Tıklıyorsunuz, sizi bir sonraki tıklamaya mecbur etmek üzere kurgulanmış yeni bir soruyla karşılaşıyorsunuz. Bu yetmezmiş gibi açtığınız her sayfanın sağından solundan, kıyısında
İnsanların birbiriyle hiç olmadığı kadar iç içe, dışa dönük, ‘teşhirci’ yaşadığı bir devirde, herkes neredeyse kendi içinde kilitli kalmış durumda. Bu ıssızlığı, farkında
“İnsanın dünyadaki hikayesi buzdağının görünen yüzü kadar” dedi beyaz saçlı adam, “asıl hikayemiz sessizliğin derinliklerinde”.
Bir yıl kadar önce, televizyonda eski bir yetkilinin, “Gecekondulaşmayı engelledik biz” dediğini duymuştum. Şekilcilik sadece Kemalizmin alametifarikası değil. Gecekondulaşma büyük bir
Bugünlerin en popüler kavramlarından birinin ‘ötekileştirme’ kavramı olduğunu söylersem herhalde pek itiraz eden olmaz.
“Bir insanı anlamak istiyorsanız, öncelikle insanlar hakkında bildiğiniz her şeyi ama her şeyi unutmalısınız” diyor Carl Gustav Jung.
İnsanın kendi içine doğru bir derinlik kazandırması gerekiyor bir şekilde kendine. Bunu yapmazsa, dünyanın üstüne yığdığı ağırlıklardan kaçıp kurtulabileceği hiçbir yer kalmıyo
İyiler hep kazanır, bazen galip gelerek, bazen mağlup olarak... Kazanmak sonuçla ilgili bir şey değildir, her şey olup bittikten sonra ‘anlam’ın hangi tarafta kaldığıyla ilgilidir.
Öfkenin, nefretin, kinin, düşmanlığın, hasetin, kör karşıtlığın içimizde kol gezmesine mani olmadığımız, bunun farkına varamadığımız için sevme kabiliyetimizi de günden güne y
Keşke çıkarıp çıkarıp atabilsek üstümüzden kendi biçip dikmediğimiz bütün o yabanıl kıyafetleri. Ölü toprağını üstümüzden atıyormuş gibi... Ama o kadar uzun zamandır taşı
Mesele tenin yorulması, yüze çizgilerin eklenmesi, saçlara ak düşmesi, gözlerin eski parlaklığında olmaması değildir; mesele insanın kendini ne berraklıkta biliyor olmasıdır.
“Bugün günlerden ne?” diye sordu mavi gömlekli olan. “Yüksekten uçan kızıl gerdanlı göçmen kuşların dönüp merakla aşağıdakilere baktıkları az bulutlu serin gün” diye cevapl
“Belki de film bittiğinde” dedi beyaz saçlı adam, “tam olarak bitmiyordur!”
“Vakit hiç bir şeye yetmiyor sanki” diye mırıldandı kendi kendine. “Belki de o gelip geçerken içine bir şey koymadığımızdandır” dedi buna karşılık iç sesi.
Herkesin böyle takıntı haline getirdiği ve normal sınırlarının ötesine taşarak hayatının kaplamaması gereken büyüklükte parçalarını kaplayan yarı dolu ya da tamamen boş meşguliye