Bu zihinsel işgale, bu kara sömürü düzenine, bu sinsi emperyalist-kapitalist tahakküme direnecek iradeyi geri kazanmadıkça, bizi asırlar boyunca insan kılan hakiki ayarlarımıza geri dönme
Hafızasını yitiren bir hayat ne hisseder? “Nasıl bu kadar dağıttığımızı bilebilseydik” dedi beyaz saçlı adam, “belki toplayabilirdik biraz kendimizi!”
Bizi salgın kurallarına riayet etmek için teşvik edecek olan şey sistemin icra ettiği genelgeler, para cezaları değil, bizzat bu koparılamaz ve feshedilemez gönül bağı olmalı. Gönüllü
İşin en başına dönmeden, kendimizi düşüncesizce terk ettiğimiz bu görsel döngüyle hesaplaşmadan bunun dışına çıkılamayacak. Mümkün mü bu?
Bu akıl dışı oyunu yalnızca biz oynuyoruz, biz insanlar! Hem de ne büyük heyecanla, ne büyük ihtiras ve şehvetle! Her an kendimizi, birbirimizi, hepimizi nasıl yiyip bitirdiğimizi, vaktimi
“Düşüncelerimiz aynı kazanda pişen tektip bir yemek gibi” dedi beyaz saçlı adam, “ayrı ayrı servis edildiği için biz kendimizi özel hissediyoruz sadece”
90’lı yılların başına gidelim ve bir an kendimizi sıradan bir SSCB vatandaşı yerine koyalım. Dünyanın neredeyse üçte birine hükmeden ve sonsuza dek hükmedecekmiş gibi duran imparator
Esasında karamsar birisi değilim, ancak uzun bir zaman dilimi geçmiş olmasına rağmen hem bahse konu salgının bertaraf edilmesinde, hem ondan kendimizi koruyabilme hem de onunla birlikte yaşam
Adalet Hanım günlüğüne şu satırları karalar: Batı''nın da bir aynası var ve onun ''her şey'' olmadığını asıl bu aynadan yansıyanlardan gördüm ben. Bu arada Cemil Meriç cahili olma
Fazilet odur ki önce karşınızdakinin hakkını düşüneceksiniz. Önce onu düşüneceksiniz. Evet, hak aramamız lazım hepimizin ama kendimizin hakkını değil, başkasının hakkını aramam�
Bir virüsten kendimizi ve ailemizi korumak için aldığımız karantina tedbirlerinin tefekkürüyle, toplumun mânevî dünyasındaki salgın hastalıklardan, yani bâtıl fikir ve inançlardan, ş
Adeta bir firari gibi kaçıp sığındığımız uyuşmalardan elimizi eteğimizi çekip, canımızı yakacak bir zihin ve kalp berraklığına kendimizi teslim edebilir miyiz? Bütünlüğümüzle,
Bu sene Ramazan zor bir zamana denk geldi. Kendimizi adeta kıstırılmış gibi hissettiğimiz, virüs belası yüzünden sürekli olarak kendimizi dinleyip, zaman zaman “Acaba ben de mi virüs kap
Şimdiki zamanda dışarıda fasıla vermeden taciz atışı yapan, insanı ele geçmeyen, kaçan, uzaklaşan bir şey var hayıflanmasıyla esir alan kömürsü bir akış var. Kendimizi sigaya çekm
İnsanoğlu yaşamını nerede sürdürürse sürdürsün ilk evvela kendini güvende hissetmek ister.Tehlike bu kadar yakınımızda iken güvenliğimizi nasıl sağlayabiliriz?