Toplamda şunu söylemeye çabalıyorum. Ömer Seyfettin’i de, Kudüs’ü de, Şam’ı da, Urumçi’yi de “müfredat sayesinde edindiğimiz ezberler” değil, hakiki bir “vefa ve kardeşlik
Ya tahammül ya sefer diyerek, yazdıkları ile hakikate, aşka, inanca, iyiliğe, hayra, yaratılmış tüm güzelliklere davet eden Usta’nın ömrüne bereket, gönlüne bereket diyorum. Ve okurla
Kudüs için 120.000 şehit verildi son 100 yılda. Biz en azından birkaç saat bedenimizi yorabilir, Kudüs mitinglerine şartsız kayıtsız dahil olabiliriz. Mezhebin, meşrebin, dilin ve hatta di
M.Ö. 2500’lü yıllardan kalma Ebla Tabletleri, dinler tarihi açısından çok önemli bilgileri günümüze kadar taşımaktadır.
İstanbul’a kanal değil, açık, şeffaf, kayırmasız ihalelerle ve tamamen denetlenebilir bir kentsel dönüşümler lazım.
Kendi meselemize dönelim. Cumhurbaşkanlığı, deprem kuşağı üzerinde olan ülkemizde tedbir üretmek için aklı başında, bilimi ve aklı rehber edinen her kim varsa onları bir araya toplay�
24 Ocak akşamı, El’aziz ve Malatya’da 20 küsur insanın vefatına ve binden fazlasının da yaralanmasına yol açan -Richter ölçeğiyle- 6,8 şiddetindeki depremin sadece çevre illerde değ
Türk milliyetçiliğinin yeni yüzyıla uygun bir ekonomi-politiği hangi ilkeler üzerine bina edebileceğini ve Türkiye’de üretim ilişkilerini hem topyekûn milletin hem de devletin yararına
Eskilerin “etme câhille sohbet, küstürürsün” ikazı yerinde olmakla birlikte icraatlar bu uyarının dışında kalmayı mümkün kılmıyor. Şimdi tekraren: ‘Bilmiyorum” kelimesini kull
Ehli dil olmak zor bir durum. Gönül dilimizi yitireli ne çok yitiğimiz olmuş. Ne çok duvarlar örülmüş, ne çok çıkmazlar oluşmuş. Kendimizi unutur olmuşuz.
Daha önce çeşitli vesilelerle yazmıştım. Bir kere daha o konudaki görüşlerimi kısaca hatırlatayım istiyorum. Ardından da içinde Suavi ve Musa Eroğlu olan o çok kırıcı meseleye gelme
Vaktiyle bir kitapçıda gezerken “Kimse Bu 33 Süale Cevab Veremedi” adlı bir romana denk geldim. Kitap son derece titiz bir şekilde hazırlanmış olup, Hristiyan din adamlarının iddiaların
Son İran olayının bende yaptığı çağrışımları siz değerli okuyucularımla paylaşmak istiyorum. Tarih şahittir. Asırlık tecrübelerle sabittir.
Tarihle, güç ve servetle övünmeyi ve dövünmeyi, sayılarla övünmeyi bir kenara bırakalım da önümüze bakalım. Bahaneler uydurmaktan vazgeçelim. Kuyudaki Yusuf’u hatırlayalım.
Medeniyet mensubiyetimiz, bilincimiz, çabamız öyle ya da böyle sonuç verir. Yeter ki halis niyetle, samimiyetle hayatı yaşayalım. Çok yüzlü yaşama tarzı insanı güvenli kılmaz.