Kendimizden dine bakmakla, dinden kendimize, hayata, dünyaya, varlığa bakmak iki farklı şey... Biz yeni zamanlarda daha çok birincisini yapıyor, ikincisini yaptığımızı zannediyoruz. Dolay�
“Zaman akıyor ve öğlenin gölgeleri uzamaya başlıyor/ Ve kuşlarla dolu bir kafes gibi,/ Hayatımız da iniltiyle dolu” diyor Füruğ Ferruhzad, ‘Güvercinin Ruhu’ ismini verdiği şiirin
Adeta bir firari gibi kaçıp sığındığımız uyuşmalardan elimizi eteğimizi çekip, canımızı yakacak bir zihin ve kalp berraklığına kendimizi teslim edebilir miyiz? Bütünlüğümüzle,
Evde kalma günleri mübarek Ramazan-ı Şerif ile birleşince hemen herkesin aklında içinde ‘hüzün’ geçen, ‘burukluk’ geçen birtakım cümleler birikti. Söylemeyi ne kadar istemesek de
Düşünmeye kendi içindeki fıtrî meraklardan yola çıkarak başlamıyor mu aslında insan? Düşüncenin insanın kendi derunundan filizlenen zorunlu bir gayretin, bir arayışın meyvesi olduğu
Bizden daha canlı, bizden daha cıvıl cıvıl olan bu gök varlığı orucun susadığı su, acıktığı yemek nedir öyleyse? Demek ki, oruç, çağımıza, göklere mahsus nişanlarla donanmış
Güneşe gözünü dikip bakmak ne mümkün insan için... Karanlığın sakladığı sırları bilmek için güneşin aydınlattığı yerlere bakmak gerek... Her şey O'nda. Aşk, Tanrı demektir, �
Her şeye kayıtsız kalmayı istiyor insan bazen. Sesini kesmek, ellerinle kulaklarını tıkamak, gözlerini kapatmak... Öylece durmak ve zamanın çerçöpünü önüne katıp götürmesini beklem
“Her şey yavaşladı mı, bana mı öyle geliyor” dedi bordo kanepede oturan kadın. “Hayat yakasını elimizden kurtarıp kendi ritmine dönüyor sadece” dedi ayaktaki adam. Yavaşladığın
Evini Hira’n yapabiliyor musun? Hira’n yani mağaran: arındığın, dirildiğin, kendine geldiğin yurdun, umudu bulduğun ufkun? Mağara’na yani inzivaya kapanarak kendini, hakikati keşfe ç�
İnsana ve hayatın gidişatına dair kaygıları olanlar, yaşadığı zamana ilişkin bir anlamlandırma, bir hissetme gayreti ve ısrarı içinde olanlar için, yaşadığımız şu kırılma günl
Corona Virüs hayatımızdan elini çekecek ve bizler zincirlerimizden boşanmış gibi büyük bir açlık ve ihtirasla ‘eski hayatımız’a koşacağız. Maddiyatla tıkınmaya, çılgınca satı
İnanacak sağlam bir kulp, bir tutamak, gönüllerini serinletecek bir ferahlık bulamamış insanlar bunlar... Tek tutunabildikleri şey dünya, cehaletin en koyusu bu, bilmediğini bilmekten kaçab
Mustafa Kutlu; neon ışıklar ile gökyüzü kaplanmış bir şehir yerine üzerinde yıldızlı göğü izleyebildiği bir kasabayı tercih edenlerin hikayelerini anlatır. Eserlerinde, evine sıms�
Ev dediğimiz ve galiba artık biraz yabancısı gibi olduğumuz şeyin içinde belli bir süre için bile olsa yeni bir yaşantı modeli üretmemiz gerekiyor. Herkes değil belki ama yine büyük ço