Gökhan Özcan: Kopyala-yapıştır hayatlar
Follow @dusuncemektebi2
İşin en başına dönmeden, kendimizi düşüncesizce terk ettiğimiz bu görsel döngüyle hesaplaşmadan bunun dışına çıkılamayacak. Mümkün mü bu?
Yakın zamanlara kadar bir yaÅŸadığımız devrin bir ‘görsellik çağı’ olduÄŸunu söylüyorduk. Åžimdi o aÅŸamanın bir sonrasına geçmiÅŸ durumdayız; ama her an maruz kaldığımız dev görsellik dalgalarının sersemliÄŸi içinde olduÄŸumuzdan bu yeni ‘gerçeklik’ durumunu ne ile ifade edebileceÄŸimizi henüz bilemiyoruz. Yazılı kültür, iÅŸin görselleÅŸmeyle ilgili kısmını akla, zihne, muhayyileye bıraktığı için iç alemimizde kapılar, pencereler açıyor, bizi içsel olarak alabildiÄŸine zenginleÅŸtiriyor ve derinleÅŸtiriyordu. Oysa yazıyı bile kendi hazırkalıp biçimlerine mahkum eden yeni görsel kültür, bizi hayallerle kurduÄŸumuz engin dünyadan, tasavvur ve imgelerimizden büyük ölçüde mahrum bırakıyor. Zihinlerimizde oluÅŸan görsellik, yine büyük ölçüde, üstümüze boca edilen görüntülerin kopyala-yapıştır çoÄŸaltmalarından, teknikle kurulmuÅŸ, dolayısıyla fazlasıyla öngörülebilir ve taklit edilebilir kolajlarından ibaret bugün. Sürekli deÄŸiÅŸeni sürekliliÄŸi olan bir algılama, bir idrak içinde deÄŸil, statik malzemenin çoÄŸaltılması yoluyla kendimize katıyoruz. Bu donuklanmış ya da tabiri caizse kireçlenmiÅŸ zihinler çıkarıyor ortaya. Her ÅŸeyi kayda baÄŸlayan, izah ve tarif eden, her görüntüyü standartlara döken ve öylece sabitleyen bu yeni kültür, muhayyilesini kaybetmiÅŸ, sınırlanmış ve kendini her an yeni mucizelerle hayatı donatan ‘hakikat’e iç gözünü kapatmış demektir. Bunun hayatı nasıl tek boyutlu hale getirdiÄŸini, nasıl kısırlaÅŸtırdığını, nasıl yoksullaÅŸtırdığını durmadan kendini tekrar eden yeni hayatımızda her gün, her an gözlüyor, ama yazık ki bundan ızdırap da duymuyoruz.
“Dış görünüÅŸe raÄŸmen, kuÅŸ, çiçek ya da yaÄŸmur formundaki bir kaligram, ‘bu bir güvercindir, bu bir çiçektir, bu bir saÄŸanaktır’ demez; bunu deyince ve sözcükler konuÅŸmaya baÅŸlayıp bir anlam sununca, kuÅŸ uçmuÅŸtur ve yaÄŸmur kurumuÅŸtur bile” diyor Michel Foucault, ‘Bu Bir Pipo DeÄŸildir’ adını verdiÄŸi kitabında.
Ä°majların imgelerin yerini almakta olduÄŸu uzun zamandır konuÅŸuluyor. Sayıları az da olsa, buna direnmeye çalışanlar yok deÄŸil ama... Åžairler mesela... Ä°mgeler en çok onlara lazım deÄŸil mi zaten! Ancak yeni zamanların ÅŸiirlerinde, istisnaları bir yana bırakırsak, imgelerin de bir parça kurgusallaÅŸtığını, akıl iÅŸi formülasyonların muhayyilenin yerini almakta olduÄŸunu kabul etmek gerekmez mi? Åžiir nereden yazılır, bu tartışmaya açık bir konu, tartışılıyor da zaten. Yararlı bir tartışma bu, birçok baÅŸka tıkanma ve düÄŸümlenme noktamızı da esastan teÅŸhis edebiliriz belki bu yolla.
Hans Belting’in ‘Floransa ve BaÄŸdat’ kitabından üstünde durulmayı fazlasıyla hak eden birkaç satır: “Arap kültürü, hayal gücünü duyulardan korumak istediÄŸi zaman dış dünyanın görsel cazibelerinden kaçar. Ä°çsel resimlerin insan eliyle yapılmış birebir tasviri ancak put olabilirdi, çünkü sahte bir resimden baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildi. Göz bütünsel imgeler göremez, noktasal ‘optik biçimlerin’ görsel cazibesiyle resimlere hammadde söyleyebilirdi sadece. Bu nedenle, perspektif tekniÄŸine göre yapılmış resimlerin Arap dünyasında put olarak algılanması kaçınılmazdı. Bu resimler ne içinde yaÅŸadığımız canlı kainatla ne de insan doÄŸasının bir sırrı olan içsel imge üretimiyle boy ölçüÅŸebilirdi.”
Bazı has sinemacılar, eski ustaların izinden giderek muhayyileyi yeniden iÅŸin içine katmaya, ellerindeki imajlardan yeni imgeler oluÅŸturmaya, yani suyu tersine akıtmaya çalışıyor filmleriyle. Ä°nsana, hayata, zamana, varlığa dair kalıpları kırmaya, ezberi bozmaya uÄŸraşıyorlar. Hayatın deÄŸiÅŸken yapısı, hızı, berrak dikkat gerektiren küçük ayrıntıları üzerinden aslî hikayemizi yeniden ‘görünür’ kılmayı deniyorlar. Ä°yi ki filmlerini yapıyor ve bu boÄŸucu görselleÅŸtirme çağında bize biraz nefes aldırıyorlar. Ancak iÅŸin acıklı bir tarafı da var; en samimi çaba bile, nihayetinde görsellik bulunan her iÅŸi, her çabayı hoyratlıkla kendi arÅŸivine katıyor ve tepe tepe kullanıyor. Ä°ÅŸin en başına dönmeden, kendimizi düÅŸüncesizce terk ettiÄŸimiz bu görsel döngüyle hesaplaÅŸmadan bunun dışına çıkılamayacak. Mümkün mü bu? Ancak muhayyilenin hayati kıymetini idrak edebilen yeni bir insanla!
YeniÅŸafak
Henüz yorum yapılmamış.