İster maddî ister manevî ister fikrî içerikte olsun, genel form ile özel form diyalektiği/cedeli dikkate alınmaz ise ortaya zulüm çıkar; adalet ise ikisinin de yerini bilmektir. Bu kavram �
Çin ve Hindistan’ın bugünlerde uluslararası toplumun gündemini en çok meşgul eden politikaları, kendi azınlıklarına reva gördükleri muamele.
TOKİ en başında biraz daha hassas davransaydı Diyanet İşleri Başkanlığımız bu ateşin içine girmek zorunda kalmayacaktı. “Faiz” denilen Allah’ın belası melanet gündemimizi bunca
Düşünmek, yapmak ve yazmak ekseninde gelişiyor eğitim. Tüm bunlar için de düşünceye yatırım yapmak gerekiyor. Danışmanlık çağın olmazsa olmazı haline geliyor. Aklın, fikrin pazarla
Şark kültüründe birey, tek başına bir hiçtir. Tek başına hak arayamaz. Kendi aklı ve fikri doğrultusunda söz söyleyip görüş beyan edemez. Daima bir gruba, cemaate, tarikata, şeyhe itt
İslam fıkhına göre yaşadığımız toprak veya ülke “Daru’l-İslam”, “Daru’l-Küfr”, “Daru’l-Harp” gibi tanımlarla ayrıştırılmıştı. Toplum ve toprak bağlamındaki ayr�
Fikrî ve edebî eserleri gözden geçirildiğinde Halide Edip’in, hayatının her döneminde belli temalar üzerinde yoğunlaştığı görülür: Doğu-Batı meselesi, eğitim ve kadın, kültür
Prof. Dr. İsmail Kara Hoca, ansiklopedinin kuruluş sürecini ayrıntılarıyla anlattıktan sonra üzerinde kafa yorulması gereken önemli bir soruyu gündeme getiriyor: Bugün için İslam tarihi
Türkiye’de İslamcılık cereyanının harekete dönüşmesi 1908’li yıllarda gerçekleşse de cereyanın ‘‘fikri’’ yansıması Islahat Fermanı ile başlamaktadır.[5] Hatta bu süreç,
İnsanın yaradılış hikmeti, dünyadaki aziz bir misafir olarak varoluş serüvenindeki duruşuna ve fıtratının muhafazasına dayanır. Akıl, kalp ve ruh selameti, tefekkür ve tevekkül ile ka
Birlik ve beraberlik vurgusunu bu denli sık yapmamızın birinci nedeni, hemen yanımızda duran yakıcı, yıkıcı ve yorucu örneklerdir. Irak, Suriye… Kendi içimizde görüş ayrılıkları ya
Devlet denilen ve saltanatla özdeşleşen o büyük mekanizmanın bir çarkı olmaya razı olmayan Mithat Paşa , dönemin geçer akçe kavramlarına sığınarak saltanat sisteminin karşısına dik
Tevhid inancının muhkem bir şekilde korunabilmesinin tek şartı, nübüvvet / peygamberlik fikrinin muhkem olmasıdır.
Ülkemizde adım adım ilerleyen çağdaşlaşma fikriyatı ve pratiği, araya Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşının girmesiyle kısmen kesintiye uğramış; 1920’leren itibaren tekrar b
Emevîlerle birlikte başlayan devlet yönetimindeki baskıcı yöntemler, Ehl-i Beyt’e yapılan kötü muameleler, Arapçılık fikrinin halka dayatılması halkta özgürlükçü bir yapılanma is