İsmail Kılıçarslan: Gençlere ulaşmak klişesi
Follow @dusuncemektebi2
Önce “gençlere ulaşmak” derken ortaya çıkan üç kategoriden söz edeyim size.
Birinci kategori “dağ yürüyüşü” kategorisidir. 1500 rakıma kadar ve bir hafta sonu eğlencesi olarak ortaya çıkar. İlgili mağazalardan alınan özenti malzemeler eşliğinde ulaşılır gençlere.
İkinci kategori “amatör dağcı” kategorisidir. 2800 rakıma kadar mümkündür bu kategorideki gençlere ulaşmak. Sıkı giyinmek, işe yarar bazı ekipmanlar edinmek zorundasınızdır. Vakit ve emek harcamak gerekir.
Üçüncü kategori ise “profesyonel dağcı” kategorisidir. Himalaya dâhil bütün erişim noktalarını kapsar. Eğitim ve full donanım gerektirir.
Gülmeyin gençler. Memleketin sağcısı, solcusu, liberali, muhafazakârı, dindarı vd. unsurlarından oluşan “sıkıcı yetişkinler topluluğu” sizi aşağı yukarı böyle kategorize edip sizi mutlaka ulaşılması gereken bir yer olarak tahayyül ediyorlar.
O yüzden ulaşamıyorlar size. Sizi “mutlaka ulaşılması gereken bir yer” olarak düşündükleri için.
Ne gerçeklerinizi, ne hislerinizi, ne de hayallerinizi biliyorlar fakat delicesine bir tutkuyla ulaşmak istiyorlar size. Dersine hiç çalışmayan kötü öğrencinin şıklarla toto oynamasına benzer şekilde sürekli karavana durumundalar ama kendilerine sorarsanız bütün umutlarını size bağlamış durumdadırlar. Sizinle yatıp sizinle kalkmaktadırlar ama sorunları şudur: Sizin kim olduğunuzu anlamak yerine kendilerinin kim olduklarından emin olmakla yetinmektedirler.
Kendileri kim mi? Hayalleri, özlemleri, idealleri yarım kalmış kayıp kuşağın kayıp bireyleri ama sorduğunuzda bunu inkâr edeceklerdir. Şöyle tanımlarlar kendilerini: “Bizden geçti, bizim artık dünya kadar meşgalemiz var. Bütün umudumuz gençlerde, dünyayı onlar değiştirecek, bütün yatırımı onlara yapmalıyız.”
Sanki gençler bitcoin yahut sulak yerden tarladır onlar için. Üstelik gençlerin genellikle bütün yönlendirmelere açık, yetersiz varlıklar olduklarını düşünmeleri de cabalarıdır.
Bu “gençlere ulaşmak” işinin sıkıntısı nerede biliyor musunuz gençler? Sıkıcı yetişkinler topluluğunun asıl yanlışı ne, biliyor musunuz? Onların gençlere değil, gençlerin onlara ulaşmak zorunda olduklarını kabule bir türlü yanaşmamaları. Sizin dijital yerli, bilgiye erişim avantajlı, değişimi içselleştirerek ilerleyen bir kuşak olduğunuzu anlamıyorlar. Yönlendirmeye değil sadece “yorum bilgisine” ihtiyaç duyduğunuzu ise imkânı yok kabul etmiyorlar. Kendilerinin başaramadığı her şeyi sizin üzerinizden gerçekleştirmeye çalıştıklarını fark etmiyorlar. Ve sizi sürekli proje olarak görüp proje olarak değerlendiriyorlar.
Fakat gençler, bu sıkıcı yetişkinlerin sizin için yapmaya çalıştıklarını çok görmeyin onlara. Zira onların büyüdüğü dünya geçen yüzyılın dünyasıydı. Geçen yüzyılda da işler aşağı yukarı böyle yürüyordu. Belirli ideolojiler, belirli kamplaşmalar, belirli yönelimler üzerinden yani. Oysa gördüğüm kadarıyla sizin ne belirli bir ideolojiniz, ne de çok belirgin bir kamplaşmanız var.
Doğrusu hangisi sağlıklı, onu da biliyor değilim. Bildiğim şudur. Benim gençliğimde yaşadığım sorunlar sizin gençliğinizde yaşadığınız sorunlarla çok alakasız. Dolayısıyla elimizde son kullanma tarihi çoktan geçmiş ilaçlarla peşinizden koşturup duruyoruz. Sizin gerçek dertleriniz, gerçek sorunlarınız, gerçek hayalleriniz, bizimse muhayyel bir toplumsal tasavvurumuz var. O yüzden bir türlü anlaşamıyoruz aslında.
Gelin bu işi şöyle yapalım gençler. Siz, biz sıkıcı yetişkinlere ulaşmanın bir yolunu bulun. Bize kendinizi anlatmanın, ifade etmenin bir yolunu yani… Bunu yaparken de bize anlayış gösterin. Sonrasına bakalım birlikte. “İki eşit taraf” olarak karşılıklı konuşmanın hangi sonuçları doğuracağına yani...
Belki biz sizi biraz rahat bırakırız böylelikle, belki siz de bizim aslında kötü niyetli değil yetersiz olduğumuzu anlarsınız. Olmaz mı?
Yenişafak
Henüz yorum yapılmamış.