Sosyal Medya

Kendimizi güvende hissedebiliyor muyuz?

İnsanoğlu yaşamını nerede sürdürürse sürdürsün ilk evvela kendini güvende hissetmek ister.Tehlike bu kadar yakınımızda iken güvenliğimizi nasıl sağlayabiliriz?



Bill Gates’in bundan beÅŸ yıl önce, TEDK konferansında sarf ettiÄŸi, “On yıl içinde on milyondan fazla insanın hayatını kaybetmesine neden olacak bir virüs salgını olabilir, bunun nedeni ise nükleer caydırıcı silahlara büyük yatırım yapmış olmamızdır” ifadeleri, savaÅŸ, iÅŸgal ve katliam haberlerinin arasında kaynayıp gitmiÅŸti. CoÄŸrafyamızda hemen her dakika bir çocuk savaşın getirdiÄŸi ÅŸiddet ve açlığa maruz kalıp hayata gözlerini yumuyordu. Bizler ekranlara yansıyan katliam haberlerine odaklanırken muhterisler laboratuar ortamında ürettikleri ölümcül virüsleri üzerimize salmak için fırsat kolluyorlardı. Bizler her ÅŸeyden habersiz hayaller kurarken onlar bizim adımıza karanlık senaryolar yazıyor ve ölüm kusan virüsler üretiyorlardı. Yani hiçbir ÅŸey aniden geliÅŸmedi, zalimler masum halkların kaynaklarına konabilmek için asırlardır çalışıyor, çaba sarf ediyorlar.
 
Maslow insanın “güvenlik” ihtiyacını ihtiyaçlar hiyerarÅŸisinin zirvesine oturtur. Tehlike durumlarında ibadetlerde esnekliÄŸe müsaade eden Ä°slam’da fertlerin güvenliÄŸini merkeze alır. Zira eÄŸer yaÅŸamla bağınız kopmuÅŸsa ve kendinizi güvende hissetmiyorsanız yürek devletinizde inÅŸa ettiÄŸiniz deÄŸerleri aktive etme ÅŸansınız olmayacaktır bu bir gerçek!
 
Küresel baronlar iÅŸgal ettikleri topraklara ayak basarken, demokrasi, eÅŸitlik ve özgürlük gibi kavramları gündeme getirdiler. Kulaklarımızı okÅŸayan bu kavramlar sözde fertlerin kendilerini daha güvende hissetmelerini saÄŸlayacaktı. Ancak renkli ambalajlara sarılan ÅŸiddet ve nefret coÄŸrafyamıza hızla yayıldı ve oÄŸullarımız, kızlarımız, çocuklarımız, kadınlarımız, erkeklerimiz acımasızca katledildiler. Peki neden? Onlarca insan ne uÄŸruna katledildiler? Biliyoruz ki, zulüm kokan bu eylemler, Ä°srail’in güvenliÄŸinin saÄŸlanması, Arz-ı Mev’ud üzerine kurulan hayallerin gerçekleÅŸmesi ve kıyamet inancının ikame edilmesi için gerçekleÅŸtirildi. Anlayacağınız zorbalar yaÅŸanan katliamların ardından vaat edilen Büyük Ä°srail devletinin kurulacağına inanıyor ve coÄŸrafyamızda taÅŸ üstünde taÅŸ bırakmıyorlar.
 
Küresel güçlerin iÅŸgal ve katliamlarına ambalaj olarak kullandıkları barış, eÅŸitlik, demokrasi, özgürlük kavramları sözde toplumların güvenliÄŸini inÅŸa edecekti. Ancak öyle olmadı hayatımıza anlam katan deÄŸerler gibi bu kavramlar da katledildi ve insanlar evlerinde dahi kendilerini güvende hissedemez hale geldiler.
 
Åžiddetin hiç dinmediÄŸi Filistin’de, Suriye’de, Mısır’da, Irak’ta, Afganistan’da, Libya’da, Yemen’de insanlar ölüm kusan silahların gölgesine terk edilmiÅŸ durumdalar. Evler, okullar, iÅŸ yerleri, semt pazarları bombalanıyor, çocuklar açlıktan ölüyor, anne-babalar çaresizliÄŸe terk edilmiÅŸ durumdalar. Masum halkların ihtiyaçlar hiyerarÅŸisinin zirvesinde yer alan güvenlik gereksinimleri ihlal ediliyor ve insanlar evlerinde dahi kendilerini güvende hissedemiyorlar.
 
KötülüÄŸü yaymak için var güçleri ile çalışan muhterislerin savaÅŸ hileleri bitmek bilmiyor. Masum halklar, en geliÅŸmiÅŸ silahların hedefinde yaÅŸam mücadelesi verirken ÅŸimdi bir de havaya serpiÅŸtirilmiÅŸ virüsler ortaya çıktı. Korona öldürücü silahlarının en tehlikelisi, sinsice geliyor ve savaşın yorduÄŸu masumları etkisiz hale getiriyor. Korona makam, mevkii, statü dinlemiyor her kesime ulaÅŸabiliyor fakat savaşın yorduÄŸu masumların öldürücü virüsle mücadele edecek takatleri yok. O yüzden onlar ölmeden ölümü yaşıyor ve ölmeden kopuyorlar bu hayattan.
 
Ä°nsanoÄŸlu yaÅŸamını nerede sürdürürse sürdürsün ilk evvela kendini güvende hissetmek ister. YaÅŸamla bağını koparacak bir tehlike sezdiÄŸinde ise direnç gösterir ve yaÅŸamını güvence altına almak ister. Nitekim yüce dinimiz Ä°slam’da tehlike durumunda hicrete müsaade etmiÅŸ ve fertlerin can güvenliÄŸini merkeze almıştır. Neden? Çünkü insan yeryüzünde iyilik ve ihsanı yayacak ve adaletin tesisini saÄŸlayacak yegâne varlıktır. Ä°nsan evrende aklı, bilinci, idrak kapasitesi olan yegâne varlıktır. Ä°nsan evrende neyi niçin yaptığının farkında olan, hatasının farkına varıp geri adım atabilen ve teslimiyet göstererek yegâne varlıktır. O nedenle insanoÄŸlu sahip olduÄŸu misyonunu sürdürebilmek için yaÅŸamak ve varlığını korumak zorundadır.
 
Ne acıdır ki, ÅŸu günlerde öldürücü bir virüsün istilasına maruz kaldık ve evlerimizde tehlikenin biteceÄŸi günü bekliyoruz? Tehlike bu kadar yakınımızda iken güvenliÄŸimizi nasıl saÄŸlayabiliriz? Elbette bunun için fiili ve eylemsel duaya ihtiyacımız var. Muhterisler yeryüzünü kaos ve ÅŸiddete boÄŸabilmek için gece gündüz çalışıyorlar Müslümanlar ise bu zevatlara dur diyecek bir güç birliÄŸi oluÅŸturmuÅŸ deÄŸiller. Ä°sraf, gösteriÅŸ, kibir ve gayri ahlaki tutum ve davranışları ile düÅŸmana kapı aralayan Müslümanlar tehlikenin farkında dahi deÄŸiller. O yüzden üzerimize yaÄŸan karanlığı vahyin ışığı ile söndürmek yerine hurafelere sığınarak güç elde edebileceklerine inanıyorlar. Fakat nafile!
 
Fatma Tuncer / Milli Gazete

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.