Vaad edilmiş ülke ya da Kutsal Topraklar aslında tabii ki bizde, yani insan olabilendedir. Baba evinden çöle çıkmak üzere uzaklaşan, ancak bulduğu verimli toprakların aslında yuvası oldu�
İran, Amerikan blöfüne pabuç bırakmadı… Küstahın burnu sürtüldü. Ama tek duracak mı? Sanmıyorum. Salınım hak ile batıl arasında kıyamete kadar devinmeyi sürdürecektir…
Başlık Cemil Meriç’ten. Namık Kemal için böyle diyordu Cemil Meriç: “Tevfik Fikret’ten Nazım Hikmet’e, Yahya Kemal’den Necip Fazıl’a kadar bütün şairlerimizin ceddi ekberi…�
Sivrisineğin vızıltısı, kurbağanın vıraklaması, bir başına güçlü veya güçsüz diye telakki edilebilecek silahlar değil… Önemli olan, her silahın, her maharetin, her marifetin, ken
Ne çoklukla övünmek ne de azlığa üzülmek hakkına sahibiz… Farkımız çokluğumuz değil; Allah (cc) sa’yimize ve gayretimize bakacak…
İnsan çoğu zaman kendi kusurunu görmüyor. Hep bir başkasında ve bir başka yerde arıyor hatayı. Oysa daha önce söylemiştim sana; “Biz ahir zaman çocuklarıyız… Çok konuşur az şey
Yakın tarihe bakışımız salt duygusal! “Duygusal” olanın “bilimsel”, “tarihsel”, “mantıksal” olmak gibi bir zorunluluğu zaten yoktur: Yakın tarihe ilişkin “derin analiz”le
Türk toplumunda siyaset neredeyse en önemli kurum. Sabah akşam siyasetle yatıyoruz, siyasetle kalkıyoruz. Yağmuru, karı, depremi bile siyasi sonuçları itibarıyla değerlendiriyoruz. Bilimin,
“Neden bir şey yok değil de var? Çünkü eğer bir şey yoksa, o zaman matematiğin başı dertte… İyi de, ne olmuş? Bir takım sembollerin karışması, tutarsızlaşması dünyanın nede
Somali’de, Libya’da, Suriye’de… Türlü imkânsızlıklara ve reel-politiğin dayattığı zorluklara rağmen, vicdanın ve insanlığın tarafında saf tutmak… Bu çizgi, hiçbir zaman bozu
Gerçek hayattan uyarlanan bir film olan İki Papa, yaklaşık 10 gün önce Netflix’te yayına girdi. Bizim zihnen vaftizlenmiş ecnebi aydınlarımızın tümü de bayılmışlar zaten bu filme…
Yılbaşı ve Noel gibi Batı adetlerine, piyango, sanal kumar, faiz, zina ve içki gibi haramların yasallaşmasına, yaygınlaşmasına, kurumsallaşmasına ve sıradanlaşmasına dur diyemezsek nes
Akşam herkes yuvasına dönerken oltanın ucuyla bir ilişki kurmuş olarak ulaşır hedefine. Oltanın ucunda kendine ya yem bulur ya yem olur... Gıda ya da bela… Her iki hal de kaderdir...
Birileri kurtarsın diye feryat etmekle, oraya buraya bakmakla, yardım aramakla vakit geçirme… Ne yapılabilirse sana, onu, sen yapabilirsin ancak! Neyse sende o kayanın altına sıkışıp kalan
Ortadoğu her zamanki sakin ve barışçıl ortamında yürüyüşünü sürdürürken Siyonist örgütler bölgeye gelip yerleşti ve terörü bölgeye getiren ilk kişiler oldular. Haganah, Stern ve