Sosyal Medya

İbrahim Tenekeci: Sakız reklamı ferahlığında kurşuna dizilmek

Çoğumuz, iddiasından vurulmuş insanlarız. İddia değil de dert sahibi olsaydık, belki sonuç değişebilirdi. Bu kadar derin yaralar almayabilirdik.



Her gece, kendime aynı soruyu soruyorum: Bugün bir insana haksızlık etmiÅŸ olabilir miyim? Ä°yi bir kimseyi üzmüÅŸ?
 
Biliyoruz ki, insanlar arasındaki birçok sıkıntı, hatta önyargı, oturup konuÅŸamamaktan kaynaklanıyor. Yüz yüzden utanır, utanıyor. Karşılıklı konuÅŸulduÄŸu vakit, bunun ne demek olduÄŸunu daha iyi anlıyoruz.
 
Åžunu da sıklıkla yaşıyoruz: Yanlış anlama ve anlaşılma kapısı bir kez açıldığı vakit, kolaylıkla kapanmıyor. Mesele, iÅŸi oraya getirmemekte.
Hayatın acımasız olduÄŸu söyleniyor. Asıl acımasız olanlar, bunu diyenlerdir. Evet, insanlar.
 
Tüm cesaretimi toplayıp kurÅŸuna dizilen bir rejim askerinin görüntüsünü izlemeye niyetleniyorum. Videoya tıklar tıklamaz, bir sakız reklâmı baÅŸlıyor. Yüksek müzik eÅŸliÄŸinde, 'yepyeni bir ferahlık deneyimi' deniliyor. Birazdan adam ölecek. Ä°ÅŸte böyleyiz.
 
Hayat, buna benzer çeliÅŸkilerle dolu. Ä°nsanın çeliÅŸkisi diyelim. Amerika'dan bir fotoÄŸraf: Siyahiler, kendilerine kötü davranıldığı ve haksızlık yapıldığı gerekçesiyle 'isyan' ediyorlar. Elbette haklılar. Eylemlerine, vicdan sahibi bazı beyazlar da destek veriyor. Görüntü ÅŸu: Ä°ki siyahi polis, siyahilerin haklarını savunan bir beyazı yaka paça gözaltına alıyor. Åžimdi bu, 'hayatın gerçekleri' mi olmuÅŸ oluyor?
 
***
Küçük notlarımızın yardımıyla ilerleyelim. Bir gazetenin resmi twitter hesabından ÅŸu haberin duyurusu yapıldı: “Kamer Genç isyan etti, Halk Partisi karıştı.” Linke dokunup haberi açtım. Hemen yanına ÅŸunu kondurmuÅŸlar: “Ä°ÅŸte ilk Türk Victoria's Secret mankeni!” Gazetenin adını da vereyim: AkÅŸam.
Birkaç gün sonra, Kemal Öztürk'ün medyayla ilgili deÄŸerli bir yazısını (29 Nisan) okuduk. Özetle, 'hep beraber çürüyoruz' diyordu.
 
Konuya küçük bir ilave yapayım: Gazete bayileri ile Tekel ürünleri satan yerlerin aynı esnaf odasına baÄŸlı olduklarını biliyor muyuz?
 
Kemal Bey'in yazısının yanına, hakkaniyetli kardeÅŸlerimizden Ali AktaÅŸ'ın ÅŸu cümlesini de koyalım: “Ey dindarlar! GüneÅŸ, Takvim ve benzeri ÅŸovmen gazetelerin haberleriyle politika oluÅŸturmayınız.”
 
Politika bahsine verebileceÄŸimiz birçok örnek var. Onlardan biri de, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın geçenlerde yaptığı bir açıklama. Åžöyle dediler:
“Türkiye, vatandaşına kumpas kurmaktan çekinmeyen bir zihniyet tarafından yönetilmektedir.” Son yazımızın baÅŸlığını hatırlatmakla yetinelim: 'Yapan, yaptınız diyendir.'
 
 
***
Bütün bu yazdıklarımızı nasıl toparlayacağız? Elimizdeki ipi nereye baÄŸlayacağız? Uzak çaÄŸrışımlar eÅŸliÄŸinde deneyelim.
 
Hakikatle pazarlık yapamayız. On ise o, dokuz olsun diyemeyiz.
 
Öte yandan, insanın iddiasıyla imtihan edildiÄŸini de biliyoruz. Ä°smet Özel'in dediÄŸi gibi, genellikle, oramızdan vuruluyoruz.
 
Geçenlerde, alanında iddialı bir firmanın yazılı reklâmını gördüm. 'Ya en iyisi yada hiç' deniliyordu. Böylece, aynı yerlerinden vurulmuÅŸ oldular. Bakınız: Büyük konuÅŸmak.
 
ÇoÄŸumuz, iddiasından vurulmuÅŸ insanlarız. Ä°ddia deÄŸil de dert sahibi olsaydık, belki sonuç deÄŸiÅŸebilirdi. Bu kadar derin yaralar almayabilirdik. 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.