Sosyal Medya

Ä°brahim Tenekeci: Bozulmadan kalabiliyor muyuz?

Gıdaları, eşyaları saklama ve koruma koşulları vardır. Kendimizi korumanın şartlarına dikkat etmezsek, çabuk bozuluruz. O halde soralım: Ne durumdayız?



BaÅŸarısını kendinden, baÅŸarısızlığını baÅŸkalarından bilen insanların sayısı her zaman çoktur. Kıskanç olurlar. Sabır gösterip katlanmak gerekir. Öte yandan ÅŸunu da biliyor, yaşıyoruz: Çalışkanlık ve fedakârlık sonucunda ortaya çıkan baÅŸarıyı herkes hazmedemez. Kiminin de aklı almaz. Altında yahut arkasında bir ÅŸey arar.

Bazılarına bir imkânı devrederler. Kimi de sıfırdan bir imkân oluÅŸturur. Hangisi daha kıymetli diye sormamıza gerek yoktur. Zorlukla beraber gelenin güzelliÄŸi baÅŸkadır.
 
Kimi dost edinir, kimi adam toplama telaşında olur. Toplanan dağılır, dağılmıştır. Dostluk ise her daim tazedir. Ä°ki cihanı da yakından ilgilendirir. Buraya bir okuma parçası alalım: “Hz. Dâvûd (a.s.) Hakk’a (c.c.) yalvarıp dedi ki: Ä°lâhî! Dünyada sultan denen kulların ve onların hazineleri var. Pekiyi, senin hazinen nerdedir? Ferman geldi: Ey Dâvûd! Benim hazinem, mü’min kullarımın gönülleridir.” (Dr. Hayati Bice, Hoca Ahmed Yesevî, sayfa 281)
 
Yanlış baÅŸlayanın doÄŸruyu bulması vakit alır. Hem fazladan yorulur, hem de baÅŸkalarına yorgunluk verir. Kibir denilen illete bu civarda da rastlıyoruz. Kusur olarak gördüÄŸümüz bir ÅŸeyi düzeltmeye çalışırken daha çok hata yapabiliriz. Kaynak vermeden yazalım ki baÅŸka anlamlara gelmesin. Yazarımız küçük bir yanlışa deÄŸiniyor: “Bir az da dikkatsizlikten bir çok hatalar meydana gelmiÅŸtir.” Böylece bu kısa cümlede üç yanlış birden yapmış oluyor. DoÄŸru nerede kaldı?
 
Ne kadar dikkatli bakarsak bakalım, bazı ÅŸeyleri göremeyiz. Ancak isterlerse ve nasibimizde varsa, kendilerini gösterirler.
 
Ä°nancımız ÅŸudur: Dünya yük, Allah büyük. Hayat, uzun bir yürüyüÅŸün, soluksuz bir koÅŸunun adıdır. GeçtiÄŸiniz insanları araçlarla taşıyıp önünüze koyabilirler. Sonuç deÄŸiÅŸmez. Bir ÅŸey olmamıştır ve olmaz.
 
***
 
Ömrümüz boyunca sayısız insan tanırız. Kimi üzer, kimi sevindirir. Aziz hatıralar ile derin piÅŸmanlıklar aynı evde oturur.
 
Bazı insanlar insanları yiyerek beslenirler. Emekleri zimmetlerine geçirerek ilerleme yoluna giderler. BaÅŸarınızda hak iddia ederler. Hayatınızı ipotek altına almaya çalışırlar. Dürüstlük ve samimiyet, hepsini etkisiz kılacak güçtedir.
 
Ä°nsan tercihlerinden oluÅŸur. Birini seçtiÄŸimiz zaman diÄŸerini dışlamış veya karşımıza almış olmuyoruz. DüÅŸmanlık edemeyiz. Ben bunu sever veya seçerim, sen ÅŸunu. Seçimlere evvela bu pencereden bakıyoruz.
 
Devam edelim. Ä°yilik, yalnızca insanlara yardım etmek deÄŸildir. Maddî ve manevî olarak sevindirmek vs. Düzgün ve dürüst bir insan olmamız da baÅŸkalarına iyiliktir. Nasıl biri olduÄŸumuzu sahiden biliyor muyuz? Kendimizi merak etmeliyiz.
 
Süleymaniye’deki asırlık sığla aÄŸacına uÄŸradım geçen gün. Åžunu yazdırdı bana: “Bütün gün ayaktasın, yorulmaz mısın?” Konumuzla ilgisi nedir bunun? Ä°htiraslarımız, hırslarımız ve hınçlarımız bütün gün ayakta. Gönlümüz yoruldu, yoruluyor. Mübarek sözdür bu: “Göz uyur, gönül uyumaz.” Sanki gönlümüzü de uyutuyoruz.
 
Gıdaları, eÅŸyaları saklama ve koruma koÅŸulları vardır. Kendimizi korumanın ÅŸartlarına dikkat etmezsek, çabuk bozuluruz. O halde soralım: Ne durumdayız?
 
 
Kaynak: YeniÅŸafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.