Neil Postman’ın ünlü kitabı Çocukluğun Kayboluşu’nda medyanın denetimsiz varlığının, anne baba kontrolünü aşındırdığı ve bu durumun, giderek pek çok evde merkezi bir hüviyet
Çoğu yaşam ve görüş bugün hâlâ, Auschwitz ve Hiroşima sanki hiç olmamış, yahut eğer olmuşsa da çok uzaklarda, çok önceleri, bir öfke boşalımı şeklinde olmuş, bizi ilgilendirmez
Yolların tıkandığı, önümüzde uzanan patikaların bizi hiçbir yere götürmeyeceğini düşündüğümüz zamanlar vardır. İnsanlar çaresizlik hapishanesine tıkılı kalmış ve yeis, gem
Düşünmek inziva ister. Tefekkür, dünyaya gitmek, onunla konuşmak ama sonra yaşadıklarımızı hazmedebileceğimiz bir tecrit hücresi bulmakla gerçekleşir. İçe dönüş olmadan ne güzel b
Zalimlerin ve onların kurbanı olan mazlumların olduğu bir dünya bizi tanıklığa çağırır. Hiç kan dökülmemiş, çocuklar hiç yetim kalmamış, ıstırap yürekleri kavurmamışçasına d
İlk orucunu ve çocukluğunun Ramazan anılarını anlatan Psikiyatrist Prof.Dr.Kemal Sayar çocukluğunda çok susadığı oruç anısı anlattı. Sayar "Çocukluğuma dair Ramazan'la ilgili en kuvv
Adam yorgun argın eve geliyor. Anahtarları çevirerek eve giriyor, selam veriyor. Cılız bir ses mukabele ediyor. O sırada televizyondaki dizi filmine gömülmüş olan kadın, ekrandan gözlerini
Depresyon için ‘ruh üşümesi’ diyor Japonlar, ruhu modernliğin ayazında kalmış nice insan her şeyin mübah ama bir o kadar da köksüz olduğu bir kültürel ortamda tutunamıyor.
Modern dünyada arkadaşlığın yükü ağır. Bu gönüllü ve kişisel ilişkiden giderek daha çok şey isteniyor. Tıpkı evlilik gibi arkadaşlığın da yüreğin bütün derdini omuzlamasını
İnsan, başka insanları duymaya, varlığa saklanmış ıstırabı anlayıp buna cevap vermeye yazgılı bir varlık. Doğan her çocuk diğer varlıkları taklit eder ve beynindeki ayna nöronlar a
Mançurya’lı Aday filmini seyrettiniz mi? Bu filmde psikiyatrinin bir istihbarat teşkilatı tarafından nasıl kötüye kullanıldığının çarpıcı bir örneğini bulursunuz. Anlatılan özün
İnsan olmayı öğreniriz. Yolların çatallandığı yerlerde ahlakın ve vicdanın izlerini takip ederek insan oluruz. Hepimiz kendi hayatlarımızın çırağıyız, kendi acımıza ve başkaları
Can sıkıntısı, buhran içindeki modern öznenin yaygın bir ruh hali olarak karşımıza çıkıyor. Yenilik ve buluşun, hız ve ilerlemenin kutsal bir mertebe kazandığı modern dünyada, onca
Bir hikâye sorgulanmadığında, artık efsane statüsü kazanmış demektir. O efsanenin sunduğu paradigma dışında düşünmek zorlaşır, hatta efsane ve gerçeklik giderek birbirini besler hal
Hızın, içinde yaşadığımız zaman diliminde hayatımızın hemen her alanını şekillendiren bir güce sahip olduğu muhakkak. Zira hız, bu çağın en belirleyici bileşeni haline gelmiş dur