İyiler hep kazanır, bazen galip gelerek, bazen mağlup olarak... Kazanmak sonuçla ilgili bir şey değildir, her şey olup bittikten sonra ‘anlam’ın hangi tarafta kaldığıyla ilgilidir.
Öfkenin, nefretin, kinin, düşmanlığın, hasetin, kör karşıtlığın içimizde kol gezmesine mani olmadığımız, bunun farkına varamadığımız için sevme kabiliyetimizi de günden güne y
Keşke çıkarıp çıkarıp atabilsek üstümüzden kendi biçip dikmediğimiz bütün o yabanıl kıyafetleri. Ölü toprağını üstümüzden atıyormuş gibi... Ama o kadar uzun zamandır taşı
Mesele tenin yorulması, yüze çizgilerin eklenmesi, saçlara ak düşmesi, gözlerin eski parlaklığında olmaması değildir; mesele insanın kendini ne berraklıkta biliyor olmasıdır.
“Bugün günlerden ne?” diye sordu mavi gömlekli olan. “Yüksekten uçan kızıl gerdanlı göçmen kuşların dönüp merakla aşağıdakilere baktıkları az bulutlu serin gün” diye cevapl
“Belki de film bittiğinde” dedi beyaz saçlı adam, “tam olarak bitmiyordur!”
“Vakit hiç bir şeye yetmiyor sanki” diye mırıldandı kendi kendine. “Belki de o gelip geçerken içine bir şey koymadığımızdandır” dedi buna karşılık iç sesi.
Herkesin böyle takıntı haline getirdiği ve normal sınırlarının ötesine taşarak hayatının kaplamaması gereken büyüklükte parçalarını kaplayan yarı dolu ya da tamamen boş meşguliye
“Herkes bir gün on beş dakikalığına meşhur olacak” demişti Andy Warhol. Keşke ihmal etmeyip, geri kalan bütün zamanlar boyunca hepimizin yine sıradan insanlar olacağımızı da eklesey
Konuştuğumuz şeyleri sonu gelmeyen bir ip gibi şuursuzca elimize dolar hale geldik sanki. Sözlerin yumağı her geçen gün büyüyor, birikiyor elimizde. Sonunda ne yapacağız bu yumakla, oras�
“Ne tarafa gideceğimizi bilemediğimiz zamanlar oluyor ya” dedi beyaz saçlı adam, “o aslında kaybolduğumuzdan!”
Bana bakın, beni izleyin, beni paylaşın, beni beğenin, beni takip edin, beni tıklayın, beni konuşun, beni çoğaltın, beni sevin, bana hayran olun, benim her yaptığımda bir hikmet bulun, he
Uzay boşluğunda sessizce süzülen sönmüş yıldızlar değiliz. Sahilde, aynı hoyrat dalgaların dövdüğü minik kum taneleriyiz. Dalgaların kıyıları alıp götürmemesi için birbirimize
Şiddetin bütün yönleriyle tanıştık. ‘Reality Show’lar ile kan ve acının da bir satış değeri olduğunu, reklam alabileceklerini öğrendik. Kapitalizmin en temel özelliği olan rekabet
Birbirinin yanından gelip geçen gölgeler gibiyiz. Trafikte akıp giden arabalar gibi... Birbirimize dokunmamız kazadan sayılıyor sanki. Hayatlarımız birbirine dokunsa hasar alacağız korkusu