Çoğumuz, iddiasından vurulmuş insanlarız. İddia değil de dert sahibi olsaydık, belki sonuç değişebilirdi. Bu kadar derin yaralar almayabilirdik.
Bir de ‘kalbi bağımlılık’ meselesi var. Beden sağlığımıza dikkat ettiğimiz kadar ruh sağlığına da özen göstermeliyiz. Kalbimizin bağlandığı yerleri ve önceliklerimizi yeniden
Entelektüel vicdanı, aydın namusu vs. Bunların nasıl bir şey olduğunu düşünürken, aklıma, İsmail Kara hocamızın dört yıl önce yaptığı bir konuşma geldi. Kara"ya göre, "Batı Avr
Hem çizgilerini, hem çizgisini beğenerek takip ettiğim Osman Turhan, yaşadığımız kavga ve gürültünün en önemli sebeplerinden birinin, memleketteki şair yetersizliği olduğunu söyledi,
Ekim ayında kapanan İtibar dergisinin ardından yeni bir edebiyat dergisi için kolları sıvayan şair İbrahim Tenekeci’nin yeni adresi Muhit olacak
Şimdi şehirlerde, yüksek binaların üst katlarındayız. İnsanın insandan düştüğü yerdeyiz. Hayatı kendisinden ibaret sananların hücumlarına maruz kalıyoruz. Mazaretler diyarındayız.
Gıdaları, eşyaları saklama ve koruma koşulları vardır. Kendimizi korumanın şartlarına dikkat etmezsek, çabuk bozuluruz. O halde soralım: Ne durumdayız?
Merhamet başlıklı bir şiir yazmaya çalışmış, fakat başarılı olamamıştım. Şansımı, bu kez yazıyla denemek istiyorum. Demiştik, yine diyelim: Merhamet, insan olmanın birinci şartı
Nurettin Topçu, ''merhametin olmadığı yerde insan da yoktur'' diyor. Var mıyız? O halde, şunu söyleyebiliriz: Biz aslında insanı kaybediyoruz. İnsanoğlu, durmadan hata veriyor.
Yazımıza Adem Özköse'nin şahitliğiyle başlayalım: “Bir ölünün yakılması yaklaşık üç saat sürerken, ölüyü yakma görevi ailenin en büyük erkek çocuğuna düşüyor. Hindular �
Günlük hayatta bazen görüyoruz. Maruz kaldığımız da oluyor. Her türlü fenalığı yapıyor, insanların hayatı ve haysiyetiyle oynuyor, fakat zerre bedel ödemeden, hiçbir şey olmamış g
Birlik ve beraberlik vurgusunu bu denli sık yapmamızın birinci nedeni, hemen yanımızda duran yakıcı, yıkıcı ve yorucu örneklerdir. Irak, Suriye… Kendi içimizde görüş ayrılıkları ya
Erol Göka Hocamız, perşembe günü, ölümle ilgili alışık olmadığımız muhtevada bir yazı kaleme aldı. Sadece zihnimizi değil, kalbimizi de çalıştıran bir yazı. Altını çizdiğim c
Sürekli güncellenen bir harita var önümüzde. Kırmızı çepeçevre büyüyor, yeşil küçülüyor. İlk bakışta, şehirleşmenin tabiata verdiği zarar düşünülebilir. Hayır. Kuşatma alt
Karşımıza çok sık çıkan cümlelerden biri: ‘Üretim değil, tüketim toplumu olduk.’ Biz de aynı şeyi düşünüyor ve söylüyoruz.