Yirminci yüzyılda öldürülen insan sayısı, önceki beş bin yılda öldürülen insanların toplamından fazla. Ahlaki körlük çağında hepimiz acı bize ilişmediği sürece onu unutmayı ve
Birinci Dünya Savaşı sonrasında yeni bir Ortadoğu’nun şekillenmesi, 20. yüzyılın etkili ideolojilerinden “Arap milliyetçiliği”nin tarihî arka planının inşa edilmesinden derin biç
Mekkeli önderler umutlarını seslendirdiler: “Senden hayır umuyoruz. Çünkü sen kerîm bir kardeş, âlicenâb bir kardeş oğlusun.” Resul-i zîşân Efendimiz gülümsedi: “Ben de size Yu
Sezai Karakoç’a göre, medeniyet, kelime olarak dinden gelmektedir. Din, Medine, medeniyet hep aynı kökten gelen kelimelerdir.
Amerika kıtası keşfedildiğinde oraya medeniyetten önce ölüm gitti. Vahşet, hırsızlık, soykırım gitti. Peki daha sonra medeniyet gitti mi? Hayır! Çünkü oranın yerlileri Beyaz Adam’d
“Çağdaş Ebrehe”nin adamları iki kutsala; Mekke-i Mükerreme ve Mescid-i Aksa’ya yaklaşıyor. Sonucun ne olacağını hep birlikte göreceğiz. Acıklı bir finalle yenmiş, yanmış ekin ta
İslam dünyası bu günlerde dinsel bağnazlığın, mezhep taassubunun doğurduğu şiddeti yaşamaktadır. Bu süreç genel olarak şöyle işlemektedir: Herhangi bir kültürel veya toplumsal kriz
“İnsan kökten yalnızlıktır” diyor Ortega y Gasset. Yine de hepimiz yalnızlığı hayatımızın bir döneminde somut bir gerçeklik olarak yanı başımızda tecrübe ediyoruz.
İslam dünyası olarak başımız dertten kurtulmuyor. Yüzlerce yıldır, dünyadaki mazlumlar listesinde başı, maalesef Müslümanlar çekiyor. Ebette hepsi değil; kendilerine dünyevi zenginlik
Suriye’nin geleceğine hasbelkader karar verecek konumda olan aktörlerin, Türkiye dışındaki hepsi batan geminin mallarını kapışma derdinde olmaları hem sorunun çözümünü zorlaştırıy
Ben hep söylerim bunu: Her şey gönülde olup bitiyor. Sizin sıkıntı dediğiniz şey aslında gönlünüz ona razı olmadığı için ‘sıkıntı’dır. Sizin güzel dediğiniz şey aslında g
Bu nasıl bir 'köhne Osmanlı geçmişi' idi ki aniden kurtarıcı gibi gelen kadroların hepsi o dönemin bakiyesi, eğitim sisteminin ürünü olsunlar? Yükseltilmeye çalışılan batı uygarlı�
Toplumsal öfkeyi yönlendiren bu kötücül arzular hep ‘öteki’yi düşmanlaştıran, şeytanlaştıran, aşağılayan kişilik bozukluklarının örgütlenmesidir aslında.
Şüphesiz ki gelişen teknolojinin ortaya çıkardığı bir kısım araçlar/ürünler nimet olduğu kadar külfet de oluyor bizim için. Ekseriyetle de bunların iyiye ve hayra kullanılmadığınd
Eğitim-öğretim yılı başladı. Okullar açıldı. Yeniden hepimiz her yıl olduğu gibi bu yıl da eğitim ve öğretim yılını konuştuk ve konuşuyoruz. Hakikatte Osmanlı’nın modernleşme