Kasım Süleymani’nin ölümü, İran’ın bölgesel siyaseti açısından yeri kolay doldurulamayacak bir kayıp. Fakat bu durumun İran’ın bölgesel politika hedefleri ve bölgedeki etkinlik t
Eski vali ve bakan Muhammed Musaddık’ın etrafında toplanan politikacılar son derece tehlikeli bir talebi yüksek sesle dillendirmeye başladı. Sonradan “Milli Cephe” adını alacak bu harek
“Hayatımın en üzücü günlerinden biri, annemin bana Süpermen’in gerçekte var olmadığını söylediği gündü. Çizgi roman okuruydum ve onları çok severdim. Çünkü varoşların en de
Amerika’nın Ortadoğu coğrafyasına yönelik adalet ve özgürlük iddialarını hiç kimsenin yuttuğunu sanmam. İş eğer Süleymani’yi katlederek İran’la savaş noktasına kadar geldi ve
Ortadoğu için General Kasım Süleymani suikastı ile bir ateş çemberine dönüşmesi startı verildi... Son on yıldır, ateş çemberi olma vasfını taşıyordu, bu vasfını daha uzun süre ta
DSÖ’ye göre 1950’lerde Japonya, 1960–90 arası Macaristan, 1990’ların başından itibaren de Litvanya intiharın en çok görüldüğü ülke olmuştur. Son 50 yılda intihar yoğunluğunun
2020 yılında çeşitli düzeylerde 30 kadar çatışmanın ortaya çıkması veya mevcut çatışmalarda gerginliğin tırmanması olasılığı bulunuyor.
Bir şeyleri fetişleştirmeye ya da bir şeylerden nefret etmeye zorlanmış bir zihinle insan dünyayı nasıl görür? Gördüğü dünyayı nasıl algılar? Algıladığı dünya, dünyanın asl
Hafter’e bağlı güçler, Türkiye ve Rusya’nın ortak ateşkes çağrısını kabul etti.
Yine Ortadou ve bölgemizde şeytan bölgemizde fazla mesai yapıyor. Şeytanın yol arkadaşı birileri de boş durmayacak, fitne ateşine odun taşımaya devam edecekler.
Hamas'ın, İran’a yönelik “aşırı sıcak” yaklaşımının hangi neticeleri doğuracağını hep birlikte göreceğiz. Ancak tarihsel tecrübenin ortaya koyduğu bir gerçeklik var: Filistin
Tanzimat'tan beri içinde savrulduğumuz "baskıcılık-komploculuk" sarmalını kırmak ancak onu yaratan yapısal nedenlerin ortadan kaldırılmasıyla mümkün olabilir
Çok konuşuyor, az dinliyoruz. Danışmıyor, danışıyor gibi yapıyoruz. Ortaokulda Pirali isimli bir arkadaşımız vardı. O kadar konuşurdu ki, en sabırlı öğretmenlerimiz bile çileden ç�
Hem hatırat hem de gezi kitabı olarak sayılabilecek “Bir Sahte Dervişin Orta Asya Gezisi” kitabı konusu itibariyle 1850’li yılların Orta Asya’sını anlatan, İstanbul’dan başlayarak
Canlarını kurtarabilen Müslümanlar, “Elveda Kastinya, elveda Valencia” diyerek bindikleri kayıklarla Akdeniz’e açılıp gözyaşları içinde Endülüs’e veda ediyor. Beni çok etkileyen