Sosyal Medya

Yol kaybedilmez, insan kaybolur...

İnsan çoğu zaman kendi kusurunu görmüyor. Hep bir başkasında ve bir başka yerde arıyor hatayı. Oysa daha önce söylemiştim sana; “Biz ahir zaman çocuklarıyız… Çok konuşur az şey söyleriz, birini sevdiğimiz vakit neredeyse kutsal sayar, sevmediğimizi insan bile saymayız.



DerviÅŸin biri bir gün yolda giderken genç bir adamla karşılaşır. Halinden, duruÅŸundan buralara yabancı olduÄŸu belli olan gencin yanına yaklaşıp da selam verir. Bir iki kelam edip de oradan buradan konuÅŸtuktan sonra
 
– “Hayrola evlat” der “belli ki sen buralardan deÄŸilsin. Nereden gelir, nereye gidersin?” diye sorar.
 
– “Baba” der genç adam “doÄŸrudur, yabancısıyım buraların. Yollara düÅŸmüÅŸ bir garibim aslında. Nereden geldiÄŸimi bilirim de nereye gittiÄŸimi ben de bilmem. Say ki yolunu kaybetmiÅŸ biriyim iÅŸte.”
 
Önce tebessümle gence bakar derviÅŸ. Bir zaman sessiz kalır. Neden sonra
 
– “Evlat” der “yanılıyorsun, yol kaybedilmez; insan kaybolur. Yoksa yol olduÄŸu yerde durur.”
 
 
Ä°nsan çoÄŸu zaman kendi kusurunu görmüyor. Hep bir baÅŸkasında ve bir baÅŸka yerde arıyor hatayı. Oysa daha önce söylemiÅŸtim sana; “Biz ahir zaman çocuklarıyız… Çok konuÅŸur az ÅŸey söyleriz, birini sevdiÄŸimiz vakit neredeyse kutsal sayar, sevmediÄŸimizi insan bile saymayız. Hata görür, kusur bulur, ayıp ararız da kendimizde kusur bulmayız. Hem bunca dert varken etrafımızda, her yerde belki biraz da kusur bizimdir kâri. Hem deÄŸil mi ki kardeÅŸlik, dostluk, yarenlik, kusur görmek deÄŸil de kusur örtmektir. O vakit kusur bulan kusurludur…”
 
Ama burada bir ÅŸey daha var kendi kusurunu görmeyen, bilmeyen, fark etmeyen de kusurludur. “Ayağına bir taÅŸ deÄŸse kalbini yokla” sözü fehvasınca evvela kendimizi sîgaya çekmek gerekmez mi? Yoksa “başıma çok iÅŸ geliyor, derdim tasam bitmiyor, bir ÅŸanssızlıktır gidiyor” falan demek iÅŸin kolay tarafı. Bizim gibi insanlara düÅŸense ecdadın dediÄŸini yapıp evvela kendimize, kendi gönlümüze bakmak olmalı. Yoksa bizden evvel ya da Yunus’un başına gelen gibi bizden sonra çıkıp da bizi biri sîgaya çeker belki de.
 
Hatırlıyorsun, biliyorsundur ama yine de hatırlatayım. Yunus Emre bu diyardan göçtükten yıllar sonra ÅŸiirlerini bir molla nasıl olmuÅŸsa bulmuÅŸtu. Molla Kasım diyorlardı adamın adına. Bir derenin kenarında oturmuÅŸ, ateÅŸini yakmış Yunus’un ÅŸiirlerini okuyor ve kendince bunlardan beÄŸenmediklerinin kimini ateÅŸe kimini suya atıp duruyordur. Böyle böyle kim bilir kaç ÅŸiiri ateÅŸte yakıp, kaç ÅŸiiri suya döküp devam ederken bir ÅŸiiri okuyunca olduÄŸu yerde mıhlanmış gibi kalır. Zira ÅŸiirin son kıtası tam da ÅŸöyledir;
 
DerviÅŸ Yunus bu sözü
 
EÄŸri büÄŸrü söyleme
 
Seni de sîgaya çeker
 
Bir Molla Kasım gelir
 
 
Hasılı, dervişin de dediği gibi;
 
Yol kaybedilmez, insan kaybolur… Yolu bulmak için evvela kendini bulmak gerek…
 
 
 
Müellif: Fatih Duman / DiriliÅŸ Psotası

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.