Sosyal Medya

Gökhan Özcan: Bitecek korkusu bizi bitiriyor

İnsanın kendi içine doğru bir derinlik kazandırması gerekiyor bir şekilde kendine. Bunu yapmazsa, dünyanın üstüne yığdığı ağırlıklardan kaçıp kurtulabileceği hiçbir yer kalmıyor ve çaresizce eziliyor o ağırlıkların altında.



“Ne dersek diyelim, ne iddia edersek edelim, dünya gerçekten çekip gitmeden çok öncesinde terk ediyor bizleri. Daha önce de en çok meraklısı olduÄŸumuz ÅŸeylerden, günün birinde artık gitgide daha az söz eder oluveririz, ille de konuÅŸmak gerektiÄŸinde zorlanırız. Hep kendi sesimizi duymaktan gına gelmiÅŸtir. Kısa keseriz. Vazgeçeriz. Otuz yıldır konuÅŸuyoruzdur zaten. Haklı çıkmayı bile umursamamaya baÅŸlarız. Zevkler arasında kendimize ayırdığımız o küçük yeri bile koruma arzusunu yitiririz” diyor Louis Ferdinand Celine, ‘Gecenin Ucuna Yolculuk’ta.

Ayakta dursunlar diye inÅŸa ettiÄŸimiz, başımızı sokalım diye yükselttiÄŸimiz bütün binalar sarsılıyor temellerinden yaÅŸadıkça. Çünkü onlar dünyaya maruz kalıyor sürekli; dünyanın karına, boranına, rüzgarına... Aramızda dolaÅŸmasına mani olamadığımız yalana dolana... Tabiatı üzere bir görünüp bir kaybolan bin bir türlü faniliÄŸe... Ä°nsanın, hayat kendisine dokunmasın, örseleyip eskitmesin diye kendini saklayabileceÄŸi bir yer yok yeryüzünde. Tutunacağı ÅŸeyleri içinde arayıp bulmalı insan... Yeryüzünü an be an tüketen o faniliÄŸin giremeyeceÄŸi o yerde...

“Hayatımızdaki hemen her ÅŸeyin ÅŸu kuru bir yapraklar gibi sararıp kuruduÄŸunu, ufalanıp dağıldığını fark etmemek imkansız” dedi yaprak döken aÄŸaçlara bakarak. “Üstelik insan mevsimleri sadece bir kere yaşıyor” diye ekledi sonra.

Belki sadece ufuklara deÄŸil, daha uzaklara bakmak lazım. Belki sadece sesini aÅŸikar eden olan ÅŸeyleri deÄŸil, sesini saklayan ÅŸeyleri de iÅŸitmek lazım. Belki sadece kitaplarda yazılanları deÄŸil, alınlarda yazılanları da okumak lazım. Belki sadece hayatın akışına deÄŸil, nabızların atışına dikkat kesilmek lazım. Belki sadece dünyanın yüklerinden deÄŸil, zihnin ağırlıklarından da kurtulmak lazım. Belki sadece plan program yapmayı deÄŸil, hayal kurmayı denemek lazım. Belki sadece iliÅŸkide olmaya deÄŸil, sevmeye baÅŸlamak lazım. Belki sadece almayı deÄŸil, hesapsızca vermeyi göze almak lazım. Belki sadece bilmeyi deÄŸil, anlayabilmeyi istemek lazım. Belki sadece bitecek diye deÄŸil, hiç baÅŸlamayacak diye korkmak lazım.

“Ä°ç içe geçen yaÅŸamlar vardır. El örgüleri gibi. Bu örülen giysi sizin sırtınızda da olabilir, karşısındaki bir insanın sırtında da. Renk renk motifler. Ya da düz, hangi motif nerede baÅŸlıyor, nerede bitiyor çıkaramadığınız. Ama bir yerinden çekip koparmaya bakın... Örgü sökülür, eÄŸer sararsanız adına çile denilen bir yumağı oluÅŸturur” diye yazmış ‘Kalanlar’da Tezer Özlü.

Sahip olduÄŸumuzu düÅŸündüklerimiz bizden hiç ayrılmasınlar, hiç kopmasınlar, uzaklaşıp bizi hiç kendilerinden mahrum bırakmasınlar diye o kadar kenetliyoruz ki kollarımızı etraflarında, o kadar sıkı sıkıya kavrıyoruz ki çevrelerini, o kadar sıkıyoruz ki, hava alamıyor, nefes alamıyor, boÄŸulacak hale geliyorlar. Her ÅŸeyi kendine isteyen, sevginin nice marazi hallerini üretiyor farkında bile olmadan. Bazen sevmek, bitmesine izin vermektir oysa yaÅŸanmakta olanın, bazen kolları gevÅŸetmektir, bazen bir kuÅŸ gibi savunmasız görerek gökyüzünün geniÅŸliÄŸine bırakmaktır sevdiÄŸini, kanatlarını kırmadan.

“Bitecek korkusu” diye geçirdi içinden beyaz saçlı adam, “bir çok ÅŸeyi gerçekten bitiriyor.”

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.