Esasında karamsar birisi değilim, ancak uzun bir zaman dilimi geçmiş olmasına rağmen hem bahse konu salgının bertaraf edilmesinde, hem ondan kendimizi koruyabilme hem de onunla birlikte yaşam
Birbirinin yanından gelip geçen gölgeler gibiyiz. Trafikte akıp giden arabalar gibi... Birbirimize dokunmamız kazadan sayılıyor sanki. Hayatlarımız birbirine dokunsa hasar alacağız korkusu
“Öğretmenim, Allah’ın, göremedikleri için körleri daha çok sevdiğini söylüyor ama ben de ona eğer öyle olsaydı O’nu göremeyelim diye bizi kör yapmazdı dedim. O da bana “Allah g
Akıl düşünür, kalp sever; muhabbet eder. Gülen ve ağlayan akıl değil kalptir. Akıl bakar, gören ise kalptir. Akıl dokunur, hisseden kalptir. Akıl tartar ve tartışır, kalp teslim olur.
Kadın ve cinayet kelimelerinin bir arada zikredilme sıklığı tarih kadar eski olmalı. Kadın “mahrem” olmaktan, dokunulmaz olmaktan çıktıkça/çıkarıldıkça şiddetin dozu artıyor. Üs
“Her gün bütün kelimelere sayısız kere hoyratça dokunuyor insanlar” dedi beyaz saçlı adam, “oysa kelimeler, ne kadar az insana gerçekten dokunabiliyor!”
Elimizi uzattığımız her şey çürüyor. Belki de dokunduğumuz için biz çürütmekteyiz. Gördüklerimiz kirleniyor. Baktıklarımız bizi kirletiyor, içimizi…
Önce semaya dokunur ramazan. Dokunuşuyla birlikte bambaşka bir manaya bürünen hilali ruhunuzun derinliklerinde hisseder, semaya bambaşka bir gözle bakmaya başlarsınız.
Mustafa Kemal’i sevmediğini söyleyene, “yine doğardın da baban Yunan olurdu” diye yazıp çizmiyorlar mı! Onların hiçbir şeyine dokunmayacaksın, ama onlar Allah, Kitap, Resulüne her ş
Bizi kolay günler beklemiyor. Kötü ihtimale göre hazırlık yapalım da, kolay gelirse bahtımıza. Birbirimize sabrı tavsiye edelim ve öğüt verelim. Cesaretimizi, sabrımızı ve dualarımız
Yalanlarla zedelenmiş bir güvenin tamir edilmesi çok zordur. Çünkü daha önce de belirtildiği üzere güven ile birlikte kişinin izzetinefsi de yara alır. Yalan söylenmiş olan insanın özg
Derin Tarih yakın tarihin tabularına cesaretle dokunduğu Aralık sayısıyla raflardaki yerini aldı. Kaiser’s Holocaust (Kayzer’in Soykırımı) adlı ses getiren kitabın yazarı, Nijeryalı
Malcolm bir gün beyaz bir çocukla yazı tura oynar ve kaybeder. Çocuk elindeki paraları alır. Daha sonra beyaz çocuğun hile yaptığını anlar. Bu olay ona o kadar dokunur ki, yıllar sonra bu
Sözlerin bir ağırlığı, bir kalıcılığı, dokunaklılığı kalmamış gibi sanki, ağzımızdan çıkıyor, önemsendiğine dair jest ve mimiklerin sergilenmesinin ardından, belki bunu bile
2010 yılında Dresden’deki SKD Müzesi’nde ziyarete açılan 3 direkli bu haşmetli çadır, 20 metre uzunluğunda, 8 metre genişliğinde ve 6 metre yüksekliğindedir. Altın ve ipekten dokunm