Sosyal Medya

Gökhan Özcan: Eski hayatımızı özlemek

Corona Virüs hayatımızdan elini çekecek ve bizler zincirlerimizden boşanmış gibi büyük bir açlık ve ihtirasla ‘eski hayatımız’a koşacağız. Maddiyatla tıkınmaya, çılgınca satın almaya, tüketmeye, kendimizden saklanmaya başkalarını bozuk para gibi harcamaya, nefret etmeye, öfkeyle itişip kakışmaya, ihtirasla ötekileştirmeye, kötülükle yaşamaya, zihinsel olarak güdülmeye, haksızlıkla kazanmaya ve daha nice çürüten hallere bırakacağız koşar adım kendimizi.



Malum, yeni teknolojik imkanların herkesi bulunduÄŸu yerden dünyaya açılmasını mümkün kıldığı bir devirdeyiz. Herkesin evlerinde mahsur durumda bulunuyor olması iletiÅŸimin -buna iletiÅŸim diyorsak eÄŸer- sürmesine engel teÅŸkil etmiyor. KiÅŸisel medya araçlarından -buraya da bir ünlem koyuyorum- dışa vurulan psikolojik hallerin ortalamasını alırsak görünen ÅŸu: Herkes dışarıya çıkmaya can atıyor!
 
Peki ne demek bu? Åžu virüs belası bir geçse de kalan saÄŸlarla birlikte bir an önce eski hayatımıza geri dönsek demek... Uzun zamanlar boyunca dört duvar arasında kapalı kalan insanların böyle hissetmesi anlaşılabilir elbette. Hele de dışarıda dallar bahara durmuÅŸken... Ancak meseleye derinliÄŸine baktığımızda, eski hayatımıza dönmek konusundaki bu hararetli beklentilerimizin yine de baÄŸrında tedirgin edici birtakım soru iÅŸaretleri barındırdığını görmek durumundayız.
 
Biraz daha açalım meseleyi...
 
Zamanı Corona Virüsünün öncesi ve sonrası diye ikiye ayırıp, bu tasnife göre isimlendirdiÄŸimiz ‘eski hayatımız’ aslında eski filan deÄŸil; bildiÄŸiniz yeni hayat! Birçok bakımdan geriye doÄŸru iki çeyrek asrın ötesine taşıyamayacağımız niteliklerde sonradan olma bir hayattan söz ediyoruz biz eski hayatımız derken. Özellikle teknolojiye bağımlı yeni hayat alışkanlıklarımızı dikkate aldığımızda baÅŸlangıcından bugüne olan biteni neredeyse bir çeyrek asra bile sığdırabiliriz. Bu kısa denebilecek zaman zarfında, evvel zaman içinde belki bir asra, belki birkaç asra sığdıramayacağınız kadar büyük bir dönüÅŸüm yaÅŸadı insanlık. Sadece yaÅŸantımız deÄŸil, zihnimiz, hissiyatımız, alışkanlıklarımız, arzu ve isteklerimiz, temel deÄŸerlerimiz de deÄŸiÅŸti, baÅŸkalaÅŸtı. Bugün insan dediÄŸimiz ÅŸey, bundan birkaç asır öncesinde yaÅŸayanlar için birçok yönüyle adeta bir uzaylı, bir robot, bir androiddir. Muhtemel ki aramızdan sıradan birini sadece elinde cep telefonuyla mesela beÅŸ asır öncesine ışınlasak, orada yaÅŸayanlar onu yok edilmesi gereken bir ucube, ÅŸeytani bir tehlike olarak algılayacaktır.
 
Hiç alışık olmadığımız ÅŸekilde dört duvar arasında kapalı kaldığımız ÅŸu günlerde belli ki çok özlediÄŸimiz ‘eski hayatımız’ bizi doÄŸrudan birer ucube kılmıyor elbette. Ancak ÅŸunu görmeliyiz artık; yaÅŸadığımız ve belli ki pek de muhasebesini yapmadığımız bu ağır tecrübe, sadece tabiatın deÄŸil, doÄŸrudan hayatın tahribatından kaynaklanan bir dizi baÅŸka belanın elim bir önsözü niteliÄŸinde. Bütün kodları deÄŸiÅŸen bu yeni hayatın başımıza açacağı muhtemel belalardan söz eden kara kitabın asıl muhtevasına geçmedik bile belki de daha.
 
Corona Virüs hayatımızdan elini çekecek ve bizler zincirlerimizden boÅŸanmış gibi büyük bir açlık ve ihtirasla ‘eski hayatımız’a koÅŸacağız. Maddiyatla tıkınmaya, çılgınca satın almaya, tüketmeye, ortamlara akmaya, kendimizden saklanmaya baÅŸkalarını bozuk para gibi harcamaya, nefret etmeye, öfkeyle itiÅŸip kakışmaya, ihtirasla ötekileÅŸtirmeye, kötülükle yaÅŸamaya, zihinsel olarak güdülmeye, duygusal olarak sömürülmeye, sığlaÅŸmaya ve kliÅŸeleÅŸmeye, teknolojik olarak köleleÅŸtirilmeye, güncelle uyuÅŸturulmaya, markalarla güdülenmeye, trendlerle bağımlılaÅŸtırılmaya, baÅŸkalarının hakkıyla zenginleÅŸmeye, haksızlıkla kazanmaya ve daha nice çürüten hallere bırakacağız koÅŸar adım kendimizi.
 
Kendini öÄŸütücü bir girdabın kollarına gönüllü bırakanlar olarak...
 
Bu hayat, eski hayatımız deÄŸil! Bu hayat, hayat bile deÄŸil! Bu hayat, hayatı tüketen bir feci yanlışlıklar silsilesi... Büyük felaketler acı tecrübeler olduÄŸu kadar, yaralayıcı ama aynı zamanda lütufkâr birer aklı baÅŸa toplama vesilesidir insanlık için. Åžimdi galiba soru ÅŸu artık: Biz acı tecrübelerden ibret alma kabiliyetimizi de tamamen kaybetmiÅŸ durumda mıyız, deÄŸil miyiz?
 
Corona’dan önceki hayatımız artık yok, olmamalı da! Ders almak ve aslımıza uygun bir istikamette yeniden deÄŸiÅŸmek zorundayız. Buna “Hiç de bile! Ben hayatıma kaldığım yerden devam ederim” diyebiliyorsanız, virüsün öldürmeyen ama yine de ölümcül etkileri sizde kalıcı olacak demektir!
 
 
YeniÅŸafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.