İletişim alanında en yaygın yöntemlerden biri olan konuşmanın, bireylerin birbirleri üstüne tahakküm kurma gayretine dönüşmesi bugünün insanının en masum, en doğal ve doğrudan eylem
En iyisine, en konforuna varma bir hayat anlayışı olunca kendinden başkasını gözü görmüyor. Onun canı da kanı da ancak kendisi için kıymetli. Dünyada neler olup bitiyor o kimseyi ilgile
Bütün Batı dünyasının koca Afrika’da açtırdığı kuyu sayısı sadece ve sadece 150. Bizim insanımızın açtırdığı kuyu sayısı ise 50 bini aşkın! O kuyular, din adamlarına güven
Bugün Müslümanlar için en büyük sorunlardan birisi, imanın kalplere, camilere kapatılması ve sadece bir takım ibadetlere has kılınması tehlikesidir. Oysa iman, ancak salih amellerle hayat
“Din” derken herhangi bir müesses dini değil, genel olarak kutsalın tecrübesini kasteden Dinler Tarihçisi Mircea Eliade, dinlere karşı eşit bir mesafe durmasıyla maruftur ve ona göre kut
Geçenlerde bir arkadaşım instagramda rastladığı bir balayı fotoğrafını göstererek ‘’tuhaf değil mi’’ diye sordu. Gerçekten tuhaftı!
Dinlemek, konuşmaktan zordur. Konuşan kişi genelde kendi bildik dünyasında dolaşır. Dinlemek ise insanın önce kendi dünyasından çıkmasını, sonra ötekinin dünyasına dahil olmasını,
Irak petrollerine önceden ipotek konulduğundan ülkenin gelirinin büyük kısmı emperyalizme akıyor. Dolayısıyla halkına yeterince pay veremiyor. Ülkedeki ayaklanmaların başlıca nedeni bu.
Müslümanın ferde, aileye, cemiyete, ümmete ve insanlığa yönelik vazifeleri vardır. Müslüman bunları gücünün yettiğince ifa etmekle yükümlüdür. Allah Teâlâ kulunu, gücünün yetme
Divriği Ulucamisi ve Darüşşifası neden sanatla veya sanatlı olarak inşa edilmiştir?” sorusuyla bitirmiştik. Bu sorunun cevabını önce, bu yapıları bina eden Mengücek Beyi Ahmet Şah il
İslam dünyası bu günlerde dinsel bağnazlığın, mezhep taassubunun doğurduğu şiddeti yaşamaktadır. Bu süreç genel olarak şöyle işlemektedir: Herhangi bir kültürel veya toplumsal kriz
Çalışma odasında sadece kalbin eski doğrularına, geçici ve ölüme terk edilmiş hikayelerin mahrum bırakıldığı evrensel gerçeklere, sevgiye, onura, acıma duygusuna, gurura, şefkate ve
Çocuklarımızın sorunlu değil, sorumlu davrandıkları, zorluk ve zahmet çekerek üretmenin lezzetini aldıkları, mesuliyet şuuruyla insan kalabilmenin hazzını duydukları bir hayat yaşamala
İnsan değerinin olmadığı bir dönem yaşanıyor. Doğal olmayan insan ölümleri bile sıradan. Kimi ölümler çok değere biniyor kimileri ise asla umursanmıyor. İnsanlık adına korkunç bir
Din adına akıl düşmanlığının, bilim düşmanlığının yapıldığı, özgürlüğün ve adaletin olmadığı bir yerde, ne din olur, ne medeniyet olur, ne de insanlık…Yaratıcılık da, y