Sosyal Medya

Sezai Karakoç’a Göre Medeniyet, Dinden Can ve Öz Alır

Sezai Karakoç’a göre, medeniyet, kelime olarak dinden gelmektedir. Din, Medine, medeniyet hep aynı kökten gelen kelimelerdir.



Ä°slâm’ın devlet, nizam, hukuk ve îman üzere inÅŸa ettiÄŸi toplumun yaÅŸayışı ve yaÅŸayış tarzını ilerleterek koruması  medeniyet kendisidir. Bir inanç, bir düÅŸünce, bir dünya görüÅŸü, kitlelerin malı olduÄŸu zaman, yaÅŸayabilmek için medeniyet olmak zorundadır. Çünkü uzun ömür, medeniyet ömrüdür. Devlet-i ebed müddet fikri de yorumlanırsa medeniyet fikrine çıkar. (Sezai Karakoç, DüÅŸünceler I-Kavramlar, DiriliÅŸ Yayınları, s.18-19)
 
Karakoç’un medeniyet anlayışında Mehmed Âkif gibi, Batı’nın ilerlemeci anlayışının izleri olduÄŸunu ileri sürenler, onun çağın ÅŸartları gereÄŸince “Fen” ilimlerini Ä°slâm’ın üslûbu ve buyruklarında kullanmak gerektiÄŸi fikrini göz ardı ediyorlar. Medeniyetinin zemini gayet net bir ÅŸekilde Ä°slâm’dır:
 
Kültür ve medeniyet, dinden, ruh, can ve öz alır. Din, onlar için tükenmez, kurumaz bir doÄŸuÅŸ, varoluÅŸ ve yeniden diriliÅŸ kaynağıdır. Dini tarihten, toplumdan çekip alınız, geriye medeniyet ve insanlık namına ne kalır? Ä°nsan topluluklarını hayvan topluluklarından ayıran gözle görülür, elle tutulur fark medeniyettir ama medeniyeti de medeniyet yapan dindir. Din ve medeniyet, cevizin içi ve kabuÄŸu gibi bir bütündür. Bu bütünü korumak, en üstün görevdir. Bilim ve teknoloji yarışında rövanşı medeniyetimiz aldığı takdirde, dinin hayatta gerçek yerini bularak, Ä°slâm dünyasını, Batı'yı, DoÄŸu'yu aydınlatacağına, insanoÄŸlunun yeryüzündeki mutluluÄŸunun kapılarını yeniden açacağına kuÅŸku yoktur.” (a.g.e.,s.40)
 
 
“Dinin yayılışı medeniyetin yayılışıdır ”
 
Sezai Karakoç, Mehmed Âkif gibi Batı’nın fen ve ilmini alıp Ä°slâm anlayışında kullanalım düÅŸüncesinden dolayı sentezci diyenler olsa da katıksız bir niyet ve düÅŸünceyle Ä°slâm medeniyet taraftarıdır. “Günlük Yazılar II-Sütun” kitabında medeniyet anlayışını “diriliÅŸ insanı” yla târif eder. Medeniyet için ilk saik inanan insandır.
 
DiriliÅŸ insanı medeniyetin merkezi, çekirdeÄŸi ve tohumudur. Ä°nanç adamı varsa, inanan bir toplum varsa medeniyet de vardır. Medine ve medeniyet aynı kökten gelir. Dinin yayılışı medeniyetin, medeniyetin yayılışı da dinin yayılmasına vesiledir. Ä°slâm medeniyeti, ırk olarak sadece Arapların ortaya koydukları bir medeniyet deÄŸil, Arap, Acem, Türk ve daha birçok kavmin Ä°slâm ruhunu ruhlarına geçirmiÅŸ olarak ortaya koydukları ortaklaÅŸa bir medeniyettir.
 
Ä°slam’ın DiriliÅŸi” kitabında, Ä°nsanlığı toptan tehdit eden silâhların mucidi olan Batılıların bunları keÅŸfedip yapacağını biz Müslümanlar önceden kestirmeli ve onlar yapmadan, biz yapmalıydık, diyor. 
 
Ona göre, bunlar kötüdür, insanlığa sığmaz demek yeterli deÄŸildir. Batı bunları yapacak ve bunları yaptığına göre de kullanacak ve insanlığın toptan mahvolmasına da sebep olacak düÅŸüncesiyle ondan önce yapmalıydık bunları. Dünyada bulunmamızın bir gereÄŸidir bu. Kullanmamak ve kullandırmamak için, bu korkunç silahları biz icat etmeli, onların yapmasına engel olmalıydık. Ahirette olmadığımız, bu dünyada olduÄŸumuzu unutmamalı, kötüyü de hesaba katarak tedbirli olmalı, “düÅŸmanlarınıza karşı aynı silahlarla karşılık veriniz” (Enfal sûresi, 60)  ilâhî buyruÄŸunu tam anlamıyla yerine getirmeliydik.           
 
Osmanlı’nın Ä°slâm medeniyetine kattıklarını savunur. “Osmanlı asırlarında medeniyet toplu olarak ilerlemiÅŸ, incelmiÅŸ ve geliÅŸmiÅŸtir. Osmanlı’nın çöküÅŸü medeniyetin çöküÅŸü mânasına gelmez. ÇöküÅŸüyle medeniyetimiz sona erdi zannettik. Batı böyle ilân etti ve aydınlarımıza bunu inandırdı. Hâlâ aydınlarımız bu ÅŸokun etkisinden uyanamamışlardır. Oysa ölen medeniyet deÄŸildi.” (Ä°slâm’ın DiriliÅŸi, s.44)
 
 
“Ä°slâm medeniyeti vahiy medeniyetidir”
 
Karakoç’un bakışıyla iki medeniyet vardır: Ä°lki ak medeniyet, diÄŸeri kara medeniyettir. Ak medeniyet Ä°slâm medeniyetidir, yâni vahiy ve Kur’an medeniyeti. Ä°slâm medeniyetini ikiye ayırır: Ä°deal medeniyet ve vâki medeniyet. Asr-ı Saadet’te Hulefa-i RaÅŸidin dönemi de dâhil ideal medeniyet olarak tavsif eder. Ä°deal medeniyetten çıkan Emevi, Abbasi, Osmanlı gibi medeniyetler vardır ki bunlar da vâki medeniyetlerdir ki bulundukları zaman ve zeminin emarelerini taşırlar.
 
Bu medeniyet modellerinden biri tekrar bir Ä°slâm medeniyeti ihya etmek isterse model olarak alacakları devir Asr-ı Saadet’tir. Ä°slâm medeniyetinin farklılıkları bir bütündür. Mâveraünnehir’deki de Harran’daki medeniyet ihyasını Ä°slâm’ın dairesi içinde kabul eder. Ä°bni Teymiye de, Ä°mam-ı Gazali de,  Hz. Mevlâna da, Ä°bni Arabi de Ä°slâm medeniyetinin çatısı altındadır. (DüÅŸünceler I-Kavramlar)
 
“Çıkış Yolu II - Medeniyetimizin DiriliÅŸi- Dört Konferans” kitabına göre medeniyet yalnız mimarî uslûp deÄŸil, hayat üslûbudur. Ä°slâmların Kur’an ve Sünnet istikametindeki gayesini gerçekleÅŸtirme ve bu istikametteki duygu ve düÅŸüncelerini ifade isteÄŸinden doÄŸan niyet ve faaliyetlerin, teori ve pratiÄŸin tamamıdır.  “Ä°yi” ve “kötü” birbirinden tamamen farklı medeniyet vardır. Ä°nsanın yaratıldığı günden bu yana birbiriyle devamlı mücadele hâlindedir. Hz. Âdem’le baÅŸlayan “iyi” nin medeniyeti olan “ak medeniyet” vahiy, hakikat ve kitap medeniyetidir. 
 
“Kötü” nün de bir medeniyeti vardır. TeÅŸkilâtlanmış ve kendini haklı görmenin felsefesini oluÅŸturmuÅŸ; inanca karşı felsefe adı altında kara felsefeyi, ruha karşı maddeyi, ulvîye karşı süflîyi, huzura karşı sıkıntıyı, âhenge karşı kaosu çıkarmıştır.
 
Hülâsa olarak, medeniyet târifinde DoÄŸu ve Batı’yı coÄŸrafî terim olarak deÄŸil, ruhun mânevî doÄŸusu ve batısı olarak kullanır. “Ak” ve “kara”, “iyi” ve “kötü”, “bal” ve “zehir”, “tuba” ve “zakkum” kadar birbirinden farklı olan DoÄŸu ve Batı; târih boyunca birbirleriyle devamlı mücadele hâlindedir.  
 
 
 
Müellif: Ahmet DoÄŸan Ä°lbey / Türkiye Yazarlar BirliÄŸi 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.