Memlükler dönemi tarihçisi İbn Tağrîberdî’nin (ö. 1470) en-Nücûmü’z-zâhire ve İtalyan yazar ve şair Giovanni Boccaccio’nun Decameron adlı eserlerinden, 14. yüzyılda Avrupa’da
Hem kişi hem de toplum, kendisini geçmişten hareketle şimdinin imkanları içerisinde gelecek için hazırlar. Bu tavır da insan oluşun sürekliliğini sağlar; canı, aklı, soyu, malı ve inan
İnsana düşünme ve inanma payı bırakmayan bir hayat veya bir dünya anlayışı. Bir Müslüman kendisi gibi düşünemiyor. Kendisi gibi düşünüyor gibi görünüyor ama düşünüş ve anlay
Yüz yıl önce bıraktığımız yere döndük. Seçkinciliği temel alan yapılar yabancılarla iş tutmaktan kaçınmıyor. Kozmopolit ortamlara teslim olmamış unsurlar da sahici fikirlere öncü
Hayatımıza girdiği günden beri günlük yaşantımızın vazgeçilmezleri arasına giren televizyon, gerek sosyal yaşantımızı gerekse de toplumsal dönüşümümüzü tetikleyen önemli bir te
İslam adına kan dökenlerin dinle kurduğu ilişki de modern insanın reaksiyoner halinin dini izdüşümü olarak görülebilir. İslam tarihini kısa devre yorumlayan bir anlayış gelenekle kurdu
Seyyit Kutup da, ‘onlar abdesti bozan bozmayan şeyleri anlatan, ama Müslümanların siyasi iktisadi ve içtimai durumlarından söz etmeyen İslam istiyorlar’ demişti. İslam madde ve mana büt
Hortlayan ırkçılık, yabancı düşmanlığı, göçmen korkusu, rızk kaygısı gibi faktörlerin temelinde batının yaşadığı tarihin bilinçaltına yerleştirdiği kaygılar yatıyor.
Yanan bir memleketi terk etmiyoruzdur da yokluğumuz bir memleketi yok etmeye yetiyordur. Çünkü surlarla yani betonlarla ve insanlarla kuşatılmış şehirler, özgürlükten başka, çok başka �
Dilimizden birkaç bin kelime ve onların duyurduğu on binleri bulan mana kovulmasaydı, zihnimiz bu kadar çorak kalmazdı. Biz, elli yılda dünyanın iki büyük dilinden biri olan Türkçesini ha
“Biz, Türkler ile neden yolumuzu ayrı tutalım? Neden ayrı düşelim? Bizim tarihimizdeki tüm bulgular bizim de Türk asıllı olduğumuzu gösteriyor.” diyen Bulgar tarihçi Prof. Dr. Stoyan
Sözün güzeli rahmettir, bağış ve sevgidir. Gönlün dışa yansıması, kalbin sevgisi ve güzelliği. Güzellikler yurdunda insan güzeldir. Dünyayı güzelleştiren de insan.
Duygunun terk edilmesi, modern kişinin en temel duygusal gerçekliği olarak tarif edilen, derin bir içsel “küntlük ve ölüm hali”ne yol açar. Varoluşsal sorunlar ve “ruh ölümü” böy
Dinimiz adına ve araya gelirken iki temel ölçü üzerinden ne kadar eksende kaldığımız ya da eksenden kaydığımız anlaşılabilir. Bunların birincisi şûradır. Bir kişinin veya bir grubu
İnsan, tarihî deneyim gösteriyor ki, esas itibariyle kemâl arayan bir varolandır; ancak her kemâl, zevâle evrilir... Öyleyse hem var-olmanın, hem de hayatın yeniden anlamlı kılınabilmes