Okyanusun ortasında fırtınaya yakalanan bir gemide kimse kendini düşünemez. Kaptan, sadece kendisini düşünmekle kendini kurtaramayacağını bilir. Gemi battığında herkesle beraber ölece�
Amiş Efendi de, "Cenab-ı Hakk zatı gereği (bizatihi) en büyüktür. Başkasına nisbetle değil!" der. (Bu, şerhi uzun sürecek bir bahistir.) Kullarına gelince, insanoğlu bir damla sudan yara
Cömert birine sormuşlar. Fakirlere dağıttığın şeylerden ötürü onları kendine minnettar görüyor musun?
Siyonist işgale her karşı çıkışı antisemitizm yaftası yapıştıran Batının islamofobik dalgalanmadan bağımsız olmadığını görmeyen yok. Bir yanda soykırımı mağduriyet endüstris
Halkımızın koronavirüsle meydan muharebesi marketlere saldırarak başlamış bulunuyor! Türkiye halkı ne ara bu kadar açgözlü oldu. Asıl korkutucu olan bu açgözlülüktür. Devleti yönet
'Çalışan kadın’ kavramı yaklaşık iki yüzyıllık bir geçmişe sahiptir. Bunun ana nedeni modernleşme ve sanayileşme ile birlikte çalışmanın ev dışına taşan, ücret getiren kısmı
İlk kez Wilhelm Dilthey tarafnndan Das Leben Schleiermachers (1870) adlı eserinde kullanlan bildungsroman türünü, Şerif Mardin türün kendine özgü unsurlarını içinde barındıran iyi bir �
“Aydınlanma mutlakiyetçi düzenlerin eleştirisi olarak doğdu ve Fransız Devriminin oluşum koşullarını hazırladı” İlerleme düşüncesine kapılan, giderek daha fazla makineleşen bir d
Kulluk, yaratılanın, yaratıldığı hâl üzere olması demek ise, insan için akl etmek, kul olmaktır. Kul olmak ise ancak ve ancak kendini idrâk etme, kısaca, idrâk-i taayyün-i şahsî, yani
“İslamcılık” kavramı ve “İslamcı” sıfatı (ve bazen yaftası), kendini bu kavramın ifade ettiği düşünce geleneğine/ideolojiye yakın hisseden veya hissetmeyen birçok Müslümanı
Mısır'da Nasır ve Sedat’ın mirasını sürdüren Mübarek, otokrat bir yönetim anlayışını kendine özgü bir tarzda uyguladı. Esas dayanağı ordu olan rejim, devlet başkanının ve ordun
Kur’an’da da, “Siz insanlara gerçek iyilik, erdem ve dindarlığı tavsiye ederken kendinizi unutuyor, bundan muaf olduğunuzu sanıyorsunuz, öyle mi?” (Bakara 2/44) buyrulurken tam da dinda
Çocuk, genç ve yaşlı, kadın, erkek bütün Kudüslü Müslümanlar benzer şeyleri söylüyorlar: “Kudüs’ü boş bırakmayın. İmkânı olan buraya gelsin. Mescid-i Aksâ nöbetine katılı
“Modernleşme döneminde ulema ve dini otorite ortadan kalkınca insanlar din konusunda yeterli bilgilendirmeden uzak kalınca bu ihtiyacı kendinin gidermesi gibi bir durum ortaya çıktı. Buna bi
Avrupa’nın büyük bir eşiği atlamak üzere olduğunun altı çizilebilir. Bu eşik, bütün kurumları yavaş yavaş yıkılan modernitenin, henüz devri son bulmadan, kendine has yöntemlerle