Vatikan’ın internet üzerinden paylaştığı dijital yazıtlarda, büyük Türk düşünürü, tasavvuf ve halk şairi Yunus Emre'nin daha önce gün yüzüne çıkmamış, içinde 200'e yakın ş
Rivayet odur ki çay içen ilk Türk Hoca Ahmed Yesevi imiş. Türklerin dinî ve tasavvufî hayatında büyük etkileri olan ve “pîr-i Türkistan” diye anılan Ahmed Yesevi’ye misafir olduğu
Tekkeler kapatılalı kaç yıl oldu? 95 sene! Bu zaman içinde tekkeler, tarikatlar, tasavvuf menfi veya müsbet hep gündemde kaldı. Kapalı olanın, men edilenin, yasaklananın gündemde olması �
Cahit Zarifoğlu, Bir Değirmendir Bu Dünya isimli kitabında, ruhu terbiye yöntemlerinden bahseder. Tasavvuf erbabının da söylediği "Nazar ber kadem" düsturu ise bunlardan sadece bir tanesidir
Tasavvuf kaal ilmi değil, hâl ilmidir!” Yani hakikat''in bilgisi, “o dedi, bu dedi”yle öğrenilemez; bilakis hakikatin bilgisine, yaşamakla, tecrübe etmekle ulaşılabilir.
Çok özel ve çetin bir yol olan tasavvufun sularında bilen bilmeyen herkes kulaç atmaya çalıştığı için, meseleleri bir bilenle konuşalım istedik... Dünyanın çivisini çıkaranların s�
Mahmud Erol Kılıç Hocanın tasavvuf zaviyesinden insana ve modern hayata mercek tuttuğu önemli kitaplarından biri "Hayatın Satır Araları". Kitaptan kalender meşreplik ve dervişlik nedir sor
Prof. Dr. İlber Ortaylı, Türk Tasavvuf Musikisi'nin önemli isimlerinden biri olan Ömer Tuğrul İnançer'in elini öpmesi çok konuşuldu. Esasen eski İstanbul'da yapılan bir selamlaşma şekli
Müslüman cemaatlerin, grupların, tasavvufçuların, davetçilerin ve siyasetçilerin halklarına yönelik bugün gerçek manada bir projeye sahip olduklarını söylemek hakikaten zor. Bu cemaatler
Ahmet Yaşar Ocak'ın bereketli yayın hayatının önemli duraklarından biri olan menakıbnameler üzerine incelemesi, ilk yayımlandığı 1983 senesinden beri güncelliğini koruyor. Doçentlik ç
AnnemarieSchimmel, Türk okurunun çokça aşina olduğu bir isim. Çoğu tasavvuf üzerine olan pek çok kitabı Almancadan çevrildi, Samiha Ayverdi ile mektuplaşmaları basıldı, en son Sufi Yay�
Tasavvuf bahsinde laf(z)ı uzattığımızda kelime enflasyonuna uğruyoruz; salt manayı esas aldığımızda ise, üzerinde uzlaşılmış yeni bir terminolojiye (ıstılaha) henüz yaslayamadığı
Muhammed Fevzî bin Muhammed Şerîf el-Batûmî'nin Hülâsatu’t-tasavvuf risalesindeki bâtinî yorumlarından birine tasavvuf kelimesine yüklemiş olduğu anlam örnek olarak verilebilir. Ünal
Türkiye’de iki egemenliğin kurbanı olduğumuzu söyleyen Prof. Mehmet Görmez, bunları ‘niceliğin egemenliği’ ve ‘gösterişin egemenliği’ olarak tanımlıyor. Görmez, gösterinin, i
Dönemin sûfilerinin temel anlayışı; “tarikat ve tasavvuf şeriat temeli üzerine oturmalıdır” şeklindedir. Uygulamada bu anlayışa sıkı bir şekilde bağlılık vardır. Metin Uygun yaz