Taha Kılınç'ın kaleminden: Somali ve taşeron terör
Follow @dusuncemektebi2
Somali’de, Libya’da, Suriye’de… Türlü imkânsızlıklara ve reel-politiğin dayattığı zorluklara rağmen, vicdanın ve insanlığın tarafında saf tutmak… Bu çizgi, hiçbir zaman bozulmamalı. Tarih, bugün mecbur kalınan şeylerle gönüllü olarak yapılan yanlışlar arasındaki ayrımı yaparken, çok adaletli ve şeffaf davranacaktır.
Hafızalarımızı tazeleme adına, yaklaşık iki buçuk yıl öncesine gidelim:
14 Ekim 2017 Cumartesi günü, Somali’nin baÅŸkenti MogadiÅŸu, arka arkaya düzenlenen iki terör eylemiyle sarsılmıştı. Tam 585 kiÅŸinin hayatını kaybettiÄŸi ilk saldırıda, bomba yüklü bir kamyon ÅŸehrin en kalabalık kavÅŸaklarından birinde, diplomatik temsilciliklerin yer aldığı ve yabancı askerlerin konuÅŸlandığı korunaklı bölge yakınlarında infilak etmiÅŸti. Patlamanın yaÅŸandığı noktada bir petrol tankerinin de bulunması can kaybını artırırken, 100’den fazla ceset tanınamayacak ÅŸekilde yanmıştı. Yine 100’den fazla kiÅŸinin ise, cesedi dahi bulunamamıştı. Bundan iki saat kadar sonra, baÅŸkentin bir diÄŸer semtinde gerçekleÅŸen bombalı saldırı iki kiÅŸinin daha ölümüne yol açmış, bir üçüncü bomba yüklü kamyon ise Somali polisi tarafından ele geçirilmiÅŸti. Aynı günde 587 kiÅŸinin öldüÄŸü saldırılar, ülke tarihinin en kanlı terör eylemleri olarak kayıtlara geçmiÅŸti.
Herhangi bir grubun resmî olarak üstlenmediÄŸi 14 Ekim saldırılarında, Somali istihbaratına göre “olaÄŸan ÅŸüpheli” Åžebâb örgütüydü. Eylem, Åžebâb’ın daha önce düzenlediÄŸi çok sayıda terör saldırısıyla büyük benzerlikler gösteriyordu, ayrıca saldırıda kullanılan kamyonun ÅŸoförü de örgüt üyesiydi. Bilâhare yapılan soruÅŸturma, terör saldırısında asıl hedefin, Katar ve Türkiye’ye ait diplomatik temsilcilikler olduÄŸunu ortaya çıkarmıştı. Åžebâb’ın, bu iki ülkeyi gözüne kestirmesi, Somali için yeni bir durum deÄŸildi.
MogadiÅŸu, geçtiÄŸimiz cumartesi günü (28 Aralık) kanlı bir terör eylemine daha sahne oldu. Åžehrin güneybatısındaki yoÄŸun bir kavÅŸakta, yine bomba yüklü kamyonla düzenlenen saldırıda en az 90 kiÅŸi hayatını kaybetti. Ölenler arasında iki de Türk vatandaşı bulunuyordu bu defa. Ä°lk etapta herhangi bir örgütün sorumluÄŸu üstlenmediÄŸi görülürken, saldırıdan iki gün sonra Åžebâb adına yapılan açıklamada, eylem sahiplenildi. Esas hedefin Türkler olduÄŸunu ilk kez vurgulayan Åžebâb sözcüsü, “Müslüman Somali halkına acı veren kayıplar için çok üzgünüz, hayatını kaybeden Müslümanlara taziyelerimizi sunuyoruz. Yaralananlara ve malları zarar görenlere geçmiÅŸ olsun dileklerimizi iletiyoruz” dedi. Türkiye’yi Somali’nin kaynaklarını sömürmekle suçlayan Åžebâb, “Türkiye, topraklarımızdan çekilene kadar onlarla savaÅŸmayı sürdüreceÄŸiz, ancak masum Müslüman Türk vatandaÅŸlarına karşı deÄŸiliz” mesajını verdi.
ABD, Ä°ngiltere, Çin, Suudi Arabistan, BirleÅŸik Arap Emirlikleri gibi çok sayıda yabancı aktörün cirit attığı Somali’de, mevcut hükümetin iÅŸleyiÅŸine yardımcı olan ülkelerden biri de Türkiye. Katar’ın desteÄŸi ekonomik boyutta kaldığı için, terörün kendisine taÅŸere edildiÄŸi Åžebâb’ın, Türkiye’yi hedef seçtiÄŸini açıkça ilân etmesi gayet anlaşılır. Çünkü Türkiye, Somali’ye desteÄŸini sadece insanî ve siyasî yardımla sınırlı tutmuyor, iÅŸin askerî ve istihbârî boyutu da var.
Somali’nin tek “suçu”, Türkiye’ye topraklarında alan açması deÄŸil. Barış Pınarı Harekâtı baÅŸladıktan hemen sonra, 12 Ekim 2019 günü Arap BirliÄŸi “Türkiye’nin saldırganlığını kınamak üzere” toplandığında, yayımlanan bildirgeye ÅŸerh düÅŸen iki ülkeden biri Somali’ydi (diÄŸeri Katar). Somali’nin ÅŸerhi, Suudi Arabistan ve BirleÅŸik Arap Emirlikleri’nin ülkedeki etkinliÄŸi ve gücü düÅŸünüldüÄŸünde, gerçekten takdir edilmesi gereken bir tavırdı. OrtadoÄŸu coÄŸrafyasının yabancı güçler tarafından istilası karşısında dut yemiÅŸ bülbüle dönen Arap yönetimlerinin, konu Türkiye olunca birden bire ÅŸahin kesilmesini de bu vesileyle bir kez daha görmüÅŸtük.
Somali’de, Libya’da, Suriye’de… Türkiye ne zaman sahaya inse, karşımızda hep aynı bloku görüyoruz. Normal ÅŸartlarda kendi aralarında birçok konuda fikir ayrılıkları ve çatışmalar yaÅŸayan ülkeler, Türkiye ortak paydasında çok hızlı birleÅŸiyorlar. Hatta sözde “yanımızda” duran ülkeleri bile, aniden karşımızda görebiliyoruz. Akla hayale gelmedik aktörler, mantık sınırlarını zorlayan ittifaklar kurarak, aynı hedefe kilitleniyor: Türkiye’ye sahada rol kaptırmamak. Terör yoluyla, uluslararası kurumlar eliyle, medya kanalıyla... velhasıl elde bulunan her türlü vasıtayı kullanarak, kendi “ÅŸer eksenleri”ne odaklanıyorlar. Yüzlerce masum insanın kanının üzerinde savaÅŸ tamtamları çalarak ve sözde “istikrar” getirdikleri ülkelerdeki her ÅŸeyi alt üst etme pahasına.
Türlü imkânsızlıklara ve reel-politiÄŸin dayattığı zorluklara raÄŸmen, vicdanın ve insanlığın tarafında saf tutmak… Bu çizgi, hiçbir zaman bozulmamalı. Tarih, bugün mecbur kalınan ÅŸeylerle gönüllü olarak yapılan yanlışlar arasındaki ayrımı yaparken, çok adaletli ve ÅŸeffaf davranacaktır.
Henüz yorum yapılmamış.