Sosyal Medya

Gökhan Özcan: Böylesi mahzun bir Ramazan

Evde kalma günleri mübarek Ramazan-ı Şerif ile birleşince hemen herkesin aklında içinde ‘hüzün’ geçen, ‘burukluk’ geçen birtakım cümleler birikti. Söylemeyi ne kadar istemesek de doğru bu, bu Ramazan, öncekilerden daha mahzun, daha buruk geçiyor bizim için.



Sokaklarda o tatlı Ramazan telaşı yok, camiler sessiz, herkesi bir araya getiren iftar davetleri yapılamıyor, ezan saatine kadar hepimizin sabır imtihanından geçtiÄŸimiz o güzel sofralar kurulamıyor. Evlerimizdeyiz, hane halkıyla sınırlı bir sosyal hayatımız var. Buna da ÅŸükür elbette, Allah beterinden saklasın. Ama o çok alışık olduÄŸumuz Ramazan atmosferini özlediÄŸimiz de bir gerçek. Belki bunda da bir güzellik var, bir imtihan ve bu imtihandan alınacak dersler var.
 
Bir mahrumiyet hali, duygusu, hissiyatı içinde olmamız anlaşılabilir bir ÅŸey... Her zaman yapabildiÄŸimiz ÅŸeyleri, ÅŸimdi yapamıyoruz. Bunu düÅŸünürken, acaba buna karşılık, önceden yapamadığımız ÅŸeyleri de ÅŸimdi yapabilir miyiz diye bir soru geldi aklıma. Buradan devam ettim ve soru zihnimde daha berrak hale geldi: Bu mahrumiyet halini kendimiz için bir imkana dönüÅŸtürebilir miyiz?
 
Ä°çinde bulunduÄŸumuz durum, gönüllü olmasa da, bizim dünyaya iliÅŸkin pek çok faaliyetten geri çekilmemizi gerekli, hatta zorunlu kılıyor. Neredeyse bu Ramazan hemen hepimiz gönüllü olarak olmasa da ÅŸeklen itikafa girmiÅŸ gibiyiz. Ä°tikafa girmek ne demek? Ramazan ayının son on gününde inananların günlerini ve gecelerini beÅŸ vakit namaz kılınan camilerde geçirmesi, dünya iÅŸlerinden ve nefsi arzulardan mümkün mertebe uzaklaÅŸarak ibadetle, zikirle, tefekkür ve tevekkülle meÅŸgul olmalarını ifade eden kuvvetli bir sünneti yaÅŸamak demek... Aslında bir zaman sınırı yok, on gün süreyle olması da ÅŸart deÄŸil, Ramazan ayında olması da... Belli pratik zorluklar sebebiyle kadınların evlerinin bir odasını kendilerine mescid kılarak orada itikafa girmeleri uygun görülmüÅŸ.
 
Åžu anda hepimiz evlerimize çekilmiÅŸ, dünya iÅŸlerinin büyük kısmından mecburi olarak elimizi çekmiÅŸ durumdayız. Buna ilave olarak, getirdiÄŸi nefsani sınırlamalara sabırla, dirayetle uymaya çalıştığımız terbiye edici bir oruç imtihanındayız. Muhtemel ki pek çoÄŸumuz diÄŸer aylarda olduÄŸundan biraz daha fazla namaz kılıyor, Kur’an okuyor, dini meselelerle meÅŸgul oluyor, terbiye oluyoruz. Elbette herkesin bu yöneliÅŸten kendi miktarınca bir nasibi var. Ä°ÅŸte bu yıl, sokaklarda, caddelerde, camilerde, sosyal hayatımızda yaÅŸayamadığımız Ramazan neÅŸvesini, evlerimizde bir nevi itikafa girerek, belli bir zihinsel ve duygusal yoÄŸunlaÅŸma ile baÅŸka bir hissiyatla yaÅŸayabilir, mahrumiyeti bir imkana dönüÅŸtürebiliriz diye düÅŸünüyorum. Ä°tikaf’ sünnetinin elbette ÅŸartları var ve bizim durumumuz buna tam olarak uymuyor. Olsun, itikaf olmasın da ona benzeyen, ilhamını itikaftan alan baÅŸka bir güzellik olsun. Ä°badetimizi bu düÅŸünceyle sürdürmeye çalışalım, okumaya imkan bulamadığımız kitaplarla feyzimizi arttıralım ve nedense bir türlü vakit bulamadığımız tefekküre, muhasebeye, muhakemeye o vakti buluverelim. Hatıra gelen bu fikir, güzellikler getiren bir hatıraya dönüÅŸsün diye umarak, niyaz ederek buraya bu notu bırakıyorum.
 
Yazının sonunda, itikaf fikrinden ilham alınarak 2017 Ramazan’ında hayata geçirilmiÅŸ güzel bir fikri paylaÅŸmak istiyorum sizlerle:
 
19 yaşında Ä°slâm ile müÅŸerref olan Avustralyalı sosyolog Dr. Susan Carland, çocuklarına itikâf fikrini sevdirmek için bulduÄŸu yöntemi ÅŸöyle anlatıyor: “Çocuklarım hâlâ küçükken, onları özel ve eÄŸlenceli bir ÅŸekilde Ramazan’daki itikâf fikriyle tanıştırmak istedim. Bir mescitte tam anlamıyla itikâfa girmek için henüz çok küçük olduklarından bir çadır satın aldım. Çadırı küçük ışıklarla ve yıldızlarla süsleyerek, bir ay boyunca oturma odasında bıraktım. Onlara, bu çadırın düÅŸünmek, hayal etmek ve Ramazan’da duâ etmek için kendilerine ait özel alanları olduÄŸunu söyledim. Çadırın içine çocuklara uygun seccadeler, tespihler, rahleler üzerinde Kur’ân’lar, Ramazan’la ve peygamberlerle ilgili resimli kitaplar, çocuklar için Kur’ânî hikâyeler ve Ramazan defterleri koydum. Onların bir ÅŸeylerden geri çekilmelerini ve sadece Allah’la vakit geçirmelerini istedim, sadece sırt üstü yatarak hayat ve kâinatla ilgili hayal kursalar bile.”
 
YeniÅŸafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.