Cumhuriyet sonrasında gözlemlenen, dini toplumsal alandan çıkartma ve "bireysel" düzeye indirgeme çabaları, "deizm" benzeri bir düşünsel arka plana sahip olmamıştır. Bu alanda uygulanan s
Tarih boyu cihangirler Tanrı'nın Kılıcı, Kırbacı gibi sıfatlarla anıldı. Virüslerse Tanrı'nın görünmez ordusu olsa gerekti. Bağışıklık sistemimizle girdikleri bu cenk kıyamete dek
Batı medeniyetine boyun eğen zümreler arasındaki menfaat farkı, görüş ayrılığının temelidir. Sağ Batı’ya. boyun eğmenin kısa vadeli çıkarlarını temine gayret ederken, sol aynı
Her şeye kayıtsız kalmayı istiyor insan bazen. Sesini kesmek, ellerinle kulaklarını tıkamak, gözlerini kapatmak... Öylece durmak ve zamanın çerçöpünü önüne katıp götürmesini beklem
Koronayı tartışırken bir anda “Sokağa çıkma yasağı” gündem oldu ve ardından Soylu’nun istifası. Bugün, düne göre daha kırılgan bir Türkiye var. Görünen o ki, hiçbir şey es
Yumuşak güç tahakküm ve istismar amaçlı bir siyasettir ve Türkiye’nin takip ettiği siyaset ile ilişkilendirilemez. Dayanışma kavramı ile tanımlayabileceğimiz bir süreç yaşıyoruz. �
Şu an için dünya bir karantinada. Hiçbir zaman böyle bir durum yaşanmamıştı. Ölümün ürkütücü sesi hemen her yerde duyuluyor. Duyulmaya da devam edecek… Tıptan olan beklentilerimizin
Sabır, başıma bir şey geldiyse, “Allah şimdiye kadar yaptıklarımın daha doğrusunu yapabileceğimi bildiği için beni gündeminde tutarak ilgilendi ve bana daha iyi olmam için şans verdi�
Abdulhalîm Haddâm, salı günü (31 Mart) geçirdiği kalp krizi sonucu, Paris’te 88 yaşında öldü. Geride 2 milyar dolarlık şaibeli bir servet ve gerçekleşememiş siyasî hırslar kaldı.
Bu söz hadis olarak nakledilir ama böyle bir hadis yoktur. Ancak şu sorulabilir: İnsanın bir ömür boyu sırf dünyada rahat etmek için çalışması makul ya da meşru mudur?
Koronavirüs salgınına karşı aşı bugün, sadra şifa olacak aşının dışarıdan gelmesini beklenirken, geçmişte durum hiç de böyle değildi. Türkler birçok aşı çalışmasına en ön
Müslümanların kültür ve sanatla ilişkisi tarih boyunca hep sıkıntılı olmuştur. Biz kendimizi bu alanlardan uzak tuttuğumuz için onlar bizleri bu sahneden görmeye aluşık değiller. Dola
İslamcılığın bitişine dair söylemler biraz da mezarlıktan geçerken korkularıyla baş etmek için çalınan ıslıklar gibi. Özellikle açıkça İslamofobik tutumları olanlar açısından
İnsan yaşadıkça alışkanlıkları artar. Fakat alışkanlıklar her zaman ümranla neticelenmez. Bazen tıkanmaya, tükenmeye, yıkıma da ulaşır. İnsan alışkanlıkları uğruna değerlerden
Zorladığımız fıtratımız, dünyanın sonunu getiriyor. Şairler de sonu gelen bu dünyanın ağıtçıları olarak “kaybolan fıtratın” peşine düşüyorlar ister istemez. Şiir, dünyanı