Sevgili Genco Erkal. Siz ve sizin gibi tiyatroya emek verenler yıllardır devletin, şehir yönetimlerinin, bakanlıkların desteğine rağmen başarılı olamamışsınız bence. Türk Jakobeni ise
“Hakkını aramak” kavramından daha çok önemserim ben “hakkına razı olmak” kavramını. Zira “hakkına razı olmak” aynı zamanda hakkını aramayı da içkindir bana kalırsa.
Yeşim Meltem Şişli isminde çirkin mi çirkin bir kadın var. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde Genel Sekreter yardımcısı pozisyonunda çalışan bu kadının ruhu çirkin. Yoksa Allah’
Toplamda şunu söylemeye çabalıyorum. Ömer Seyfettin’i de, Kudüs’ü de, Şam’ı da, Urumçi’yi de “müfredat sayesinde edindiğimiz ezberler” değil, hakiki bir “vefa ve kardeşlik
Elbette ki her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının “deprem vergileri nereye gitti?” diye sorma hakkı vardır. Çünkü vergi bizim vergimizdir. Peşine düşmek, sorgulamak hakkımızdır.
Deprem sonrası kritik aşama devam ederken, insanlar canlarının derdine düşmüşken “şu an enkaz altındayım” diye tweet atarak insanları hem yanıltan hem de arama kurtarma çalışmalar�
Ne yapsanız, ne söyleseniz “politik olan” üzerinden okunuyor artık Türkiye’de. Bu şekilde olmayacak, olmaz da. Başka bir dil, başka bir pencere lazım bize.
Taha Akyol, Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit “yargı bu kadar zikzak yapmamalı” beyanını bugünki köşe yazısında ele aldı.
Daha önce çeşitli vesilelerle yazmıştım. Bir kere daha o konudaki görüşlerimi kısaca hatırlatayım istiyorum. Ardından da içinde Suavi ve Musa Eroğlu olan o çok kırıcı meseleye gelme
Entelektüel vicdanı, aydın namusu vs. Bunların nasıl bir şey olduğunu düşünürken, aklıma, İsmail Kara hocamızın dört yıl önce yaptığı bir konuşma geldi. Kara"ya göre, "Batı Avr
Her gün moloza dönmüş binaların altından çıkarılan üç yaşında, beş yaşında ölü bedenlerin terörist, o çocukları öldürenlerinse meşru iktidar sahibi olduklarına ikna etmeye ça
TOKİ en başında biraz daha hassas davransaydı Diyanet İşleri Başkanlığımız bu ateşin içine girmek zorunda kalmayacaktı. “Faiz” denilen Allah’ın belası melanet gündemimizi bunca
Önce “gençlere ulaşmak” derken ortaya çıkan üç kategoriden söz edeyim size.
Arabadaydık. Üç kişiydik. Üç yakın arkadaştık. Sıcaktı.
İsmail Kara’nın ‘İsyan Ahlâkı Peşinde-Nurettin Topçu Albümü’nü okurken, seyrederken bir düşünce adamının hayatının dışında, onun yaşadığı günleri, kişileri de okumuş o