İntihar yoğunluğu Avrupa'dan Asya'ya doğru artıyor
Follow @dusuncemektebi2
DSÖ’ye göre 1950’lerde Japonya, 1960–90 arası Macaristan, 1990’ların başından itibaren de Litvanya intiharın en çok görüldüğü ülke olmuştur. Son 50 yılda intihar yoğunluğunun Batı Avrupa’dan Doğu Avrupa’ya geçtiği ve şimdi de Asya’ya kaydığı görülmektedir. Son on yılda intihar oranlarında büyük bir artış yaşayan Güney Kore, mevcut eğilimde devam ederse birkaç yıl içinde Litvanya’yı geçerek ilk sırayı alabilir.
Son dönemlerde ülkemizde yaygınlaÅŸarak devam eden psikopatik bir tutuma ÅŸahitlik ediyoruz. Maalesef, negatif veya doÄŸru görmediÄŸi her olayı bir tarafgirlik ve ideolojik gözle okuma furyasının hız kesmeden devam etmekte olduÄŸunu, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan insanların keskin yargılarını fütursuzca savurduÄŸunu ve bu tutumun giderek iflah olmaz bir davranış halini aldığını üzülerek gözlemliyoruz. Bilimsel objektiflikten, nesnellikten ve iyi niyetten uzak bu tür tutum ve tavırları, geçmiÅŸte ve günümüzde her negatif sonucu Ä°slam, Osmanlı ve Müslümanlar gibi bir “öteki” üzerinden okuyan oryantalist yaklaşımdan ve onun ülkemizdeki uzantılarının kopya davranışlarından da biliyoruz. Ülkesine, kültürüne ve insanına bir yabancılaÅŸma örneÄŸi olan bu tutum ve davranışların bir tekrarını yine geçtiÄŸimiz günlerde Ä°stanbul Üniversitesi’nden bir öÄŸrencimizin intihar olayı üzerine “intihar politiktir” gibi temelsiz yaklaşımlarında gördük. Henüz, konunun esası bilinmeden keskin hüküm ve linç giriÅŸimlerini anında baÅŸlatan bu kesimler, hem iÅŸin esasını öÄŸrenmeyi hem de merhumun ve ailesinin mahremiyet ve hukukunu gözetmeyi her zamanki gibi görmezden geldiler.
Bütün kin ve hesaplarını yakaladıkları bu elim olay üzerinden“karşı cephe” olarak konumlandırdıkları üzerine boca etmekten de geri durmadılar. Sonunda, merhumun ailesi bu acılı günlerinde bile bu yaklaşımlardan duyduÄŸu rahatsızlığı gösterme ve yalan iddiaları izale etme adına detaylı bir basın açıklaması yapmak zorunda bırakılmıştır. Bundan hareketle altını çizerek önemle vurgulamak gerekiyor. Ä°ntihar konusu, üzerinde lafazanlık yapılacak, siyasete alet edilebilecek, üzerinden hesap görülecek ve nemalanılacak bir konu deÄŸildir. Bu yaklaşımlar, konunun doÄŸru anlaşılması ve çözümüne fayda saÄŸlamamaktadır. Bu son olaylar üzerine yaÅŸanalar, intihar olgusunun ülkemizde toplumsal düzeyde pek fazla bilinen bir konu olmadığını göstermiÅŸ oldu. Bundan hareketle bu yazıda Türkiye’de intihar olgusu ve etken faktörlerini sonraki yazılara bırakarak öncelikle Dünya genelinde intihar olgusunu genel hatları ile ele alalım.
Epidemiyolojik durum
Ä°ntihar olgusu tercihen bireysel, sonuçları toplumsal ve bugün de küresel bir halk saÄŸlığı sorunudur. Ä°ntihar, intihar giriÅŸimi ve intihar düÅŸüncesi tüm dünyada10’lu yaÅŸlardan itibaren her yaÅŸtan ve her sosyal kesimden yaÅŸ, cinsiyet, etnik köken, zengin ve fakir ayrımı olmadan tüm demografik gruplarda görülmektedir. Ä°ntihar olgusu, Durkheim’ın kitabı Le suicide (Ä°ntihar-1897)’den itibaren bilimsel olarak incelenmektedir. DoÄŸru intihar analizlerinin önceliÄŸi doÄŸru intihar verileridir, ancak intihar verilerini tam ve doÄŸru olarak tespit etmek zordur, özellikle de geliÅŸmekte olan ülkelerde.
Dünya SaÄŸlık Örgütü (DSÖ), 1950’den itibaren intihar ölçümü yapmakta ve beÅŸ yılda bir yayınlamaktadır. 2000 sonrası, dünyada son 50 yıla bakarak intihar verilerini tam ve doÄŸru tespit etme çabaları daha da artmıştır. Buna karşın, pek çok ülkede altyapı yetersizliÄŸine baÄŸlı olarak bu ülkelerde veriler tam olarak tespit edilememekte ve tahminler kullanılmaktadır. Bunun yanında, tespit edilememiÅŸ intihar ölümleri, intihar giriÅŸimleri ve intihar düÅŸüncesi hesaba katıldığında dünyada gerçek intihar sayı ve oranlarının bugün bilinenlerden daha fazla olması muhtemeldir. DSÖ’nün mevcut verilerine göre dünya genelinde her 40 saniyede bir kiÅŸi, bir yılda 800bin kiÅŸi intihar yolu ile hayatını kaybetmektedir. Dünya Ruh SaÄŸlığı Atlası 2017 verilerine göre dünyada genel intihar oranı 2016 yılında 100 bin kiÅŸide 10,5,erkeklerde 13,7 ve kadınlarda da 7,5 olarak tespit edilmiÅŸtir. GeliÅŸmiÅŸ ülkelerde intiharlar ilk on ölüm sebebi içinde yer alırken, 15-29 yaÅŸ arası intihar ölümleri dünya genelinde ikinci ölüm sebebidir. Ä°ntihar giriÅŸimleri ise bu oranın 10-20 katı kadardır. Güney Kore gibi geliÅŸmiÅŸ bir ülkede ise intihar birinci ölüm sebebidir. Dünyada 15-24 yaÅŸ arası her 100 bin gençten 13’ü hayatına son vermektedir. Kıtalara ve ülkelere göre farklılık gösteren intihar oranlarında 2010 yılına göre en yüksek oran 100 binde 15,6 ile GüneydoÄŸu Asya, en düÅŸük oran da 5,6 ile DoÄŸu Akdeniz bölgesidir.
Gelir düzeyi ve intihar
2016 yılı dünya genelinde erkeklerde yaÅŸa göre en yüksek intihar oranı 30-44 aralığında görülmüÅŸtür. Cinsiyete göre erkeklerde en yüksek orana Avrupa, en düÅŸük orana DoÄŸu Akdeniz, yaÅŸa göre de 15-29 arası GüneydoÄŸu Asya, 45-59 yaÅŸ arası Avrupa, 60 yaÅŸ üstünde ise Batı Pasifik bölgesi sahip olmuÅŸtur. Bayanlar arasında ise en yüksek orana 15-29 yaÅŸ grubunda GüneydoÄŸu Asya, 45 yaÅŸ üstünde ise Batı Pasifik bölgeleri sahip olmuÅŸtur. Ülkeler bazında erkeklerde 100 binde 61,2 ile Litvanya, kadınlarda ise 22,1 ile Güney Kore ilk sırada yer alırken, Çin kadın intihar oranlarında erkekleri gecen tek ülkedir. 2016 rakamlarına göre dünyada en yüksek orana 100 binde 34,1 ile Litvanya sahip iken, ortalama oran olarak bakıldığında da en çok intihar Avrupa ülkelerinde görülmektedir.
Kıtalar ve ülkeler bazında refah düzeyi yüksek ve düÅŸük olan ülkeler farklı deÄŸiÅŸkenlere baÄŸlı dalgalı intihar oranlarına sahiptirler. DSÖ 2008-2009 verilerine göre, dünyadaki intihar sayısına en fazla etki eden ülkeler Çin, Hindistan, Rusya, ABD, Japonya ve Güney Kore’dir. Dünyada, her 100 bin kiÅŸide 10 ve üzeri orana sahip olanlar arasında zengin ve geliÅŸmekte olan Baltık, Ä°skandinav, Eski Sovyet BloÄŸu, Kuzey-Güney-DoÄŸu-Batı ve Orta Avrupa’yı kapsayan 31 ülke ile Avrupa yüksek intihar oranına sahip bir kıtadır. Çin, Güney Kore ve Japonya gibi zengin ve bazı fakir Asya ülkeleri ile ABD, Kanada, Avustralya, Yeni Zelenda, bazı Güney ve Orta Amerika ve bazı Atlantik Ülkeleri ile bazı Afrika ülkeleri de bu kategoridedir. Buna karşın, Kenya, Etiyopya, Venezüella, Afganistan, Kongo, Gana, BangladeÅŸ, Senegal, Kolombiya, Yunanistan gibi pek çok fakir ülkede ise intihar oranları düÅŸüktür. 2016 yılı verilerine göre düÅŸük ve orta gelir düzeyine sahip ülkelerin toplam intihar sayısında yüksek görülmesi o ülkelerin hem sayı olarak çok, hem de nüfus olarak kalabalık olmalarından kaynaklanmaktadır.
Her saate bir öÄŸrenci
Dünya intihar rakamlarına en büyük etki eden ülkelerin başında gelen ve bu oranın giderek arttığı ABD’de her gün bin 500’den fazla kiÅŸi intihar giriÅŸiminde bulunurken her gün ortalama 129, her yıl da 40 bin kiÅŸi intihar ederek hayatına son vermektedir. Centers for Disease Control and Prevention (CDC)’a baÄŸlı National Center for Health Statistics (NCHS) verilerine göre 2017 yılında son 30 yılın en yüksek rakamı olarak 47,173 intihar vakası kaydedilmiÅŸtir. ABD’de intihar giriÅŸiminde ise kadınlar erkeklere göre daha büyük orana sahiptir. 2017 Gençlik Risk Davranışları Anketi’ne göre, ABD’de 2016 yılında 9-12 yaÅŸ gençlerin yüzde 7,4’ü en az bir kez, kız öÄŸrenciler de erkek öÄŸrencilerden iki kat fazla intihar giriÅŸiminde bulunmuÅŸlardır. Dünyadaki mutlak intihar sayısına en çok katkıda bulunan ülkelerden olan Çin ve Hindistan, 2004 yılına göre dünyadaki intihar oranlarının yüzde 54’üne sahip olmuÅŸtur. Her iki ülke, kapsamlı istatistik raporlama sistemine sahip olmadığı için DSÖ’ye gönderdikleri verileri güvenilir sayılmaz. Çin’in intihar oranları, 1990’larda dünyanın en yüksek oranlarından biri iken, politik kaygılarla 2011 yılı itibariyle dünyadaki en düÅŸük oranlara sahip ülke olarak kendini göstermektedir. Ä°ntihar rakamlarına en büyük etki eden ülkelerden olan ve yıllık yaklaşık 100 bin kiÅŸinin intihar ettiÄŸi, 15-39 yaÅŸ arası intihar ölümlerinin en yaygın ölüm nedenleri içinde yer aldığı, kadın intiharlarının dünyada dördüncü sırada geldiÄŸi ve her saat bir öÄŸrencinin intihar ettiÄŸi Hindistan’da 2016 yılında 230 bin 314 kiÅŸi ile intihar patlaması yaÅŸanmıştır. Yüksek intihar oranlarına sahip ülkelerden olan ve yıllık 20 binin üzerinde bir rakama sahip Japonya’da genç ve öÄŸrenci intiharları da fazladır. Yüksek intihar orana sahip ülkelerden Almanya, 1980’lerdeki yıllık 18 bin 500 rakamından bugün 10 binlere, günlük 50 kiÅŸinden 27-30 kiÅŸiye düÅŸmüÅŸ olsa da halen yüksek bir orana sahiptir. Bu rakam Ä°ngiltere’de yıllık 4-5 bin arasıdır.
Ä°ntihar eÄŸilimleri ve yoÄŸunluk oranlarında bölgesel bir deÄŸiÅŸim yaÅŸanmaktadır. DSÖ’ye göre 1950’lerde Japonya, 1960–90 arası Macaristan, 1990’ların başından itibaren de Litvanya lider ülke olmuÅŸtur. Genel olarak, intihar eÄŸilimi Avrupa’da aÅŸağı yönlü seyrederken, son 50 yılda intihar yoÄŸunluÄŸunun Batı Avrupa’dan DoÄŸu Avrupa’ya geçtiÄŸi ve ÅŸimdi de Asya’ya kaydığı görülmektedir. Son on yılda intihar oranlarında büyük bir artış yaÅŸayan Güney Kore’nin, mevcut eÄŸilimde devam ederse birkaç yıl içinde Litvanya’yı geçerek dünyada ilk sıraya geçme ihtimali görülmektedir.
Manevi bakım
Avrupa ülkeleri, yüksek intihar oranları nedeni ile son yıllarda konuyu daha ciddi olarak ele almaktadır. Ä°ngiltere bir intihar bakanlığı kurarken, Almanya gibi diÄŸer pek çok ülke belirli aralıklar ile Ulusal Ä°ntiharı Önleme Strateji Belgeleri ya da Zihin SaÄŸlığı Aksiyon Planları hazırlamakta. Ä°ntiharın büyük bir halk saÄŸlığı sorunu olarak tanınmasına baÄŸlı olarak 2003 yılında10 Eylül Dünya Ä°ntiharı Önleme Günü olarak ilan edilmiÅŸtir. Ülkeler, intiharı önleme bütçelerini artırırken bina çatıları, iÅŸ yerleri ve köprülerin intiharları önleyecek ÅŸekilde daha güvenli yapılması ile silah, ilaç, siyanür ve diÄŸer intihar araçlarına ulaşımın engellenmesi gibi önleme metotlarını gündemlerine almaktadır. Teknik yöntemlerin dışında, intiharı önlemede en temel koruyuculardan biri de bireylerin dini inancı ve dinlerin intihara bakışıdır. Seküler tutumların beslediÄŸi zayıflıklara karşı dinin ahiret inancı ve yüksek düzeyde moral desteÄŸi ile alkol, uyuÅŸturucu, depresyon, boÅŸanma ve yalnızlığa karşı duruÅŸu kiÅŸileri intihara karşı korumaktadır. Protestanlara göre Katoliklerin ve gayri Müslüm toplumlara göre de Müslüman toplumların daha düÅŸük intihar oranlarına sahip olmasında dinin intiharı yasaklamasının etkisi büyüktür. Ä°slam ülkelerinde 100 binde 2 ile 4 arası bir oran ile gayr-i Müslim toplumlara göre çok düÅŸük gerçekleÅŸen genel intihar oranları da bunu teyit etmektedir. ÖrneÄŸin TÜÄ°K, Ä°ntihar Ä°statistikleri verilerine göre Türkiye’de 2001-2018 yılları arasında son 18 yılda intihar ortalaması 3,99 dur. Bazı diÄŸer Ä°slam ülkelerinde de intihar oranları ÅŸöyledir: Ä°ran 4,1; Mısır 4, Endonezya 3,4; Tunus 3,4; Cezayir 3,2; Suudi Arabistan 3,2; Irak 3; Ürdün 2,9; Fas 2,9; Pakistan 2,9; Azerbaycan 2,6; Kuveyt 2,3. Müslüman ülkelerde yaÅŸanan intihar vakalarının çoÄŸu da daha seküler kiÅŸiler arasında görülmektedir. Ä°ntiharı önlemede asıl engel, insanların umutlarını kaybetmelerine temel oluÅŸturacak seküler yaklaşımlardır. Bugün Batılı ülkelerde intihar vakalarını önlemede en önemli yaklaşımlardan biri de manevi bakımdır. Psikolojik rahatsızlığı olan ve intihar riski taşıyan kiÅŸiler manevi olarak terapi edilmektedir. Ä°slam, zaten bunu hayatın tamamına yaymış durumdadır. Ancak, bu konunun bugün intiharı önlemeve psikolojik terapi konularında daha profesyonel ve kurumsal bir yapıya bürünmesi gerekmektedir.
Müellif: Sahra Åžahin / AraÅŸtırmacı – Yazar
Henüz yorum yapılmamış.