Dayanışma tabanlı yeni bir siyasi dönüşüm hikayesi
Follow @dusuncemektebi2
Yumuşak güç tahakküm ve istismar amaçlı bir siyasettir ve Türkiye’nin takip ettiği siyaset ile ilişkilendirilemez. Dayanışma kavramı ile tanımlayabileceğimiz bir süreç yaşıyoruz. İtalya ve İspanya ile başlayan sağlık malzemeleri paylaşımı Türkiye’nin yakın coğrafyasında geliştirdiği dayanışma örneğinin daha ileri boyutlara taşınması anlamına gelir.
Dünyanın bütün yoksullarıyla dayanışmak, Türkiye’de 90’lı yıllardan beri farklı kesimlerin katılımıyla uygulanan bir politikadır. Bosna Savaşı ile baÅŸlayan bu sürecin zamanla Afrika, Asya ve Latin Amerika gibi birbirinden oldukça uzak mesafeleri kuÅŸatması oldukça önemliydi. Türkiye, yakın coÄŸrafyasından baÅŸlamak suretiyle yeni bir modernleÅŸme öyküsünü hayata geçirmiÅŸ oldu. Klasik cemaat toplumunun dayanışma örneÄŸi, siyasal bir içerik kazanarak yakın coÄŸrafyamızla kuracağımız
yeni tür dayanışmanın çok önemli bir parçası hâline geldi. Tahmin dahi edilemeyecek birtakım geliÅŸmeler, temellerin saÄŸlamlığı sebebiyle ÅŸaşırtıcı olmaktan çıkıyor. Buna kendine özgü bir modernleÅŸme öyküsü de denilebilir.
Hem siyasî hem de dinî bir kimliÄŸin yansıması olan dayanışma örneÄŸinin tahakküm ve istismar (sömürü) öÄŸelerini barındırmaması, Türkiye eksenin uluslararası düzeyde görünür hâle gelmesini kolaylaÅŸtırıyor. Daha önceleri birkaç defa vurguladığımız gibi dinî kimlik ile kast edilen dinî bir politik tutum deÄŸildir. Dinî kimlik ile kast edilen kültürel aidiyettir. Siyasî olanı da gelenekler belirlemektedir. Sürecin Balkanlar ve Kafkaslarla baÅŸlaması da oldukça önemlidir. Hem balkanlar hem de Kafkaslar aynı anda zor günler geçirirken Türkiye hem devlet hem de millet olarak harekete geçmiÅŸti. Otuz yıllık zaman oldukça karmaşık mücadelelerle doludur. Bu karmaşık durum fikrî, siyasî ve toplumsal kimliÄŸin yeniden ÅŸekillenmesine imkân vermiÅŸtir.
Türkiye Balkanlar’da Türk, Arnavut ve BoÅŸnaklar gibi dinî ve millî baÄŸları olan toplulukları önemsemiÅŸ olsa da diÄŸer etnik ve dinî topluluklara da düÅŸmanlık göstermemiÅŸtir. Siyasî bir geleneÄŸin yansıması olan bu davranış biçiminin zamanla çok daha geniÅŸ bir coÄŸrafyada antiemperyalist bir siyasete dönüÅŸmesi, yumuÅŸak güç kavramı ile tanımlanamaz. Özellikle seksenlerden sonraki dayanışma örneklerini göz önünde bulundurduÄŸumuzda tesadüflerle açıklanamayacak bir devamlılık söz konusudur. Yeni siyaset biçiminin tabandan gelen ve kültürel aidiyetten beslenen bir hareketin eseri olması, uluslararası iliÅŸkilerin menfaat merkezli kavramlarını geçersiz kılar. Bu, yeni bir toplumsallaÅŸma modelinin tezahürüdür. YumuÅŸak güç tahakküm ve istismar amaçlı bir siyasettir ve Türkiye’nin takip ettiÄŸi siyaset ile iliÅŸkilendirilemez. Dayanışma kavramı ile tanımlayabileceÄŸimiz bir süreç yaşıyoruz.
Somali ve Sudan örnekleri de oldukça öÄŸretici olmuÅŸtur. Türkiye en zor zamanlarında bu ülkelere dost elini uzattığında çok yönlü bir dayanışma modelini daha ilerilere taşımış oldu. Uzun vadeli olarak karşılıklı menfaatlerin hayata geçecek olması tahakküm ve istismara kapı aralamaz. Hatta asimilasyon gibi bir tecrübeye sahip olunmadığı için güven sorunu da yaÅŸanmıyor. Özellikle acı hatıralara raÄŸmen Balkanlar’daki farklı tarafların Türkiye ile bir araya gelmek istemesi dayanışmanın ötekileÅŸtirici bir niteliÄŸe sahip olmadığını göstermektedir. KuÅŸkusuz coÄŸrafyanın direnci ile kast ettiÄŸimiz aslında çok yönlü iliÅŸkilerdir.
Ä°talya ve Ä°spanya ile baÅŸlayan saÄŸlık malzemeleri paylaşımı Türkiye’nin yakın coÄŸrafyasında geliÅŸtirdiÄŸi dayanışma örneÄŸinin daha ileri boyutlara taşınması anlamına gelir. Türkiye, yardım kampanyasına Ä°ngiltere gibi ülkeleri dâhil ederken Almanya’da yaÅŸayan Türklerin de kendi ev ortamlarında hazırladıkları saÄŸlık malzemelerini Almanlarla paylaÅŸması kültürel aidiyetin bir yansıması olarak görülmeli. Yukarıda ifade ettiÄŸimiz gibi kültürel aidiyetin yeni bir toplumsallaÅŸma modelini doÄŸurduÄŸunu iddia etmek kesinlikle abartılı bir yaklaşım deÄŸildir. Almanya’da yaÅŸayan Türklerin Türk devletinin faaliyetlerinden esinlenmesi gayet tabiî bir durumdur. Özellikle Almanya’da yaÅŸayan Türklerin bu davranışı dayanışmanın kapsamının içerisi ile sınırlandırılamayacağını, dolayısıyla ötekileÅŸtirici olmadığını gösterir.
ErdoÄŸan, siyasî dönüÅŸümleri saÄŸlarken büyük zorluklarla karşılaÅŸmıştı. 15 Temmuz, karşılaşılan zorlukların derecesini göstermesi bakımından çok önemli bir örnektir. ErdoÄŸan, karşısına çıkan bütün engelleri milyonları harekete geçirerek aÅŸtı. Balkanlar ve Kafkaslar farklı örnekler olmakla birlikte Arap sokakları da ErdoÄŸan’ın mesajlarına açıktı. Türk liberalleri ErdoÄŸan’ın sokaklardaki etkisini küçümsemekte bir sakınca görmedi. Bugün yeni bir dünyayı konuÅŸuyoruz ve ErdoÄŸan’ın mesajları Avrupa devletleri düzeyinde de etki uyandırıyor. Bu, Türk tipi bir modernleÅŸme öyküsü olarak görülebilir.
Selçuk Türkyılmaz / YeniÅŸafak
Henüz yorum yapılmamış.