Sosyal Medya

Sezai Karakoç: Oruç da acıkır, oruç da susar...

Bizden daha canlı, bizden daha cıvıl cıvıl olan bu gök varlığı orucun susadığı su, acıktığı yemek nedir öyleyse? Demek ki, oruç, çağımıza, göklere mahsus nişanlarla donanmış büyük ve yetkili bir şahit olarak geliyor ve geldi.



Oruç, hiç gecikmeden, yolunu ÅŸaşırmadan, tam saatinde, dinç ve genç, tarihin dinamizmini de özünde gaybın bir üfleyiÅŸi gibi taşıyarak geldi. Mademki geldi onu iyi tanımak gerek.
 
Oruç, boÅŸ bir çerçeve olarak veya bir mevsim gibi sadece tabiatın bir parçası olarak gelmedi. Tarihin bir parçası olarak geldi.
 
Dolu geldi. Kendindekini boÅŸaltacak. Giderken de dolu gidecek. Dolu gitmeli.
 
Her yılın orucu, büyük "oruç kitabı"na, sabırla ve meleklerin üslubuyla iÅŸlenmiÅŸ bir sayfa, bir yaprak gibi eklenir.
 
TaÅŸların, aÄŸaç kovuklarının, toz zerrelerinin bile, en keskin bir hafızayla ÅŸahitlik yapacağı büyük Hesap Gününde, ÅŸüphesiz, "oruç kitabı", en büyük ÅŸahitler arasında, dosyasında en çok belge bulunduran suç ve sevap araÅŸtırıcıları arasında görünecektir.
 
Demek ki, oruç, çağımıza, göklere mahsus niÅŸanlarla donanmış büyük ve yetkili bir ÅŸahit olarak geliyor ve geldi.
 
Siz sanmayın ki, oruçta yalnız siz susar, siz acıkırsınız. Oruç da susar, oruç da acıkır. Çünkü: Oruç da canlıdır. Sizin gibi. Hatta sizden fazla. Çünkü: Onda, ölümün eriteceÄŸi et ve kemik de yok. Ä°nsan, saÄŸken bile ölüme karışıktır. Biz, hayatla ölümün karıştığı bir terkibiz. SaÄŸken, hayat ölüme baskındır ve ölümü kullanır. Sonra yaÅŸlandıkça, ölüm güçleri yavaÅŸ yavaÅŸ artar ve ölüm yüzdesi, hayat yüzdesinin üstüne çıkar bir gün. Ä°ÅŸte o gün ölmüÅŸüzdür, ölüm hayatı kullanmaya baÅŸlamıştır. Toplum yaÅŸayışında da böyle. Ecel olarak gelen ölüm, bu hayat-ölüm çatışmasını kesin bir sonuca baÄŸlar. Ama oruç yüzde yüz diri, saf olarak diridir. Net diridir, insan gibi brüt deÄŸildir.
 
Bizden daha canlı, bizden daha cıvıl cıvıl olan bu gök varlığı orucun susadığı su, acıktığı yemek nedir öyleyse? Åžairin, ÅŸair için dediÄŸi:
 
Cins ÅŸaire mahsus yiyecekler.
 
Deniz yosunları mavilik medüzaları tarzında,
 
Oruca, gök ÅŸahidi oruca mahsus besinler,
 
Yükseltilen dualar, derinleÅŸen secdeler,
 
Kur'an sesiyle aydınlanan ikindiler,
 
Allah adıyla diriltilen geceler. diyebiliriz belki.
 
Evet. Oruç da susar, oruç da acıkır. Orucun susadığı ve âb-ı hayat gibi kanamadığı su, Kur'an sesi, acıktığı namaz, örtündüÄŸü merhamet, kuÅŸandığı giyindiÄŸi, Allah adının yükseltilmesi, yani cihattır.
 
Ve orucun da iftarı vardır. Oruç müminin kalbinde iftar eder. Onun sofrasında, iÅŸte saydığımız, göÄŸe mahsus yiyecekler bulunur.
 
Yalnız, insan orucu özlemez, oruç ise insanı özler. Ramazan ayı gelince sıla-ı rahim edenler gibi, meleklerin bile önünde eÄŸildiÄŸi insana koÅŸar. Oruç, insana acıkır ve koÅŸar gelir.
 
Oruç geldi, öyleyse oruca yemek taşımalı, su sunmalı, orucun lambasını yakmalı, örtüler atmalı üzerine ki geldiÄŸinden daha zengin gitsin. VerdiÄŸinden daha çok alsın. Yanına gideceÄŸi eski oruçlara katacağı, söyleyeceÄŸi çok ÅŸeyler bulunsun. Çağımız Müslümanlarının portresini eski çaÄŸ müminlerinin portrelerinin yanına çizecek ya, bizim öyle bir portremizi çizsin ki, ilerde gün olur ki, o portreyi bize gösterirler, utanmayalım o zaman ondan.
 
Oruç geldi, ondan bize ölümsüz bir ÅŸeyler katılacak demektir. Giderken, bizden de ona ölümsüzleÅŸecek birkaç ÅŸey katılmalı.    

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.