Sosyal Medya

Mithat Paşa: Anayasa fikrini kanıyla sulayan bir muhalif

Devlet denilen ve saltanatla özdeşleşen o büyük mekanizmanın bir çarkı olmaya razı olmayan Mithat Paşa , dönemin geçer akçe kavramlarına sığınarak saltanat sisteminin karşısına dikilir ve mevcut vaziyetin hesabını sorar...



Mithat PaÅŸa talihi hem mesut, hem uÄŸursuz insanlardandır. Hayatı iki kutbun arasında gider gelir; bazen zalim olur, bazen mazlum. Kaza ve kaderin cilvesine uÄŸrayan Osmanlı'da, siyasi hayatın iÅŸleyiÅŸ ve mantığına giden yolların en kestirmesi onun ÅŸahsında toplanır. Saltanatçı Cevdet PaÅŸa, II. Abdülhamid demekse, meÅŸrutiyetçi Namık Kemal de Midhat PaÅŸa demektir. Bir devri en nüfuz edilemez taraflarından verebilecek bir ÅŸahsiyete sa- hip olan Midhat PaÅŸa'nın hikâyesi, ahenkleri ve tezatlarıyla sembollerin kıymetini kaybetmeye baÅŸladığı bir devrin serencamı gibidir. 
 
Midhat PaÅŸa devlet denilen ve saltanatla özdeÅŸleÅŸen o geniÅŸ ve büyük mekanizmanın bir diÅŸlisi olmaya razı deÄŸildir. Dönemin geçer akçe kavramlarına sığınarak saltanat sisteminin karşısına dikilir ve mevcut vaziyetin hesabını sorar. Bütün hareketlerini Sultanın mizacına uygun hale getirmekten ısrarla kaçınır. PadiÅŸahı deÄŸil, kanun ve nizamları esas almak gerektiÄŸini ihtar eder. MeÅŸruiyetini ilahi bir kaynaktan alan ve her ÅŸeye hükmeden hükümdarın mutlak oto- ritesini Kanun-i Esasi ye (Anayasaya) yükler; bir fikr-i sabit (saplantı) haline gelen bu düÅŸünce, onda hakiki bir vecd halini alır. Anayasa deyince kendinden geçer; zira ne Fatih ve IV Murad gibi sokaÄŸa çıktıkları zaman yapraklar hışırdamaktan, kuÅŸların cıvıldamaktan çekin hükümdarlar vardır, ne de zembereÄŸi kırılmış eski bir saate dönen devlet o eski devlettir. 
 
Åžahısları deÄŸiÅŸtirmenin yetmeyeceÄŸini bildiÄŸi için sistemi deÄŸiÅŸtirmeye kalkar. Tuna valiliÄŸinden beri zihin sayfasına resmettiÄŸi çözüm, meÅŸveret usulü ve hürriyet esası üzerine kurulu bir kanun çıkarmaktır. MeÅŸrutiyet usulü kurulmadıkça ve Anayasa ilan edilmedikçe devletin varlığını devam ettirebileceÄŸine inanmayan Midhat PaÅŸa'da bu musallat fikir, bir buhrana dönüÅŸür. Fikrini uygulamak için aynı ekipte yer aldığı RüÅŸdi ve Hüseyin Avni PaÅŸalarla medrese talebelerini harekete geçirir ve bir darbeyle Abdülaziz Han'ı tahttan indirerek, ona "Ne yapalım, hükm-i kader böyle imiÅŸ" dedirtir. MeÅŸrutiyeti feda etmek yerine Abdúlaziz'i feda etme şıkkını tercih eder. 
 
Demir mizaçlı bir adam 
 
Bir tespih gibi çektiÄŸi Cumhuriyet fikrinin yakasını açar. Bu açıdan bakıldığında Cumhuriyet'in bir keramet olmadığı, çekiçle örs arasında gidip gelen ve meÅŸrutiyeti benimseyen bu demir mizaçlı adamın kellesini vermesinden de bellidir. Bu yüzden bizde anayasa fikri biraz da onun kanıyla sulanmışa benzer. Bugünkü tartışmaların ruhunda, siyasi tarihimizde, anayasa fikrinin ÅŸahsında tecelli ettiÄŸi bu adam vardır. O gün için kaybetmiÅŸ görünse de, süreci belirleyen, onun zihniyet ve tavrı olur. 
 
Belki ÅŸöyle bir izah denemesine giriÅŸilebilir: Dönemin iklimi modernleÅŸmeyi mecburi kıldığı için devletin yolu çatallanmıştır. Bu güzegahta Cevdet PaÅŸa devletin içeriye, Midhat  PaÅŸa dışarıya bakan cephesini oluÅŸturur. Böylece batılılaÅŸmanın hüviyeti, sınırları ve gidebileceÄŸi noktalar mutlak bir daire içine alınmak istenir. 
 
Midhat PaÅŸa'nın perestiÅŸ ederek savunduÄŸu anayasa fikri, Tanzimat ve Islahat fermanlarının mevzuat halini almış ÅŸeklidir. Islahat yolunda çıkarılan fermanlar bir dereceye kadar Batı kamuoyunu oyalama taktiÄŸi güttüÄŸüne ve her kahvede anayasa konuÅŸulduÄŸuna göre burada yerli bir damarın mevcudiyeti gerçektir. Bu bakımdan Osmanlı'nın, dolayısıyla da Cumhuriyet'in Avrupa ile iliÅŸkisi biraz da Midhat PaÅŸa'nın devletle iliÅŸkisi gibidir. 
Åžahsiyeti devletin emrine veren bir yapıda ferdiyetten dem vuran Midhat PaÅŸa, muhalifle rinin bile baÅŸarısını teslim ettiÄŸi Tuna valiliÄŸinde görüleceÄŸi üzere Balkanlara hitap ederek orayı elde tutacak bir idareci profili oluÅŸturmaya çalışır. Hayat felsefesini dönüÅŸüm üzerine kurar. ÇeÅŸitli kavimlerden kurulu bir devletin bütünlüÄŸünü nasıl muhafaza edebileceÄŸini bir ölüm kalım meselesi yapar. Bu vadide kilit makamlar hariç, halkı yönetim sistemine katarak vatan haritasının yeniden çizilmesini engelleyecek bir benimser. Devlete baÄŸlılıktan taviz vermeden her bölgeye, oraya mahsus bir hususiyet verme taraftarıdır. 
 
Rumeli'de devletin bütünlüÄŸünü korumak için reformlara ağırlık vermesi, günümüzde DoÄŸu Sorunu etrafında toplanabilecek aktüel problemlerin tarihî izdüÅŸümü olarak görülebilir. Ancak her reformun bütünlükten ziyade ayrılmayı beraberinde getirdiÄŸi de bir gerçektir. Belki de selefin yaptığını halefin bozması bir kural hükmünü aldığı için Midhat PaÅŸa'nın projeleri bir kenara itilir. 
 
YeniliÄŸe meyli yüzünden dininden ÅŸüphe edilmiÅŸ bir nesle mensup olan PaÅŸa, Osmanlı'yı geleneÄŸine muhalif olarak yeniden diriltme amacı peÅŸindedir. Ä°nsan zihninin geçmiÅŸ ile gelecek arasında iÅŸlediÄŸini gözden kaçırır. Yeni deÄŸer yayarken eskileri görmezden gelir. Devletin yöneldiÄŸi yeni istikamet etrafındaki fikirlerini bir kılıç gibi en tehlikeli mahfellerin örsünde dövmekten çekinmez. Ä°çi dışına uygun biri olduÄŸu için herkesin yanında hükümdar aleyhinde atıp tutar, bir sır gibi emanet edilmesi gereken meseleleri uluorta konuÅŸmaktan çekinmez. "Benim arkamda koca millet var" diyerek bildiÄŸinden dönmez. 
 
Osmanlı topraklarından sürülüp kovulduÄŸu sırada memleketin alimallah mahvolup bitecegine inanır. Nitekim vatanı "Allah rahmet eylesin bu millete" sözleriyle terk eder. Hadiseleri fikriyattan ziyade siyaset gözlüÄŸüyle seyreder. yönetimin kurulmasıyla herÅŸeyi halle- deceÄŸini zannederek, günü gününe takip edilen bir siyasetle ne kadar yol alınabileceÄŸini gösterir. Vesileleri sebep haline getirmeye çalışsa da, düÅŸünceleri, ihtirasından dolayı saltanat idealine tamamıyla aykırı görünür, telaÅŸa sebep olur. Hazırlattığı anayasa, aceleye getirildiÄŸi için bu telaÅŸ önce kendi başını yer, devlet kalesi gibi heybetli görünse de, ördüÄŸü aÄŸ içinde boÄŸulur. Velhasıl geçmiÅŸten müstaÄŸni kalarak geleceÄŸi inÅŸa etmenin bedelini hayatıyla öder.
 
 
Müellif: Fatih M. Åžeker / Kaynak: Derin Tarih
 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.