Özel / Analiz Haber
Kemal Sayar: Tarihten öğrendiğimiz bir şey varsa, o da bir kıvılcımın büyük ateşler yakabildiği
Yolların tıkandığı, önümüzde uzanan patikaların bizi hiçbir yere götürmeyeceğini düşündüğümüz zamanlar vardır. İnsanlar çaresizlik hapishanesine tıkılı kalmış ve yeis, geminin dümenini eline almış karanlık sulara sürüklemektedir.
Memlekette ortak bir karamsarlık ideolojisi galip gelmiÅŸ ve bütün ruhları zehirlemektedir. Ä°ÅŸte böylesi zamanlarda zulmeti delen bir ışık, ataleti yenen bir devinim ve nihayet baÅŸları doÄŸrultan bir hamle olarak ufkumuzda parlar o. Umut. Onunla düÅŸtüÄŸümüz yerden doÄŸrulur, karanlığın örtüsünü yırtar ve yeniden baÅŸlarız. Yolumuzun tıkandığını hissettiÄŸimizde yepyeni yollar, alternatif patikalar bulacağımıza duyduÄŸumuz inançtır umut. Umut varsa yenilmek yoktur, direniÅŸ ve gayret vardır, bir çaba üzere olmanın huzur ve itminanı vardır. Umut etmek tozpembe rüyaların salıncağında gerçeÄŸe gözlerimizi kapamak anlamına gelmiyor. Neyin yaklaÅŸmakta olduÄŸunu bilmiyoruz ama bu belirsizlik alanında da oturup bekleyecek deÄŸiliz. Bu belirsizlik odasında her ÅŸey kadar bizim eylemlerimiz de sonucu belirleyebilir. Dünyayı ben de deÄŸiÅŸtirebilirim.
Bilinmeyeni ve bilenemeyecek olanı kabullenmekte umudun alanına girerim, her ÅŸeyi kötüye yoran bedbinlerin ve tozpembe düÅŸler gören nikbinlerin tersine kesinlikten, belirlilikten uzaklaÅŸarak ruhumu umuda ayarlarım. Attığım adım, söylediÄŸim söz, yazdığım yazı boÅŸluÄŸa yazılmış olmayacak. Ne yapıyor ve söylüyorsam bu dünyada er ya da geç bir karşılık bulacak. O eylemin, o sözün, o davranışın kime ne kadar tesir edeceÄŸini, bu dünyada neyin gidiÅŸatına etki edeceÄŸini önceden bilme ÅŸansım yok. Ama yine de geri durmuyorum eylemden, hayra dahil olmaktan, iyiliÄŸin ve güzelliÄŸin örgüsüne ilmek atmaktan. Umut baÅŸlamaktır, eylemin kendisi deÄŸildir, onun yerine geçmez. “Gelecek, bugün onun için hazırlananlara aittir” diyor Malcolm X. Bazen hayat olanca acılarını üzerimize boca eder. Hayal kırıklığıyla yüzleÅŸir ve ilerleriz. YüzleÅŸtiÄŸimiz her ÅŸeyi belki deÄŸiÅŸtiremeyeceÄŸiz ancak bir ÅŸeyi onunla yüzleÅŸmeden asla deÄŸiÅŸtiremeyiz.
Hatırlamak umudu besler, unutmaksa yeisi. Umut geleceÄŸe dair olsa da kökleri geçmiÅŸin hatıralarına uzanır. Tümden bir karanlık veya cennetamiz bir altın çaÄŸ olarak kurabiliriz geçmiÅŸi, ne ki ne biri ne ötekidir çoÄŸunlukla, hayat nasıl ak ve karalardan oluÅŸuyorsa geçmiÅŸ de zulmet ve nurun iç içe geçtiÄŸi odalardan oluÅŸur. Bellek bize geçmiÅŸin bir yerinde güçlü olduÄŸumuzu söyler. Bir psikoterapisti dinlemiÅŸtim yıllar önce bir kongrede, depresyon konusunda çalışan bir adam. Diyordu ki, “Karanlığın ortasında bana gelen insanlara birkaç seans depresyondan önceki zamanlarını anlattırıyorum, her ÅŸeyin günlük güneÅŸlik olduÄŸu zamanları. Bir bakıyorum ki o kolunu kaldırmaya mecali kalmamış insanlar birden canlanıyor, gözlerinden bir ışık yalımı geçiyor”. Unutkanlık ümitsizliÄŸe açılır. Kurulu düzen sizi deÄŸiÅŸtirilemez, yıkılmaz, kaçınılmaz olduÄŸuna inandırmak ister. Ä°yiliÄŸin tarihini akılda tutmalıyız. Ä°yileri ve soylu ruhları daima hatırlamalıyız. Ä°nsanlığın dar zamanlarda ortaya koyduÄŸu atılım ve dinamiklere zihnimizde yer açmayı bilmeliyiz.
Tarihten öÄŸrendiÄŸimiz bir ÅŸey varsa, o da bir kıvılcımın büyük ateÅŸler yakabildiÄŸi. Sıçramalarla akıyor zaman, tahmin edilemiyor, öngörülemiyor. Kötülük bir bakıyorsunuz saÄŸlam bir ahlaki dayanışma, sabır ve cesaret karşısında geriliyor, mevzi kaybediyor. Bu satırları Berlin’de bir otel odasında yazıyorum. Berlin duvarının yıkılmasından bir ay öncesine dek kimse Sovyet bloÄŸunun çözüleceÄŸine inanmıyordu. Umut yeni imkanların yeÅŸermesine izin verir. Böylece eskiden birbirine yabancı olan insanlar, bakarsınız bir ‘biz’ olmuÅŸlar ve bir rüyanın peÅŸi sıra uçurtma uçuruyorlar. Ä°mkansız diye bir ÅŸey yoktur evet, sadece düÅŸlerinden vazgeçen insanlar vardır. Umut bir zihin halidir. O dünyanın halinden berîdir, dışarıda ne gördüÄŸümüzden bağımsız olarak ruhun bir boyutu olarak iÅŸlev gösterir. Ruhun ve kalbin yönelimi, içinde yaÅŸadığımız dünyayı aÅŸan, onun üzerine çıkan, ufukların ötesini araÅŸtıran derin ve güçlü bir duygu. Bir ÅŸeyi baÅŸarma ihtimalimiz olduÄŸu için deÄŸil, onu sadece iyi ve doÄŸru olduÄŸu için yapma ahlakından beslenen bir duygu.
Rebecca Solnit, “Umut ve eylem birbirini besler” diye yazar. Paulo Freire, “Asgari bir ümit olmaksızın mücadeleye baÅŸlayamayız” der, “Ancak mücadele olmaksızın da ümit dağılır gider, dayanağını kaybeder, ümitsizliÄŸe dönüÅŸür ”. Ä°yilik, güzellik ve hakikat için bir derdi, bir davası ve kavgası olan insanlar ümitsizliÄŸe maÄŸlup olmaktansa tehlikenin kollarına atılır. Her tehlikede bir imkan saklıdır. Kendi güç ve imkanlarını hor gören bir insan kaybedeceÄŸine peÅŸinen inanır ve kendisini sorumluluktan azat eder. Madem o ‘güzel kaybeden’ lerden olacaktır, o halde kılını kıpırdatmasına lüzum yoktur. Oysa umut eden insan, eÄŸer yeterince uzun yürürse yolun bir yerinde hayra açılan bir kapı bulabileceÄŸine inanır.
Umutlu olmak bilinmeyene güvenmektir, mümkün olana, deÄŸiÅŸime güvenmektir. Hayal kırıklığını, ihaneti, taÅŸlanmayı göze almakla yola çıkar insan, ÅŸeamet tellallığını bir kenara bırakıp elini taşın altına koymakla yola çıkar. Cesaret bulaşıcıdır, kalpler ve zihinler deÄŸiÅŸir ve deÄŸiÅŸen herkes birbirinin farkına varır. Cesur ruhlar ışıldar ve birbirlerini bu ışıltıdan tanır. Böylece bir cesaret taÅŸkını eskiyi, köhnemiÅŸ ve korku salmış olanı önüne katıp sürükler. Siyaset de insanların kimlik, haysiyet ve duygu taleplerine cevap verebildiÄŸi oranda toplumda karşılık bulur. Bozguncu karamsarlık ideolojilerinin bizi felç etmek ve kötürüm bırakmak isteyen pasif nihilizmine karşı durmalıyız. Berlin’deyim ve az önce uzun bir gece yürüyüÅŸünde DoÄŸu’yu ve Batı’yı ayıran o çizgiyi birkaç defa geçtim. Yirmi yıl önce orada aşılmaz bir duvar duruyordu ve binlerce insan o duvarı aÅŸmak isterken öldürüldü. Umut edebilen her insan içinde bir kahramanlık potansiyeli taşır. Umut kazanılan bir ÅŸeydir, tırnaklarınızla kazdığınız bir tünel, açtığınız bir pencere veya kapı, kurduÄŸunuz bir köprü, bulduÄŸunuz doÄŸru insandır. Korku ve cesaret arasında çizdiÄŸimiz o hayali duvarı aÅŸalım, yeisten ümide yürüyelim, bir dua gibi mırıldanalım; yarın dünden daha güzel olacak. Her yazının bir hikayesi var. Gönül insanı bir dostum, gönül insanı bir büyüÄŸüne uÄŸramış ve uzun uzun dertlenmiÅŸ dünyanın halinden, gördüÄŸü yanlışlıklardan. Aldığı cevap ÅŸu olmuÅŸ: “Koca bir karanlığı aydınlatmaya bir mum yeter!”
Biz inanırsak dostum gelip geçecek zorluklar, biz umuda yaslanır ve birbirimizden hız alırsak, inan bana yarın dünden daha güzel olacak.
Gerçek Hayat
Henüz yorum yapılmamış.