Sosyal Medya

İbrahim Tenekeci'nin kaleminden: Fitne ve Enaniyetin yıkıcılığı

Günlük hayatta bazen görüyoruz. Maruz kaldığımız da oluyor. Her türlü fenalığı yapıyor, insanların hayatı ve haysiyetiyle oynuyor, fakat zerre bedel ödemeden, hiçbir şey olmamış gibi yaşantısına devam ediyor. Böyle kimseler var. Pişmanlık duymuyor ve her defasında daha da ileri gidebiliyorlar. Yalan büyüyor, fitne genişliyor, kötülük yayılıyor. Adil mi? Değil.



Oysa yaptıklarına karşılık biraz bedel ödemiÅŸ olsaydı, iÅŸin rengi deÄŸiÅŸebilirdi. En azından bazı adımları atmaya cüret edemezdi.
 
Batı dünyasına mensup birçok ülkenin durumu da bu örneÄŸe uyuyor. Sayılamayacak kadar mümin katlediyor, hayatları yerinden ediyor, kötülükte bulunuyor, fakat bedel ödemiyorlar. Canları yanmıyor. O konforlu hayatlarını güzelce sürdürüyorlar. Adil mi? DeÄŸil.
 
Ahlâk dışı bir sistem kurmuÅŸlar. Örgütlü kötülüklerine karşı kendini veya ülkesini korumaya çalışanı hemen 'terörist', 'diktatör' ilân ediyorlar. Böylece bir adım daha atmış oluyorlar. Güya yaptıkları meÅŸru hale geliyor.
 
***
 
Fitnenin ve enaniyetin yıkıcılığı konusunda Afgan mücahitleri örnek veriyorum. Dünyanın iki süper gücünden birini yendiler. Fakat kendilerine yenildiler. Fitne ve enaniyet galip geldi. Sonuç acıdır ve ortadadır.
 
Seksenlerden günümüze gelirsek, bu amansız hastalığın birçok yere sirayet ettiÄŸini görüyoruz. Müslümanların tekbir getirerek birbirini katlettiÄŸi günlerdeyiz. Ayrılığın ve ihanetin en derin yerindeyiz. Hem anlamakta, hem nefes almakta zorlanıyoruz. Bu halimiz niyeti iyi olmayanlara da cesaret veriyor.
 
Ümmetçe birlik ve beraberlik içinde olsaydık, hayatî konularda müÅŸterek bir duruÅŸ sergileseydik, başımıza gelenlerin çoÄŸu gelmezdi. Bir yığın vebalin altına da girmemiÅŸ olurduk.
 
BütünlüÄŸünü saÄŸlamış bir Ä°slâm âlemi, Kudüs’ün özgürlüÄŸüne kadar birçok anlama gelir. Bunu baÅŸlatacak olan inÅŸallah Türkiye’dir.
 
Görüp beÄŸendiÄŸimiz bir ÅŸeyi alabilmemiz için çalışmamız ve kazanmamız gerekiyor. Ä°stemek, bir başına yetmiyor yani.
 
'Bizimdir' demekle hiçbir ÅŸey bizim olmaz. Sloganların ötesine geçip projeler üretmeliyiz. Çalışmak, çabalamak, derinleÅŸmek ÅŸart. Sadece ülkelerimizi deÄŸil, kendimizi de tahkim etmeliyiz. Daha ÅŸuurlu ve azimli olmalıyız.
 
Kudüs’e defalarca gitmiÅŸ olan Ömer Lekesiz ve Kemal Öztürk ile yakın ilgisini bildiÄŸimiz Mustafa Özel, Adem Özköse ve Ahmet Murat, müstakil birer kitap yazmalı mesela. Kudüs’le ilgili akademik çalışmalar, yayınlar, etkinlikler artmalı. Mescid-i Aksa pulları dahi etkili olacaktır. Bu pulların dünyayı dolaÅŸtığını düÅŸünelim. Neyi koruduÄŸumuzu veya kaybedeceÄŸimizi her daim hatırlatmalıyız. Kudüs’ü sadece dilimizin deÄŸil, kalbimizin de gündeminde tutmalıyız. Sıcak ve taze.
 
Aylık bir Kudüs dergisi olabilir örneÄŸin. Dergi deyip geçmemek lazım. Birkaç genç arkadaşın fedakârca çıkardığı Ayasofya dergisi, özellikle yeni nesil arasında ciddi bir yankı uyandırdı, karşılık buldu. Ayasofya, her sayıda tekrar önümüze gelmiÅŸ oluyor. TeÅŸekkürler Recep Terler.
 
Kudüs bizimdir fakat özgür deÄŸildir. Kudüs’e giden yol Ä°stanbul’dan baÅŸlıyor ve BaÄŸdat, Musul, Halep, Åžam, Beyrut, Kahire’den geçiyor. Dikkat ederseniz, önce bu ÅŸehirlerimizi yıktılar, rehin aldılar veya etkisiz hale getirdiler. Ardından kara karar geldi.
 
Bir tek İstanbul bağımsız olarak ayakta kaldı. Dolayısıyla ilk adım buradan atılmalıdır, atılacaktır.
 
***
 
Kuvvetli olmaktan yalnızca maddiyatı anlayanlar çıkıyor. Küskün olan iki müminin barışması bile bu çabaya dâhildir. Kalbimizi hasetten, fitneden, riyadan arındırmak, kuvvetli olmanın baÅŸlangıcıdır. Ancak dünyadan ve ÅŸahsi küçük hesaplardan kurtulursak kuvvetli oluruz. Manevî derinlikten ve dirayetten yoksun insanların elindeki maddiyat, ÅŸahsiyeti köreltir. Ä°htiras da öyledir. Bakınız: Körfez’deki bazı ülkeler ve liderler.
 
Kudüs konusu aynı zamanda bir elek vazifesi görmektedir. Sadık olanlar ile olmayanlar birbirinden ayrılıyor. Dert ve dava sahipleri belli oluyor. Ä°nsanın istikametini öncelikleri belirler. Kim nereye gidiyor, anlaşılıyor.
 
Bu satırları cumanın aydınlığı içinde yazıyoruz. Kudüs, inancımızın bir parçasıdır. Elbette inancımızın gereÄŸini yerine getireceÄŸiz.
 
 
Kaynak: YeniÅŸafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.