Sosyal Medya

Gökhan Özcan: Bitmeyen tren seferi

Bu akıl dışı oyunu yalnızca biz oynuyoruz, biz insanlar! Hem de ne büyük heyecanla, ne büyük ihtiras ve şehvetle! Her an kendimizi, birbirimizi, hepimizi nasıl yiyip bitirdiğimizi, vaktimizi, enerjimizi, duygularımızı nasıl harcayıp tükettiğimizi hiç düşünmeden...



Åžu saatlerde neyi tartışıyoruz, hangi mesele etrafında didiÅŸiyoruz, ne için birbirimizi gerçekten ya da gıyaben itip kakıyor, onu bunu linçliyoruz? Bunu soruyorum ama aslını isterseniz merak etmiyorum. Hatta güncel hararetli mevzu gelgitleriyle ilgilendiÄŸim bile söylenemez. DaÄŸlar taÅŸlar, uçan kuÅŸlar da ilgilenmiyor. Eser rüzgarın, gelip geçen bulutların, gökte ışıldayan yıldızların da zerre umurunda deÄŸil...
 
Fok balıklarının, deniz kaplumbaÄŸalarının, mercan ormanlarının muhtemelen haberi bile yok bizi neyin çıldırttığından. Kaldıysa hayal dünyalarımız eÄŸer, yaprağı bile kıpırdatmıyor bu mevzular orada. Temel Reis’in, KeloÄŸlan’ın, Tsubasa’nın ve Gandalf’ın ilgisizliÄŸini hiç saymıyorum. Bu akıl dışı oyunu yalnızca biz oynuyoruz, biz insanlar! Hem de ne büyük heyecanla, ne büyük ihtiras ve ÅŸehvetle! Kıytırık bir mevzu için, sonu gelmez kıytırık mevzular için her gün, her saat, her an kendimizi, birbirimizi, hepimizi nasıl yiyip bitirdiÄŸimizi, vaktimizi, enerjimizi, duygularımızı nasıl harcayıp tükettiÄŸimizi hiç düÅŸünmeden...
 
Bu zokayı yutmayanımız, bu oltaya gelmeyenimiz yok! Durup biraz nefes alsak, bunca hararetle tartıştığımız meselenin bir kibrit tanesinin yakabileceÄŸi ateÅŸten daha uzun ömürlü olmadığını görebileceÄŸiz. Biraz sonra, sayılı saatler, hatta bazen dakikalar içinde, daha öfkemizin ateÅŸi bile sönmeden üstünde çılgınca tartışıp didiÅŸtiÄŸimiz mesele çoktan zaten olmayan önemini yitirip unutulmuÅŸ olacak. Çoktan yerini bir baÅŸka kavgaya müsait konu baÅŸlığı almış olacak. Yani ilgilenmeyen sadece üçümüz beÅŸimiz deÄŸiliz, sadece gökteki yıldızlar, daÄŸ taÅŸ, börtü böcek deÄŸil... Åžüpheniz olmasın; az önce birbirine giren, karşılıklı hakaretler yaÄŸdıran, racon kesen, yargı dağıtan kim varsa onlar da bu mevzu ile ilgilenmez, onu önemsemez olacak. Onu orada bırakıp unutacak, sıradaki hararet vadeden mevzu neyse ona geçecekler toplu halde. Ä°nanmayan, beklesin azıcık, gözlesin ve görsün.
 
“Nereye dalıp gittin böyle?” diye sordu yürüyenlerden biri. “Aksine, bunlar kendimi dalıp gitmekten kurtarabildiÄŸim kısacık uyanık vakitler!” dedi derin bir nefes alarak diÄŸeri.
 
Bizler, tabiri caiz deÄŸilse beni affedin, hızla önümüzden geçen bitimsiz bir trene bakıyoruz sürekli, böyle kötü bir alışkanlık edindik. Tren bir bitse, arkasında nasıl bir alem, nasıl uçsuz bucaksız bir hayatın yanı başımızdan sonsuza doÄŸru uzanmakta olduÄŸunu görebileceÄŸiz. Ama tren bitmiyor ve ne yazık ki zihinlerimiz bu illüzyonun döngüsü içinde yitip gitmekten kendini kurtaramıyor.
 
Bilim tarihinin en matrak, en enteresan adamlarından biri herhalde Richard P. Feynman’dır. Ona fiziÄŸin Woddy Allen’ı desek çok da acayip kaçmaz. Tadımlık olması için ‘Her Åžeyin Anlamı’ kitabından birkaç satır: “Ve yine bütün dünyanın aynı atomlardan yapıldığı keÅŸfedilmiÅŸ, hepimizin yıldızların yapıldığı malzemeden olduÄŸumuz bulunmuÅŸtur. Åžu durumda bizim hammaddemizin nereden geldiÄŸi bir soru haline gelir. Sadece yaÅŸam deÄŸil, dünya nereden geldi, yaÅŸamın ve dünyanın malzemesi nereden geldi? GörünüÅŸe göre halihazırda patlayan bir yıldızdan fışkırdı. Bu toz yığını dört buçuk milyar yıl bekledi, evrildi ve deÄŸiÅŸti, ta ki tuhaf bir yaratık ÅŸurada ayakta durup kendini dinleyen tuhaf yaratıklara konuÅŸana dek. Ne harika bir dünya ama!”
 
Bir de ÅŸunu düÅŸünün; nice ipin nice zihni kendisi gibi çılgınca döndürdüÄŸünü fark eden bir topaç ne hisseder?
 
“Düz yolda yürümek kolay sanırsın” dedi meczup, “onun aslı yolda düz yürüyebilmektir!”
 
 
YeniÅŸafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.