“Hayatı anlamadan geçip gidiyoruz. Olgunlaşmak kalbin daha hassas, kanın daha sıcak, zekanın daha işlek, ruhun daha huzurlu olması demek. İçlerinde böyle bir canlılık, böyle bir hayat
Yazısı silinerek üzerine başka yazı yazılmış parşömen kağıdına benzetiyordum kendimi; aynı kağıt üzerinde, yeni yazılar altından çok daha değerli bir metni keşfeden bilginin sevi
Acizane kanaatim, geçen zamanın ve değişen hayatın ‘eser’i hayata getiren süreci önemli ölçüde arızaya uğrattığı şeklinde... Bugün edebiyat iddiasıyla ortaya konan çalışmalar�
Günler, sanki hepimiz yürüyen bir bandın üzerindeymişiz ve o bant bizi her gün aynı noktalardan başka aynı noktalara taşıyormuş gibi alışılagelmiş ve durağan bir şekilde geçiyor.
Modern Çağ’ın sonunda iletişimdeki fantastik gelişmeler, neredeyse herkesin dünyanın her tarafındaki insanları anında görme veya konuşmasını mümkün kıldı.
“Keşke biz daha yaşarken bize gerçekten dost olan birileri gazetelere ‘Acı Kaybımız’ diye başlayan ilanlar verse” diye geçirdi içinden beyaz saçlı adam. Kahvesinden bir yudum aldı
Bazı bilmeceler, verilebilecek her türlü ipucunu önümüze sürerek cevabını bizden gizler. Kelimeler olmadan sessizliği tarif edebiliyor muyuz?
“İnsanın yalnızca yarısı kendisidir, öteki yarısı da kendisini nasıl ifade ettiğidir”
Bu akıl dışı oyunu yalnızca biz oynuyoruz, biz insanlar! Hem de ne büyük heyecanla, ne büyük ihtiras ve şehvetle! Her an kendimizi, birbirimizi, hepimizi nasıl yiyip bitirdiğimizi, vaktimi
Büyük harflerle konuşmayı, sözünün içini dolduramayacağı baştan belli iddialarla doldurmayı seviyoruz. “Kendini bilmeyeni kim bilsin” dedi meczup, “kendini bilene yalan dünya ne ets
“Dünya, mükemmellikten yoksun ya da mükemmellik yolunda ağır ağır ilerliyor değildir; her an mükemmeldir o, tüm günahlar bağışlanmayı, tüm küçük çocuklar yaşlıyı, tüm bebekle
Dünya yavaş yavaş alıyor o kabiliyeti bizden. Büyüyor, büyüdükçe kendimize dair bir unutkanlık ediniyoruz. Dünya bulaşıyor her yanımıza. Ve bu bizi, ömrümüzün sonuna kadar bir daha
Aslında bir mucizenin içinde yaşıyoruz her anımızı. Keşke bu mucizenin farkında olmayı, bize dokunan ve dokunmayan bütün bu hikayelerle bütünleşmeyi azıcık da olsa isteyebilsek!
Bir içinde büyüyen derde baktı, bir de elindeki sözcüklere... Mağlubiyeti kabullendi ve öylece sessizliğin ellerine bıraktı kendini.
“İnsan bildiğini düşündüğü şeylerle mağrurca oyalanırken” dedi beyaz saçlı adam, “hayat sonsuz bilinmezlik kozasına nice yeni düğümler ekliyor.”