Âkif’e mektup gönderen bir okuyucu, memlekette geçmişte salgınlar çıktığı zaman para ile hafızlar tutulduğunu, bunların memleketin dört bir tarafına gönderildiğini hatırlatmış ve
Beş kardeşler. En büyüklerinin adı Siyami. Diğerlerinin isimleri sırasıyla Fatma, Yaman, Nudiye ve Maide… Beş yetim, beş öksüz… Vakit eski vakit… Bir cihan harbi, bir de kurtuluş sa
Gizli nikâhın nikâh olmadığını söylemiştik. Gizli olmasa da şeriatla yönetilmeyen Türkiye gibi bir ülkede misyar nikâhı yapmanın caiz olamayacağını ve bunun kadına bir haksızlık
Devletin hizmetine girmek için el-etek öpmek ister, kula kul olmak ister, başını hep öne eğmek ister. Ben kula kul olmam, el-etek öpmem’ derken ne geçiyordu aklından? Madem ahval böyle, y
Türkiye’nin tarihinin en karanlık günlerine yaklaştığı dönemde SSCB çözülmüş, ABD dünyanın jandarmalığına soyunmuştu. ABD için komünistler tehlike arz etmiyordu artık.
Filistin topraklarında, son bir yüz yıldır İngiltere ve ABD korumasındaki Yahudiler tarafından yoğun şiddetle kesintisiz olarak yürütülen zulmün, Hitler zulmünün ilgililerince unutulmay
Birden fazla etnik-dinî grubun bir arada barış içinde yaşaması ve kültürler harmonisi oluşturması kolay olmasa gerek. Hele hele bu etnik-dinî gruplar bir sömürge mağduru ise! Malezya bu
Bir memleketi tanımanın en doğru yolu türkülerini dinlemektir. Türkülerini dinlerken tefekküre dalmaktır.
Kudüs’ün İsrail işgalinden kurtarılması İslam ümmetinin, muvahhitlerin ve her inançtan vicdan sahiplerinin boyunlarının borcudur.
Derin Tarih yakın tarihin tabularına cesaretle dokunduğu Aralık sayısıyla raflardaki yerini aldı. Kaiser’s Holocaust (Kayzer’in Soykırımı) adlı ses getiren kitabın yazarı, Nijeryalı
İnsan geleceği konusunda öngörüde bulunabilen bir melekeye maliktir. Kişi, ufkun karanlık olduğu bir durumda girişiminden vaz mı geçmelidir yoksa muhatarayı göze alarak girişimini gerçe
Geçtiğimiz cuma günü 79 yaşında ölen Umman Sultanı Kâbûs bin Saîd’in ardından Maskat’a gerçekleştirilen art arda ziyaretler de, “Denizci Sinbad’ın memleketi” Umman’ın Orta
Hem çizgilerini, hem çizgisini beğenerek takip ettiğim Osman Turhan, yaşadığımız kavga ve gürültünün en önemli sebeplerinden birinin, memleketteki şair yetersizliği olduğunu söyledi,
24 Şubat 1942’de içinde sekiz yüze yakın Yahudi göçmenin bulunduğu ve “yüzen tabut” olarak nitelendirilen Struma adlı gemi Karadeniz’de bir Rus denizaltısı tarafından torpillendi.
Hayat bir mücadeledir” derlerdi büyüklerimiz. Mücadeleyi ise, gündelik hayatın işleyişine mahsus ferdi hareketlerin fevkinde inançsal, toplumsal ve siyasal bir içerikle kullanırlardı.