Sosyal Medya

Belki de insan sanrılar içinde hapsolmuştur

Yanan bir memleketi terk etmiyoruzdur da yokluğumuz bir memleketi yok etmeye yetiyordur. Çünkü surlarla yani betonlarla ve insanlarla kuşatılmış şehirler, özgürlükten başka, çok başka şeyler anlatıyordur. Belki insan, canından da kurtulunca özgürleşiverir.



Belki kimse anlamadığını kabul etmek istemiyordur. Belki anlıyordur da kabul etmek istemiyordur. Anlamak bile gerekmiyordur belki, kabul etmek gerekiyordur. İnanmak ve yapmak gerekiyordur.
 
Sanrılar vardır ardında bir ömür... Bir ömür sancılı... Belki bir ömür anlayışların, anlamayışların, inanışların, kılışların; sancıların hancısıyız.
 
Belki Allah insana bu kadar hoyrat olması için hitap etmemiÅŸtir. Gerçekten anlamak, anlamaya çalışmak, insanca bakmak, insanı kabul edebilmek gereklidir belki.
 
Belki ayetler sadece bize, bizzat bize hitap ediyordur. Belki içinde bulunduÄŸumuz duruma iÅŸaret ediyordur. Belki o ayetler birbirimize laf atıp durmamız için gönderilmemiÅŸtir. Ä°çinde bulunduÄŸumuz durumu meÅŸrulaÅŸtırmak, içinde bulundukları durumu yermek, düÅŸman kabul edilene sıfat bulmak için gönderilmemiÅŸtir belki. Ayetlerin kastettiÄŸi sıfatlar bizimdir belki. Yediremiyoruzdur.
 
Belki kiÅŸisel ve kitlesel ihtirasları hep bir baÅŸkasına yakıştırıyorsunuzdur. Elinizde olsa Amerika’yı fethedecek ve oraya elinizde olmayan adaleti götürmeyi deneyeceksinizdir. Belki aynı Amerika göstermiÅŸtir; olmayan adalet götürülmüyor baÅŸka topraklara. Ama kiÅŸisel ve kitlesel ihtiraslarınız...
 
Belki adalete olan kininiz sizi bir topluluktan ayırmıyordur. Öylesine uzak düÅŸmüÅŸsünüzdür insanlıktan ve öylesine baÄŸlısınızdır topluluÄŸunuza. Belki asli deliliniz ayrılmadığınız o topluluÄŸun lideridir. Hüküm ve adaleti insandan bekliyorsunuzdur belki.
 
Belki toplulukların doÄŸrusu bireylerin doÄŸrusu olmak zorunda deÄŸildir. Belki yanlış bir tarihe mal olmuÅŸtur. Yanlışla bezeli bir tarihin izinden gidiliyordur belki. DoÄŸrudan müteÅŸekkil bir tarihin istisna yanlışları ÅŸiar ediniliyordur belki de.
 
Belki sistemin bir parçası olarak sistemi alt etmek mümkün deÄŸildir. Belki bunun sistem içinde bulunup bulunmamakla alakası yoktur. Sistemin suyunu içmekle, havasını solumakla da alakası yoktur belki. Suyunu solumak, havasını içmekle alakası olabilir.
 
Belki o sistem denen ÅŸeyin içerisinde anlamsız bir bürokrasiye kurban gidiyoruzdur. KonulduÄŸu kabın ÅŸeklini alabilen varlıklar gibi. Belki ben Kürt gibi düÅŸünüp Türkçe konuÅŸuyorumdur da siz memleket soruyorsunuzdur. Oysa görmek için yokluÄŸa sarılmak yahut kurÅŸun yemek yahut yasaklanmak yahut dili tutulmak gerekmez. Belki siz de din adına konuÅŸtuÄŸunuzda en baba dindar olmuyorsunuzdur.
 
Belki kervan yolda düzülür diye diye yakmışızdır bütün kervanları. Örnekler, örneklikler kısır kalmıştır. Belki gerçekten sevmemiÅŸizdir birbirimizi. KardeÅŸ bile olamamışızdır belki. Bir umut idiyse kardeÅŸ olmak, mafyaya bırakmışlardır yaÅŸamakla birlikte.
 
Belki gerçeÄŸin mümkün bile olmadığı zamanları yaşıyoruzdur. Gerçek kilitli kapılar ardında kalmıştır belki. Ä°nsan ruhunun, insan zihninin çok uzağında. Belki adı bile anılmak istenmiyordur. Adı akla bile gelmiyordur ve ihtimal dâhilinde deÄŸildir belki de gerçek. Belki gerçeÄŸi gündüzcesine örten bir iblis güzelliÄŸi her cihetiyle saldırmıştır üzerimize.
 
Belki hayatını iÄŸfal ettiÄŸiniz bir genç adam Edirnekapı'da temsili olarak diktiÄŸiniz her bir taşın başında durup, ellerini kaldırıp dua okuyordur.
 
Belki hayattaki tek sızınız, varsa vicdanınız onu teskin etmek için diktiÄŸiniz anıtlardır.
 
Belki hayat adına neye maruz kaldığının farkında bile olmayan bir Åženol usta, kış aylarına denk düÅŸen her hafta sonu lokantalardan artık ekmek toplayıp Kadıköy rıhtımından Sirkeci rıhtımına kadar tutam tutam martılara atıyordur.
 
Belki birkaç Kemalist’ten gayrı ülkeyi dert eden yoktur. Belki birkaç sosyalistten baÅŸka kendini dert eden yoktur. Belki birkaç Müslüman’dan baÅŸka insanları yahut insanlığı dert eden yoktur. Belki yanlışı hayat felsefesi eyleyenlere karşı ses çıkaran birkaç insandır. Belki doÄŸrusunu onlar da bilmiyordur. Ama en azından yanlışı fark ediyorlardır ve yanlış olduÄŸunu söylüyorlardır özgürlükleri pahasına belki.
 
Belki kemikler ve molozlar arasından çıkıp güneye doÄŸru uzanan uçsuz bucaksız yolda ağır aksak, hatta topallayarak yürüyoruzdur. Ve üstelik çıktığımız da deÄŸil düÅŸtüÄŸümüz yoldur burası. Yanan bir memleketi terk etmiyoruzdur da yokluÄŸumuz bir memleketi yok etmeye yetiyordur. Çünkü surlarla yani betonlarla ve insanlarla kuÅŸatılmış ÅŸehirler, özgürlükten baÅŸka, çok baÅŸka ÅŸeyler anlatıyordur. Belki insan, canından da kurtulunca özgürleÅŸiverir.
 
 
 
Ä°shak Koç / Milli Gazete

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.