt üst etti. Çin'in Vuhan kentinde ortaya çıkan Koronavirüs bütün dünyayı etkisi altına aldı. Virüse maruz kalan insanların yüzde 90'ı tıbbi destek almazken, ÅŸu ana kadar 160 bin kiÅŸide bu hastalık tespit edildi ve 6 bine yakın insan hayatını kaybetti. Bütün dünya virüsten korunmak için adeta evine kapandı. Tüm dünyada olduÄŸu kadar Türkiye'de yaÅŸayan insanlarında psikolojisini derinden etkileyen bu virüs ile yaÅŸamayı öÄŸrenebilecek miyiz? Ä°nsanlık bu kaygıyla nasıl baÅŸa çıkacak? Psikiyatr Prof. Dr. Kemal Sayar'a Koronavirüs paniÄŸini sorduk.
-Hocam dünyada Koronavirüs dışında hiçbir konu konuÅŸulmuyor. Ä°nsanlar bu kaygıyla nasıl baÅŸa çıkacak?
Kaygı belirsizlikten besleniyor, pek çok insan belirsizlikle nasıl baÅŸ edeceÄŸini bilemez. Belirsizlik çaresizliÄŸi besler, çaresizlik duygusu da korku ve kaygıya yol açar. Koronavirüsü tam olarak tanımıyoruz, dünyanın deÄŸiÅŸik köÅŸelerinden korkutucu haberler geliyor, medyada ve sokakta maskeli yüzler görüyoruz. Bir tehdit algılıyoruz ve buna korkuyla ve kaygıyla cevap veriyoruz. Ä°nsanlar tam olarak göremedikleri, belirsiz bir tehdide karşı kendilerini ve ailelerini korumak istiyor. Bir yönüyle uyum saÄŸlayıcı bir tepki, doÄŸru önlemleri alarak kendimizi ve yakın çevremizi emniyete alabiliriz. Ancak abartıldığında ve hayatı tamamen aksatır hale geldiÄŸinde bu alarm sistemi bize zarar vermeye baÅŸlıyor.
OLUMSUZ SENARYOLARDAN UZAK DURALIM
-Ne yapmamız lazım?
Zihnimizde sürekli olumsuz senaryoları üretmekten uzak duralım. Åžu an itibariyle ülkemizde bir salgın yok ve biz de ne yapabileceÄŸimizi, yapmamız gerektiÄŸini kamuoyu olarak öÄŸrendik. Ä°leri yaÅŸta isek ve bağışıklık sistemimizde sorun varsa dışarı çıkmayalım. Risk grubunda deÄŸilsek önlemleri alalım ve bunu atlatacağımıza, bu sorunun bir gün sona ereceÄŸine inanalım. Dostlarımızla ve sevdiklerimizle güzel zaman geçirelim, bugünü dolu yaÅŸamaya gayret edelim. Sürekli olumsuz haber peÅŸinde koÅŸmayalım, televizyon ve sosyal medyaya aşırı odaklanmadan, doÄŸru ve muteber kaynaklardan bilgilenelim. Sürekli koronavirüs haberleri izlemek kaygıyı besliyor ve tehdidin olduÄŸundan çok daha büyük algılanmasına yol açıyor.
-Bu durum sosyal hayatımızı nasıl etkiliyor?
Dünyada enfeksiyonun kaynağı olarak görüldükleri için Çin'e ve Çinlilere yönelik bir yabancı düÅŸmanlığı söz konusu. Åžimdi Ä°talyanların da farklı ülkelerde benzeri bir tavırla karşılaÅŸtığını duyuyoruz. Farklı olana tahammülsüzlük artıyor. Hapşıran veya öksürenler mahcup oluyor ve durumu açıklama zarureti duyuyor. Kaygı zamanlarında zihnimiz suçlayacak bir nesne arar. Burada tehdidin kaynağını gözümüzle göremediÄŸimiz için daha somut bir düÅŸman bulmak istiyoruz, bulamasak da onu zihnimizde icat ediyoruz.
ÇOCUKLAR ANNE BABAYI Ä°ZLER
-Çocukların psikolojisini korumak için ebeveynler ne yapmalı?
Çocuklar anne babalarını izler. Onlar panik hali içindeyse çocuklar da sünger gibi o hali emecektir. Sakin durmaya, kaygı duysak dahi onlara geçirmemeye dikkat edelim. Onların yanında, bu konuda öfkeli ve suçlayıcı konuÅŸmalar yapmayalım. Hiçbir ÅŸey gizlemeden, olabildiÄŸince açık konuÅŸalım onlarla. Onları dikkatlice dinleyelim, kaygılarını anlayalım. Bu hastalığın onları etkileme olasılığının neredeyse olmadığını ama dikkat etmeleri gereken ÅŸeyler bulunduÄŸunu, yaÅŸlarına uygun ve anlayabilecekleri bir dille anlatalım. Onların yapabilecekleri ÅŸeyler olduÄŸunu, el yıkamanın önemini , hapşırdıklarında ne yapmaları gerektiÄŸini anlatmamız onları daha güçlü hissettirecektir. Ama her ÅŸeyden önce biz psikolojik açıdan saÄŸlam ve istikrarlı bir örnek olalım.
SOSYAL MEDYA YALANLARINA DÄ°KKAT
-Ä°nsanları sosyal medyadaki bilgi kirliliÄŸinden çok çabuk etkilenebiliyor. Sosyal medyadan tamamen uzak kalmak bir çözüm mü?
Sosyal medya bir yankı odası gibi iÅŸlev gösteriyor. Ne de olsa kafamızın içindeki dünya dış dünyanın aynısı deÄŸil. Zihnimizde pek çok kısa devre var, görmek istediÄŸimizi görüyor, duymak istediÄŸimizi duyuyoruz. Duygusal yoÄŸunluk uyandıran, daha sık karşılaÅŸtığımız veya önyargılarımızı besleyen haberlere çabuk inanıyoruz. Az bilinen bir ÅŸeyi daha fazla abartma eÄŸiliminde oluyoruz. Ä°nsan beyni özellikle yeni tehditlere daha fazla tepki veriyor. Sosyal medya da umacı gibi sıklıkla en kötü haberleri en yoÄŸun bir biçimde dikkatimize getiriyor. Orada fazla kalmak, çok yoÄŸun bir tehlike altında olduÄŸumuz yanılsaması yaratarak bizi daha fazla kaygılandırıyor. Sosyal medyayı, böylesi kriz zamanlarında ÅŸeamet tellallığı yapmak için deÄŸil, doÄŸru kaynaklardan bilgi almak için kullanmalıyız.
ENDÄ°ÅžEDE BEYÄ°N ÅžALTER Ä°NDÄ°RÄ°R
-Panik atak, kaygı bozukluÄŸu ve çeÅŸitli takıntıları olan insanların bu dönemde neler yapmasını önerirsiniz?
EndiÅŸe bizi muhtemel tehditleri fark etmeye yöneltir. Ancak artmış endiÅŸe durumunda beynin rasyonel kısımları adeta ÅŸalter indirir. EndiÅŸeli insanlar çevrelerinde zaten olumsuz sinyalleri taradıklarından daha da endiÅŸeli hale gelebilirler. Bunun için kara haber getiren insanlardan uzak durmalarını, kaygıyı tırmandıran her türlü davranıştan uzaklaÅŸmalarını, geleceÄŸe deÄŸil bugüne odaklanmalarını, felaket senaryolarından uzaklaÅŸmalarını öneririm. Kendi kendilerine tanı koymaktan kaçınsınlar, sevdikleriyle nitelikli zaman geçirsinler ve yapmaktan zevk aldıkları ÅŸeylere devam etsinler.
-Evde ailemizle daha fazla vakit geçirmeye baÅŸladık. Bu bir fırsat olabilir mi?
Koronavirüs bizi yavaÅŸlattı. Ne güzel o kalabalıktan buna koÅŸup duruyorduk. Åžimdi evin içinde daha zaman geçirmekle belki de dışarıdaki etkinliklerimizin bir çoÄŸunun boÅŸ olduÄŸunu fark edeceÄŸiz. Bir evi yuva kılmaya gayret edelim. Beraber oyun oynayalım, kitap okuyalım, sohbet edelim. Ä°hmal ettiÄŸimiz ÅŸeyleri hayata geçirelim ve gerçek mutluluÄŸun, her ÅŸeyin gelgeç olduÄŸu bir dünyada, sevgide saklı olduÄŸunu bir kez daha fark edelim.
BÄ°ZÄ° Ä°NSAN KILAN ÖZE SAHÄ°P ÇIKALIM
-Bütün dünya bir virüse kilitlendi. Sizce insanlık bu salgın hastalıktan nasıl bir ders çıkarmalı?
Salgın küresel bir krize doÄŸru evriliyor. Dünya belki bu salgından sonra bir daha aynı yer olmayacak. Gözümüzle göremediÄŸimiz küçücük bir ÅŸey koca koca devletleri, büyük ekonomileri, anlı ÅŸanlı politikacıları sarstı ve insanın aslında ne kadar güçsüz düÅŸebileceÄŸini gösterdi. Bu salgın demokrasi, ÅŸeffaflık ve hesap verebilirliÄŸin önemini de iÅŸaret etti. Çin ve Ä°ran zamanında yapılan uyarılara kulak verseydi bu salgın büyümeyecekti. Dünyanın bir küresel köy olduÄŸunu bir kez daha idrak ettik. Bir köÅŸesinde patlak veren bir dert sonra hepimizin başına musallat oluyor. Tabiata hükmetme sevdasından vazgeçelim, tabii olanı tahrip etmeyelim. Åžehirleri insani ihtiyaçlar doÄŸrultusunda yapılandıralım, küçülelim. Böylesi afetler insanlara ve toplumlara hayatı yeniden düÅŸünmeleri için bir fırsat sunar. Dünyanın hadsiz büyümeyle, güç savaÅŸlarıyla, iklim deÄŸiÅŸikliÄŸine kayıtsızlıkla gideceÄŸi yer bir uçurumun kenarı. Bizi insan kılan öze sahip çıkalım, zira elimizde sevgiden ve dostluktan özge bir ilaç yok. Kalbin sesini geç olmadan iÅŸitelim.
Röportaj: Ä°sa Tatlıcan / Kaynak: Sabah
Henüz yorum yapılmamış.