Mehmet Ocaktan / Karar
Süleymaniye'de Bayram Sabahı' deyince aklıma hemen, Yahyâ Kemâl'in bu isimdeki şiiri ile, 'Atiq- Valde'den İnen Sokakta..' isimli şiirinde, şairin, 'Ramazan Maneviyeti'ni ve kendisinin oruçs
İkinci Yeni sonrası Türk şiirinin İsmet Özel ile birlikte iki dönüm noktasından biri Cahit Zarifoğlu’dur.
1941’de Almanya’nın Yugoslavya’yı işgal etmesi ve Belgrad radyosundan (Atilla İlhan’ın Lili Marlen şiirindeki Zagreb radyosu aslında Belgrad radyosudur) Akdeniz ve Avrupa’daki Alman c
Divan edebiyatı şairlerinin, Ramazan ayının gelişini kutlamak için yazdıkları ve devlet büyüklerine sundukları kasidelere “Ramazaniyye” veya "Ramazannâme" deniliyordu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kendisiyle 1998’de yapılan bir röportajda, “Şiir okumayı mı seviyorsunuz? Yoksa mesaj vermeyi mi?” sorusunu şöyle cevaplamıştı: “Aslında her �
Başlığı Charles Baudelaire’in aynı adlı şiirinden ödünç aldım. Ölümün, zenginlerin aksine yoksulları avuttuğunu, hem de ümitle yaşanan hayat için, güvenli bir son olabileceğini
“Zaman akıyor ve öğlenin gölgeleri uzamaya başlıyor/ Ve kuşlarla dolu bir kafes gibi,/ Hayatımız da iniltiyle dolu” diyor Füruğ Ferruhzad, ‘Güvercinin Ruhu’ ismini verdiği şiirin
"Şiir yalnızca söylemez, ifade etmez, dile getirmez; ama aynı zamanda resmeder, heykel yapar ve şarkı söyler; o hem mimaridir, hem resim hem de musiki... Sinan ile İtri, Yunus ile Fuzuli'nin a
William Blake'e “Baca Temizleyicisi” şiirini yazdıran hadise, Blake'in kendini ait hissetmediği İngiltere'nin bir gerçeğidir. Bir şekilde kimsesiz kalmış çocuklar, onları himaye ettiği
Merhûm Necîb Fâzıl bir şiirinde, ‘Domuz yavrulayan kısrak tepinir..’ diyordu.. Bu 4 kelimelik mısra sahifelerle anlatılması müşkül olan mânâları içinde barındırıyor.
Başlık Cemil Meriç’ten. Namık Kemal için böyle diyordu Cemil Meriç: “Tevfik Fikret’ten Nazım Hikmet’e, Yahya Kemal’den Necip Fazıl’a kadar bütün şairlerimizin ceddi ekberi…�
Türk şiirinin çok mühim simalarından biri olan Arif Nihat Asya, 07 Şubat 1904 tarihinde Çatalca'ya bağlı İnceğiz Köyünde doğmuştur. Şair, doğum yerini bir şiirinde şu mısralarla a�
“Çılgın mahşerinde ses ve renklerin.../ Benden sor sırrını mesafelerin/ Benden sor ve benden dinle akşamı.../ Rabbim bu sonsuzluk ve onun tadı...” diyor ‘Eşikte’ şiirinde üstad Ah
Kim derdi ki Türkçe bir eser bir başka bir dile çevrildi diye birileri tantana çıkaracak? Gazetelerde hep görmez miydik, filan şairimizin şiirinin, filan hikâyecimizin hikâyesinin, romanın